Prof. Dr. Nuran Yıldız

Prof. Dr. Nuran Yıldız

nuran@nuranyildiz.com

Tüm Yazıları

Genelde ikisi aynı şeydir, caniler psikopatlardan çıkar.

Kadınların akıl almaz cinayetlere kurban gitmesi, şehrin ortalık yerinde tecavüze kalkışmalar, kendi ailesini topluca katletmeler, bebeklerin istismara uğraması canice evet, ancak, o canilerin caydırılması işini cezai yaptırımlar çerçevesinde tartışmak sorunu çözmeye yetmez.

Psikopatlar cezalarla caydırılamazlar, cezalarla caydırılacak olanlar suç işleyenlerdir. Kolayca anlaşılacağı gibi, psikopatlarla suçlular aynı kategoride değiller.

Öyleyse, cezaevi kapasitesi artırmayı düşünürken, ruh sağlığı hastaneleri açmayı da düşünmeliyiz. Şiddet tarafından kuşatılmış alanlarda yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Okula ve işe gitmeyen genç oranı %30. Bu gençler nerede, ne yapıyorlar? Onları bulmak zorundayız.

Kişilik oluşumunun en önemli evresi olan 15 yaş altına cep telefonunun yasaklanmasını tartışmalıyız. Yükselen ülkeler, bu anlamda katı önlemler alıyor.

Telefonu okulda yasaklamak, sorunu anne babanın kucağına bırakmaktan başka bir işe yaramıyor.

Devletin acilen “psiko-sosyal politikalar”ı da öncelemesi gerekiyor. Dünyanın “açık hava tımarhanesi”ne döndüğünü sıkça söylerken, öyle değilmiş gibi davranamayız.

Hastanelerde bir psikolog ya da psikiyatra kaç hasta düşüyor, Sağlık Bakanımız incelemiş midir?

Ruh hastalıkları süreç takibi gerektirir. Özünde, hastayla sağlıklı iletişimin kurulması demektir. Öyle oluyor mu? Hayır. Hasta yükü fazla olan hekim antidepresan yazıp gönderiyor.

Dahası, devletin uzmanlığını alan psikiyatr ve psikologları istihdam politikalarında sorun var. Hasta bakabilme yeterliliği alan hekimler hemen kendilerine klinik açıyorlar. Zira sokak hasta kaynıyor. Yük asistanların sırtında.

Ünlü psikologlar Harbiye’de toplu seans düzenliyor biletle!

Terapi seans ücreti, ünsüz doktorda 3 binden, ünlü doktorda 5 binden başlıyor. Hasta yakını çaresiz, soruyor: “Kaç seans sürer?” Cevap, “En az şu kadar seans.”

Bu maddi yükü karşılayabilecek kaç kişi var? Devlet, sokaktan kesilmiş baş ve psikopat toplamak istemiyorsa, terapiye erişimi acilen düzenlemeli.

Haberin Devamı

Daha vahim olan ise “antidepresan çağı”nın cani ve psikopat üretmesi üzerine düşünülmüyor olması.

Terapiyle iyileşecek hastalara, zamansızlık ya da kolaycılıktan antidepresan yazılıp geçilmesi büyük tehlike. İlaçlar, yan etkileri okunmadan kullanılıyor. Çoğu ilacın yan etkisinde duygusal boşluk, hissizlik, şiddet ve intihar eğilimi var.

Cani ve psikopatlarla ilgili çözümler için cezalarla birlikte Adalet Bakanlığı, İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarıyla topyekûn bir politika geliştirilmeli.

“İlaç yaz yolla” ile olmaz. Psikopatların annelerinin çığlıklarını duyan yok.

Kılıçdaroğlu’nun derdi ne?

Sürekli açıklama yapıyor. Açıklamaları yapıcı değil, CHP içerisine nifak sokucu.

En son, yerel seçim galibiyetini kendisine bağladı. Doğru mu? Elbette doğru. Söylemesi gerekir miydi, gerekmezdi.

Peki bunu neden yapıyor? Yeniden genel başkan olmak için mi? Sanmam, o devir kapandı.

“Siyasi ölü” olmadığını göstermek için mi? Bunun huzursuz etmek dışında yolları var.

Bence “kurultay kaybetme travması”nın üstesinden gelemiyor.

Haberin Devamı

AKLIMDA KALAN

13 Ekim: Ankara’nın başkent oluşu: Mustafa Kemal’in Ankara’yı başkent yapmasının gerekçeleri pek bilinmez, oysa bilmek lazım. “Milletimizin bağımsızlık mücadelesi tarihinde Ankara adının, en aziz bir yeri vardır” diyor, Yunus Nadi ile 6 Mayıs 1924’te yaptığı söyleşide. Devamında ise şöyle diyor: “Gerçekten işe ülkenin doğusundan, doğu sınırından başladım. Sonra daha batıya gelmek zorunluluğunu duydum. Sonunda Ankara’da durdum ve ülke işlerini, milletin arzusu doğrultusunda yönetmek için başka yere gitmeye gerek duymadım. Türkiye’nin ve Türk milletinin ve Türk milleti yararına işlerin en sağlam savunmasının da ancak Ankara’dan olabileceği olaylarla da belirginleşmiştir.” Unutulmasın.