Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnmenin yüzde 90’ı önlenebilir nedenlere bağlı

“Felç geçirip elden ayaktan düşeceğime ölsem daha iyi” diyen birine sıkça rastlarız. Kime sorsanız, inmenin en korktukları sağlık sorunu olduğu cevabını alırsınız. Buna rağmen her dakikamızı derinden etkileyen bu hastalığa tutulmamak için yapmamız gereken her şeyi yaptığımız söylenemez.
Bir hastalığı önleyebilmek için önce sebeplerini ve nasıl oluştuğunu bilmek gerekir. Bu hafta ünlü tıp dergisi Lancet’de yayımlanan bir araştırmada inme geçiren insanların özellikleri üstüne çok kapsamlı bir araştırma yayımlandı.

Araştırmanın yeri önemli
Tıbbın birçok alanında olduğu gibi inme konusundaki bilgilerimizin büyük bölümü de gelişmiş Batı toplumlarından elde edilmiş verilere dayanıyor. Bilim insanları yıllardır bilimsel araştırmanın çoğunlukla gelişmiş Batı ülkelerinin vatandaşlarını içermesini eleştirirlerdi. Yaşam koşulları, kültürleri ve sağlığa ayrılan kaynakları Batı’yla benzer olmayan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde araştırmaların farklı sonuçlar verebileceğini iddia ederlerdi.
Dünyada felç geçirip ölen her 10 kişiden sekiz veya dokuzunun az gelişmiş veya gelişmekte olan ülke vatandaşı olduğu hatırlanırsa bu eleştirilere hak vermemek mümkün değil. Bu nedenle yukarıda sözünü ettiğim çalışmanın önemi daha da artıyor. Çünkü, araştırmaya katılanların yüzde 80’inden fazlası az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerden, birçoğu Güneydoğu Asya, Hindistan ve Afrika ülkelerinin yurttaşları.
INTERSTROKE adlı bilimsel araştırmada 22 ülkede inme tanısıyla hastaneye yatan 3 bin kişi ele alındı. Her bir hasta için aynı ülkede, aynı yaş ve cinsiyette inme geçirmemiş bir kişi de çalışmaya katıldı. Böylece 3 bin hastanın karşılaştırılabileceği 3 bin de sağlam insan incelendi.
Araştırma sonuçları, 10 inmede dokuzunun değiştirebileceğimiz risk faktörlerine bağlı olduğunu gösterdi. Başka bir deyişle, 10 hastadan ancak birinde inme görünürde hiçbir neden olmadan ortaya çıkar.
Öyle anlaşılıyor ki felç geçiren bir yakınımız için “ne yapalım kaderi böyleymiş” demeden önce bir kere daha düşünmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

Yüksek tansiyon inmenin baş nedeni

İnmenin yüzde 90’ı önlenebilir nedenlere bağlı

Bu grafik, sağlıklı bir kişide inme riskini 1 olarak kabul edilirse, çeşitli faktörlerin riski ne kadar artırdığını gösteriyor. Yüksek tansiyon riski 3 kat, kan yağlarındaki anormallikler 2 kat, alkol 1,5 kat artırıyor.

Haberin Devamı

İnme risk faktörlerinin başında yüksek tansiyon geliyor. Kan basıncı yüksek olanların inme geçirme riski, tansiyonu normal olanların neredeyse 3 katı. Her ne kadar Türkiye INTERSTROKE çalışmasına katılmamış olsa da bu çalışmadan alacağımız çok ders var. Ülkemizde, tıbbi adı hipertansiyon olan yüksek tansiyon hastalığının ne kadar yaygın olduğunu hatırlayacak olursak, toplum olarak inme riskimizin ne denli yüksek olduğunu görürüz. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin öncülük ettiği “PatenT” adlı bilimsel araştırmada 15 milyon yurttaşımızın yüksek tansiyon hastası olduğu ortaya çıktı. Bu problem 30 yaşının altındaki nüfusun yüzde 12’sinde görülürken, bu oran 60 yaşın üstünde yüzde 70 civarındadır. Ne yazık ki 15 milyon kişi arasında tansiyonu etkin olarak tedavi edilenlerin oranı sadece yüzde 8’dir.
Bu bilgilere Türk Kardiyoloji Derneği’nin desteğiyle ülkenin 7 farklı yöresinde yapılan başka bir araştırmanın sonuçları eklenince durumun ciddiyet daha da belirginleşiyor. “THINK” adlı bilimsel araştırma Türkiye’de yüksek tansiyonu olan bir kişide 10 yıl içinde felç riskinin yüzde 17 olduğunu güsterdi. Başka bir deyişle hastalığının farkında olmayan ya da yüksek tansiyonu doğru dürüst tedavi edilmeyen her 6 kişiden biri 10 yıl içinde inme geçirecek demektir.
Sadece inme için değil kalp krizi ve böbrek yetersizliği için de önemli bir risk faktörü olan yüksek tansiyonla mücadelede doktorların tedavi edici çabaları yeterli değildir. Yüksek tansiyonun oluşumunu kolaylaştıran yüksek tuz tüketimi, şişmanlık, hareketsizlik gibi unsurlara karşı geniş katılımlı ulusal kampanyalar açmalıyız.

Haberin Devamı


İnmenin yüzde 90’ı önlenebilir nedenlere bağlı

İçilen sigara miktarı arttıkça inme riskide katlanarak artıyor.

SİGARA İÇTİKÇE İNME RİSKİ ARTIYOR
İnme oluşumunu kolaylaştıran bir diğer unsur da sigaradır. Sigara içenlerde felç riski her yaşta içmeyenlere göre iki kat daha fazladır. İçilen sigara sayısı arttıkça bu risk daha da artmaktadır.
Günde bir paketten fazla içenlerde risk 6 katına kadar çıkıyor. Sigara tüketiminin son 20 yılda yüzde 80 arttığı, erişkinlerin yaklaşık yarısının sigara içtiği ülkemizde bu konun üstünde ne kadar dursak azdır.
Geçen seneden beri uygulanmakta olan kapalı yerlerde sigara içme yasağının olumlu etkisi olacağından şüphe yok ama sigara içen sayısını azaltmak ve gençlerin sigaraya başlamamasını sağlamak için daha yapılması gereken çok şey var.

Yaşam tarzına dikkat
İnme riskinin artıran başka iki faktör de kan yağlarındaki olumsuzluk ve göbek çevresinde şişmanlık. Bel çevresi, kalça çevresine yaklaştıkça kalp gibi beyin de tehlike altına giriyor. Kalp hastalarında, şeker hastalarında, depresyonda olanlarda inme daha sık görülüyor. Yaşam tarzınının da önemi var. Bir iki kadehten fazla içenlerde, hareketsiz bir hayat sürenlerde ve sağlıksız beslenenlerde de inme riski yüksek.
Sıraladığım 10 risk faktörünün bir çoğu bir kişide bir arada bulunabilir. Örneğin tansiyonu yüksek olan bir kişinin şişman olması ve iyi kolesterolünün düşük olması egzersiz yapmıyor ve iyi beslenmiyor olması hiç de ender değildir. Bunlara bir de sigarayı ve stresi eklediniz mi inme riski 2-3 kata değil çok daha fazla artar.
INTERSTROKE çalışması, inmeye yol açan nedenlerin büyük bölümünün değiştirilebilir olduğunu ve 10 inmeden 9’unun önlenebileceğini gösterdi. Bu araştırma Türkiye’de inmenin yarattığı trajedilerin, maddi ve manevi kayıpların önünü alabileceğimizi düşündürüyor. Ama, bu amaca ulaşmak için kişisel gayret, etkin sağlık hizmeti ve yoğun bir toplumsal çaba gerekiyor.