Prof. Dr. Nuran Yıldız

Prof. Dr. Nuran Yıldız

nuran@nuranyildiz.com

Tüm Yazıları

Gösteri, sosyal medyada son hız devam ediyordu. Taa ki televizyonda kahvesine altın tozu dökene kadar. 

(Sosyal/ geleneksel medya ve etki konusuna girmeyeyim.) 

Jetler, üç katı da pırlanta dolu mağaza hediye ediliyor, saçlar banknotla bigudileniyor, “enercii” cıyaklamaları milyon izleniyordu. 

İnsanlar şaşkın ama hayran seyrediyorlardı. 

Beş yıl önce toplu taşıma kullanan kadınla, şoförlük yapan adamın kapısında onlarca lüks araç vardı. 

Gösteri endüstrisi tam gaz sürerken, “Bu kadar kısa sürede bu servet nasıl yapılır”ı soran yoktu. 

Haberin Devamı

“Vay bee” diyorlardı, “onlar yırttıysa hepimiz yırtabiliriz”. Neoliberalizm rızayı böyle üretir, algıyla oynayarak. 

Ekranda altın tozlu kahve höpürdetilince devletin kurumları o soruyu sordu: Nereden buldun? 

Operasyonlar, tutuklamalar... Sadece onlara da değil, benzeri pek çoklarına. 

Millet derin bir “oh” çekti. 

Polat’giller “örgütlü suç”, “kara para”, “yasa dışı bahis” ve daha nelerle 40 yılla yargılanıyorlardı. Ki… 

Önce kadın serbest kaldı, altın tozlu kahve içmek suç değildi, olsa olsa görgüsüzlüktü. 

“Hesabı kocası verir” dedi insanlar. Önceki gün, koca da serbest kalınca, toplumda ruhsal kıyamet koptu. 

Geçen ay elinde palayla, önüne geleni doğrayan manyağı hatırladınız mı? Engin Polat’ın tahliyesi o hesap. 

Bir tahliye kararıyla itibarı yaralanan Adalet, Emniyet, Maliye (MASAK), Milli Eğitim, medya kurumları. 

“Yapanın yanına kâr kalıyor” algısı moralleri bozdu. Sorular ortada duruyor: Suçluysalar neden serbest kaldılar, bırakılacaklarsa neden tutuklandılar? 

Yakalanmalarına yeten deliller, bırakılmalarını nasıl sağladı? 

Tutuklamaları talep eden, serbest kalmaya itirazları reddedilen savcıların, operasyonları yapan emniyet güçlerinin moral motivasyonu ne olacak? 

“Okuyunca iş bulamıyorsun ama okumaz da başka işler çevirirsen yırtarsın” anlayışının kazanmasıyla eğitim sistemine güven sarsıldı. 

Üstelik serbest kalınca abartılı sevinç ve paylaşımlarıyla toplumla, devletin kurumlarıyla dalga geçtiler. Özgüvenleri, tedirgin olmayışları neden ve nereden? 

Adı suça karışan insan suçluysa ve utanmıyorsa, suçlu değil de adı karıştığı için bile utanmıyorsa korkmamız gerek. 

Haberin Devamı

 Örgütler ve ilkeler 

CHP tüzüğü bir kez daha değişince, örgüt sosyolojisi açısından birkaç noktanın altı çizilmeli; 

Bir, siyasi partilerde, çok şubeli şirketlerde merkezden uzaklaştıkça bozulma eğilimine çözüm, denetim mekanizması kurmaktır. 

İki, örgütü bir arada tutacak güç, görev dağılımında adil olunduğuna inançtır. 

Üç, emek verenin yükseleceğinden emin olunmalıdır. 

Dört, dışardan transferler, üyelerden nitelik olarak çok üstte olmazsa sorun çıkar. 

Beş, her kural herkes için geçerli olmalı, istisnalarda kabul edilebilir gerekçeler belirtilmelidir. 

Altı, bir kesimi gözeten kurallar örgütte ikiliğe, gruplaşmaya neden olur. Örgütün enerjisi, tartışmalara harcanır. 

AKLIMDA KALAN 

Sosyal medya sorunu: Engin Polat’ın tahliye edildiği gün, Esra Erol’un programında bir kız çocuğunun, başka bir kadın kimliğiyle babasını kendisine aşık edip dolandırdığını izliyorduk. Ülkeler sosyal medya düzenlemeleri yapıyor. AB her gün yeni önlemler alıyor. Özel sektörler kurallar koyuyor. Ben Çin’deki uygulamaları takip ediyorum. Orada, belirli yaşın altında cep telefonu yasak. Bizde ise sadece okullarda cep telefonun yasaklanması sorunu çözmüyor, anne babanın kucağına bırakıyor. Sosyal medya düzenlemeleri, “İfade özgürlüğümüz elimizden alınıyor” sığlığının ötesinde, sağlıklı bir düşünce ortamında tartışılmalı.