Türkiye’de iyi kolesterol (HDL) düzeyleri Batı’ya göre düşük. İyi kolesterol düzeyini iki kattan fazla artıran yeni bir ilaç kalp krizlerini önlemede büyük bir umut oldu. Benzer ilaçlarda görülen ciddi yan etkilerin olmaması yeni araştırmaların yolunu açtı
Damar sertliğinin oluşmasına birçok etken katkıda bulunur. Kan dolaşımımızdaki yağların çeşitleri ve miktarları bu etkenlerden bazıları. Vücudun karbonhidratlarla nasıl baş ettiği, kan basıncımız, sigara içip içmediğimiz gibi daha birçok etken var. Bu risk faktörlerinin birçoğu birbiriyle etkileşim içinde, hemen hepsinde hayat tarzımızın rolü büyük. Son yarım yüzyılda bulunan ilaçlarla, saydığım sorunlarla bir ölçüde de olsa mücadele etmek mümkün oldu.
Bu ilaçların çoğunun geliştirilmesinin ilk aşamasını hastalığın oluşumuna katkıda bulunan basamakların anlaşılması oluşturur. Böylece hedef olabilecek basamaklar tespit edilip bunlara karşı ilaçlar geliştirilir. Örneğin, birçok tansiyon ilacı, kötü kolesterolü düşüren maddeler hep bu yolla bulunup geliştirildi.
Yeni bir ilacın bulunması, geliştirilmesi, güvenli ve etkin olduğunun kanıtlanması uzun yıllar sebatla çalışmayı gerektirir. Her aşamasında emekleri boşa çıkaracak engellerin olduğu bu uzun ve zor yol, bir zamanlar büyük ümit bağlanmış ama başarısızlık sonucu bir kenara atılmış olan projelerle doludur. Günümüzde ilaç geliştirmek için harcanan paraların yüz milyonlarca dolarla ifade edildiğini düşünürseniz, her engelle karşılaşıldığında verilmesi gereken tamam mı, devam mı sorusunun ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Etkin bir tedavisi olmayan bir hastalığın çaresi olabilecek bir ilaç söz konusu olduğu zaman sorun sadece maliyet hesabıyla çözümlenemeyecek kadar büyük ve karmaşıktır. İyi (HDL) kolesterol düzeyini yükseltmek için geliştirilmeye çalışılan tedavilerin macerası buna güzel bir örnek oluşturur.
1 milyar dolar boşa gitti
On yıllık bir çalışmanın sonunda HDL kolesterolü çok yükselten, kötüsünü düşüren bir ilaç geliştirildi. İlk sonuçlar ciddi yan etkilerinin de az olduğu yönündeydi. Piyasaya sürülmeden önceki son aşama olan karşılaştırmalı büyük bir araştırmaya başlandı. 15 bin hastanın katıldığı bu araştırmada kimin yeni ilacı, kimin ise boş hap (plasebo) aldığını sadece hastaların güvenliğinden sorumlu bir komite biliyordu.
Bu komite belli zamanlarda bir araya gelip o güne kadar toplanan verileri gözden geçiriyordu. İlk yılın sonunda beklenmedik sonuçlar görmeye başladılar, ilaç alan hastalarda ölüm ve kalp krizi daha sık görülüyordu. Bu gözlemlerinin doğru olduğu kanısı kesinleştikten sonra, araştırmacılar ve ilacı geliştiren büyük ilaç şirketinin yöneticileri haberdar edildi. Çok kötü bir sürprizle karşı karşıya kalmışlardı ama doğru kararı verip derhal araştırmayı durdurdular, hastaların tümünü durumdan haberdar ettiler. Yaklaşık 1 milyar dolar ve binlerce insanın emeği boşa gitmişti. Büyük ilaç şirketinin borsadaki değeri bir gecede 21 milyar dolar düştü.
Araştırmacılar büyük bir düş kırıklığına uğramışlardı. Acaba ciddi yan etkiler sadece söz konusu ilaca ait bir özellik miydi? Eğer böyle değil de CETP’yi baskılayan tüm maddeleri ilgilendiriyorsa o zaman iyi kolesterolü yükseltmek için başka şirketlerce geliştirilmekte olan benzer ilaçlardan da ümit kesmek gerekecekti. Bu soruyu cevaplamaya yoğunlaşan araştırmalar birinci ihtimalin çok daha kuvvetli olduğunu gösterdi. Geçen ay bildirilen bir araştırmanın sonuçları bu düşünceyi teyit etti.
İyi kolesterol
Damar setliğinin önemli risk faktörlerinden biri iyi kolesterolün (HDL) düşük düzeyde olmasıdır. Uzun araştırmaların sonunda iyi kolesterolün nasıl yapıldığı, nasıl olup da hem kandaki hem de damar duvarlarında birikmiş olan kötü kolesterolü toplayıp temizlediği bir ölçüde de olsa aydınlığa kavuştu. İlaç endüstrisi iyi kolesterol düzeyini yükseltecek bir ilaç geliştirmek için kandaki yağ maddelerinin naklinde aracılık yapan CETP maddesini hedef olarak seçti. CETP iyi koleterolü parçalayıp içindeki kötü kolesterolün tekrar kanda dolaşmasını sağlar. Bu madde az olduğu zaman iyi kolesterol parçalanmaz, kandaki düzeyi yükselir. Bunun yanı sıra, kötü kolesterol düzeyleri düşer. CETP’nin etkisini durduracak veya azaltacak bir ilacın damar sertliğinin tedavisinde yeni bir çığır açacağını ve bunun milyarlarca dolarlık bir pazar olduğunu bilen birçok şirket bu konuda projeler başlattı.
İyi kolesterolde müthiş artış
Harvard Üniversitesi bilim insanları yaklaşık 1600 kalp hastası veya riski yüksek olan insanı rasgele iki gruba ayırdılar. Bir gruba anacetrapib denilen CETP baskılayıcı ilacı, diğer gruba ise plasebo hapı verdiler. 18 ay sonra baktıklarında yeni ilacı alanlarda ciddi, hayatı tehdit edici bir yan etki olmadığını gördüler. Araştırılması durdurulan eski ilacı alanlarda görülen tansiyon yükselmesi, kanda potasyum artışı gibi yan etkiler yoktu.
Hastaların kan kolesterol düzeylerine başlangıçta ve 6 ay sonra bakıldığında çarpıcı değişiklikler görüldü. Statin grubu kolesterol düşürücü ilaç aldıkları için zaten düşük olan kötü (LDL) kolesterol düzeyleri daha da düşmüştü (81 miligramdan 45 miligrama). İyi kolesterole gelince, anacetrapibinin şimdiye kadar görülmemiş bir yükselişe yol açtığı görüldü. HDL 40 mg dan 101 mg yükseldi.
Sonuçlar umut verici olsa da sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yediği gibi, araştırmacılar da, ilacı geliştiren büyük ilaç şirketinin yetkilileri de ilacın piyasaya sürülmesi icin daha çok erken olduğu kanısındalar. Bu nedenle 30.000 kalp damar hastasının en az 4 yıl süreyle izleneceği bir büyük araştırma başlamak üzere. Bu araştırma sonunda ilacın başarılı sayılabilmesi için iyi kolesterolün yükselmesi değil, kalp krizi ve kalpten ölümlerin azalması gerek. Hayati yan etkilerin olmadığı da teyit edilmeli. Başarıya ulaşılırsa kalp hastalarına yepyeni bir tedavi kapısı açılmış olacak.