Alzheimer’a bağlı olarak bunama belirtileri gösteren insanların sayısı artıyor. Çoğumuz artık Alzheimer’ın bunamanın bir numaralı sebebi olduğunun farkında... Peki, bunamayı önlemek için kalbimizi korumamız gerektiğini biliyor musunuz? İşte ayrıntılar...
Geçen hafta sinir sistemimizin kalbimiz üzerine olan etkilerinden söz etmiş, aşırı kaygı, evham ve endişenin kalp hastalığına yol açabileceğini gösteren araştırmalardan alıntılar yapmıştım. Kalp, nasıl beyin ve sinirlerde olup bitenden etkileniyorsa, beyin de kalp ve damarların hastalıklarından rahatsız oluyor. Kalbin hemen her hastalığı beyni olumsuz etkileyebiliyor.
İnsan ömrü uzadıkça daha çok yaşlılıkta ortaya çıkan hastalıklara da sık rastlanıyor. Giderek sıklığı artan hastalıkların başında tıbbi adı ‘demans’ olan bunama hastalığı geliyor. Çoğumuzun ailesinde, çevresinde Alzheimer hastalığına bağlı bunama belirtileri gösteren insanlar vardır. Alzheimer, bunamanın bir numaralı sebebidir. İkinci en önemli bunama nedeni ise beyin damar hastalıklarıdır.
İnme, hele birkaç inme geçiren insanlarda hafıza zayıflamaları, kişilik bozuklukları, algılama zorlukları gibi bunama belirtilerine sık rastlanır. Belirgin olarak inme geçirmese de, küçük beyin damarları hiç belirti vermeden veya çok az belirti vererek tıkanan insanlarda da bunamanın işaretleri görülür. Kalp hastalarında, kalp dışı damar sertliği olanlarda, yüksek tansiyonlularda, şeker hastalarında bunamaya daha sık rastlanır. İleri düzeyde damar sertliği olanlarda, kalp veya aort damarından kaynaklanan küçücük pıhtılar tekrar tekrar beyne gidecek olursa, beyin dokusundaki hasar küçük basamaklar halinde ilerler. Çok küçük bir veya birkaç pıhtı inme belirtisi vermeyebilir ama hasar gören beyin alanı büyüdükçe hafıza bozuklukları, algılama güçlükleri görülmeye başlar. Böylece ortaya çıkan inmeye, bir kalp damar hastalığı dersek yanlış olmaz.
Korunma yolları
İşte bu nedenle bunamayı önlemek için kalbimizi korumamız gerekir. Damar sertliğinden korunma, yüksek tansiyonun, kan yağı bozukluklarının etkin tedavisi, sağlıklı ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz yoluyla her zaman ideal kiloda kalmak ve tabii ki sigara içmemek, kalp sağlığımız kadar beyin sağlığımızı da korumamıza yarar...
Kalpten çıkan aort ana atardamarının duvarında damar sertliği var. Hasta bölgede oluşan kan pıhtısından kopan küçük parçacıklar beyne giderse hasara yol açar. Eğer bu olaylar nüksederse tahribat alanı genişler ve bunamaya neden olabilir.
Kalbimizi ve beynimizi korumanın yollarından biri düzenli egzersiz, diğeri de sigara içmemek.
Kan azalınca beyin küçülüyor
Beyni etkileyen başka bir kalp hastalığı da kalbin zayıf düşüp yeterince kan atamadığı zamanlardır. Kalp yetersizliğinin oldukça ağır olduğu hastalardaki dikkat azlığı, konsantrasyon zorluğu ve çevreye ilgisizlik gibi sorunlar beynin kanlanmasındaki azalmaya bağlıdır.
Ağır kalp yetersizliği nedeniyle kalp nakli yapılan hastalarda, beyne giden kan miktarı yüzde 50 artar. Normalin yarısı kadar kanla yetinmek zorunda kalan beynin yeniden normal düzeyde beslenmesi, yavaşlamış beyin fonksiyonlarının da düzelmesini sağlar. Ağır kalp hastalıklarında beynin yetersiz beslenme sonucu nasıl tembelleşebileceğini anlamak zor değil. Oysa bilinen bir kalp hastalığı olmayan insanlarda kalpten atılan kanın azalması söz konusu olmayacağı için beyinde bir değişiklik olmasını da beklemeyiz.
Bu hafta Circulation adlı tıp dergisinde yayımlanan ilginç bir araştırma bu beklenmeyen durumun gerçek olabileceğinin kanıtlarını sunuyor. Boston’un ünlü üniversitelerinden öğretim üyeleri, ABD hükümetine bağlı araştırma kurumu Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) ile işbirliği yaparak 1500 kişiyi inceledi. Hiçbir bilinen kalp veya sinir sistemi hastalığı olmayan bu sağlıklı insanların kalbi ve beyni MR görüntülenmesiyle araştırıldı. Kalp, MR ile incelendi ve vücuda dakikada ne kadar kan pompaladığı ölçüldü. Başa uygulanan MR ile hem beynin boyutları ve büyüklüğü hem de çalışması incelendi.
Biraz olsun azaldığında bile...
Kalbin 1 dakika içinde pompaladığı kanın, yani kalp debisinin, nispeten az olduğu insanlarda beynin küçülmüş olduğu görüldü. İnsanların boyları ve kilolarındaki farklılıkların hem kalbin attığı kan miktarını hem de normal beyin ağırlığını etkileyeceğini düşünen araştırmacılar bunu göz önüne alarak hesaplarını yeniden yaptıklarında aynı sonuca ulaştı. Daha da ötesi beyni etkileyebilecek sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi diğer etkenleri de göz önüne aldıklarında yine aynı sonuç çıktı. Kan akımı biraz olsun azaldığında bile beyin küçülüyordu.
Fonksiyon bozuluyor mu?
Bu araştırmada küçülen beynin fonksiyonunun da bozulduğunu söylemeye olanak yok. Ama, daha önce yapılmış araştırmalar beyin dokusu küçüldükçe bunama riskinin arttığını ortaya koyuyor. Bilim insanları bu çalışmaya alınan 1500 kişinin uzun süre izleneceğini belirtiyor. Araştırma sonunda kalp debisi düşük olanlarda Alzheimer veya benzeri hastalıklar daha sık görülürse işin ciddiyeti de doğrulanmış olacak.
70 kilo ağırlığında 170 cm boyunda bir kişinin kalbi bir dakikada en az 4.5 litre kan pompalayabilmelidir. Boy ve ağırlık arttıkça kalbin debisi de artar. ABD’de 1500 sağlıklı insan üstünde yapılan bir araştırmada, kalp debisi normalin altında olan kişilerde beynin normallere göre daha küçük olduğu ortaya çıktı.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Yazıda bahsettiğim, Circulation adlı tıp dergisinde yayımlanan bilimsel çalışmanın en şaşırtıcı yönü, bilinen bir kalp hastalığı olmayan insanların üçte birinde, kalbin pompaladığı kanın normalden az olduğudur. Görünürde hiçbir problemi olmayan bazı insanlarda kalp debisindeki azalmanın nedenleri henüz bilinmiyor. İleri sürülen bazı ihtimaller var. Örneğin, yüksek tansiyon nedeniyle kalp kasının kalınlaşıp normal olarak gevşeyemediği ve bu nedenle rahatça kanla dolamadığı biliniyor. Bu durumda kalp gereğinden az kanla dolduğu için normalden daha az kan pompalıyor.
Bilim tarihi, bulunduğu zaman açıklanamasa da daha sonra yapılan çalışmalarla aydınlanan birçok buluşla dolu. Kalbin attığı kan miktarı ile beynin büyüklüğü arasındaki ilişkiyi gösteren bu çalışmada da açıklanmayı bekleyen birçok bulgu var.
- Görünürde hiçbir problemi olmayan, sağlıklı kişilerde nasıl oluyor da kalp gerektiğinden daha az kan pompalıyor?
- Beyne giden kandaki azalma neden beyin hacminde küçülmeye yol açıyor?
- Beyin boyutları daha küçük olanlar başka hiçbir sorunları olmasa da erken bunama tehdidi altında mı?
- Öyleyse kalbin attığı kan miktarını artırarak bu tehlike önlenebilir mi?
Ve daha birçok soru... Bu soruların cevabını bilmesek de hem kalbimizi hem de beynimizi korumak için yapabileceğimiz çok şey var.