Her türlü tedaviye rağmen tansiyonu bir türlü kontrol edilemeyen hastalarda kasıktan sokulan ince bir telle böbrek damarındaki sinirler yakılınca kan basıncı düşüyor. Bu yöntem her 3 yetişkinden birinin yüksek tansiyonlu olduğu Türkiye için de umut ışığı...
Yüksek tansiyon, teşhis edilip etkin biçimde kontrol edilmezse, yıllar içinde birçok ciddi hastalığa yol açabilir. Damar sertliğinin oluşup gelişmesine katkısı büyüktür. Kalp krizinin, inmenin, böbrek yetersizliğinin başta gelen nedenleri arasında, tıbbi adı hipertansiyon olan, kan basıncı yüksekliği vardır. Hiçbir şey yapmasa, kalp kasının kalınlaştırıp esnekliğini azaltarak kalp yetersizliğine yol açar. Kan basıncı iyi kontrol edilmeyen hastaların ömrü kısalır. Kontrolsüzlüğün birinci nedeni, kişinin tansiyon hastası olduğunun farkında olmamasıdır. İkinci neden de gerek beslenme ve egzersiz, gerekse ilaç tedavisinin yeterli ölçüde uygulanmamasıdır.
Bir de her türlü tedaviye rağmen tansiyonu bir türlü düşürülemeyen hastalar vardır. Son 1 yıl içinde sonuçlandırılan araştırmalar, tedaviye dirençli yüksek tansiyon hastaları için bir umut ışığı doğurdu. Yeni tedavinin hedefinde kan basıncını ayarlamakla görevli olan ve yüksek tansiyon hastalığında aktif rol oynayan böbrekler var.
Böbrekler beynin emrinde
Böbrekler, haber götürücü ve haber getirici özel sinirler yoluyla beyinle sürekli irtibat halindedir. Yüksek tansiyon hastalığında, vücudu korumak için beyinden yollanan bazı talimatlar böbrekte damarların büzüşmesine, kan basıncını daha da yükselten maddelerin salınmasına ve gereğinden fazla tuz ve su tutulmasına yola açar. Bir anlamda vücut kendini korumaya çalışırken zarar vermeye başlar; kaş yapayım derken göz çıkarır.
Geçmişte yapılan hayvan deneylerinde, beyinden talimat getiren özel sinirler kesildiğinde yüksek tansiyonun önlendiği görüldü. Bu gözlemlere dayanarak yapılan ameliyatlarda istikrarlı bir sonuç alınamadığı için yöntem gelişmeden terk edildi. Böbrek atardamarlarına gelen özel sinirleri tahrip etmeye yönelik yeni tedavi yöntemi bu ve benzeri bilimsel tecrübelere dayanıyor.
Sinirler yakılarak tedavi ediliyor
İki yıl önce Avustralyalı bilim insanları 45 kişi üzerinde yaptıkları araştırmada, kasıktan soktukları ince bir telle böbreğe giden atardamardaki sinirleri yakarak kan basıncının düşürülebildiğini kanıtladı. 2009’da yayınlanan ilk bildiri ilgi çekse de, işlem uygulanan hastaların karşılaştırılabileceği bir kontrol grubunun olmaması, bilimsel camianın konuya oldukça temkinli yaklaşmasına yol açtı.
Geçen ay saygın tıp dergisi Lancet’de yayınlanan bir çalışma, bu endişeleri gideren kuvvetli kanıtlar sundu. Avustralya, Yeni Zelanda ve Avrupa’daki 24 merkezde yapılan karşılaştırmalı araştırmaya, 106 hasta katıldı. Hepsinin kan basıncı, aldıkları en az 3 tansiyon düşürücü ilaca rağmen çok yüksekti. Hastaların yarısından çoğu 5 veya daha fazla tansiyon düşürücü ilaç alıyordu. Hastaların ortalama tansiyonu 178/98 mmHg idi. Sistolik veya büyük tansiyon denilen ilk rakam, kalp kasılıp kanı damarlara attığında ölçülen basıncı ifade ediyor. İkinci rakam, diyastolik veya küçük tansiyon, iki kalp atımı arasında damarlardaki kanın basıncını gösteriyor. ‘mmHg’ de basınç birimi olan milimetre cıvanın kısaltılmışı.
Peki gerçekten etkili mi?
Dirençli yüksek tansiyonu olan 106 hasta, rastgele (randomizasyon yöntemiyle) ikiye ayrıldı. Hastaların yarısında ilaç tedavisine devam edildi. Diğer yarısında ilaç tedavisine ek olarak böbrek damarlarındaki sinirler yakıldı. İki gruptaki hastalar, uygulanan tedavi dışında, tüm özellikleriyle birbirlerine benziyorlardı. Altı 6 ay sonra yapılan ölçümlerde ilaç tedavisine devam edenlerin tansiyonunda bir değişiklik yoktu ama sinirleri yakılan hasta grubunda büyük tansiyon ortalama 33 mmHg, küçük tansiyonda ise 12 mmHg daha düşüktü.
“Ya yan etkileri?” diye sorulduğunda alınan cevap da yüz güldürücüydü. İşleme tabi tutulan böbrek damarlarında erken veya geç dönemde bir hasar oluşmadı. Böbreklerin işlemesinde bir olumsuzluk gözlenmedi.
Kimlere uygulanabilir?
Böbrek atardamarlarındaki sinirleri yakma yönteminin, en iyi ilaç tedavisine rağmen dirençli yüksek tansiyonu düşmeyen hastalar için uygulanması düşünülüyor. Bu yolla inme, kalp krizi, böbrek yetersizliği ve ölümleri azaltma ihtimali var. Lâkin nispeten az sayıda ve yalnız 6 ay izlenmiş hastalarda elde edilen sonuçlar yaygın uygulama için yeterli değil. Daha büyük ve uzun takipli araştırmalarda bu heyecan verici sonuçlar teyit edilmeli, uzun dönemde ciddi yan etkilerinin olmadığı veya çok az olduğu gösterilmeli. Ayrıca tansiyon düşürücü etkinin kalıcı olduğu, değişik hasta gruplarında da etkin olduğu kanıtlanmalı. Bu soruları cevaplamayı amaçlayan geniş bir araştırmanın hazırlıkları sürüyor.
Sinirleri yakmanın, kan basıncı yüksek hastayı şifaya kavuşturmasa da, önemli iyileştirici etkisi olduğu kesinleşirse yüksek tansiyon tedavisinde bir devrim gerçekleşmiş olacak. Böylesine etkin ve güvenli bir yöntem tüm dünyada yüz binlerce hatta milyonlarca insana yararlı olabilir ve sayısız hayat kurtarabilir. Neredeyse her 3 yetişkinden birinin yüksek tansiyonlu olduğu ve kontrolsüz yüksek kan basıncının birçok can aldığı ülkemizde de bu yöntem büyük bir ihtiyaca cevap verebilir.
Nasıl yapılıyor?
Böbrek atardamarındaki sinirleri yakma (ablasyon) işlemi için, anjiyografide kullanılan alet ve yöntemler kullanılır. Kasık bölgesi uyuşturulur. Atardamara iğneyle girildikten sonra içine ince küçük bir tüp konur. Tüpün içinden sokulan kateter denilen ince uzun bir boru röntgen ışınları altında izlenerek böbrek atardamarının ağzına yerleştirilir. Borunun içinden ilerletilen ince bir tel, damarın iç duvarında değişik yerlere değdirilir. Kısa sürelerle verilen radyofrekans dalgalarıyla iç yüzeydeki sinirler yakılarak tahrip edilir. İşlem sırasında sakinleştirici ve ağrı kesici ilaçlar verilir ama genel anestezi uygulanmaz. Hasta birkaç saat sonra ayağa kalkabilir ve bir gün sonra evine gidebilir.