Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hastane kazalarına yol açan tıbbi hataları önlemek için altta yatan sistem sorunlarını düzeltmeye çalışıyoruz. Maden kazası denilen faciaları önlemek için de esas neden olan sistemdeki bozuklukları hedef almak gerekiyor...

Soma’daki faciadan sonra yazılarımı hazırlarken birçok açıdan maden kazalarının, hastane kazalarına benzediğini düşündüm. Tıbbi hata denen, insan hayatına mal olabilen olayları önlemek için yaptığımız mücadele, maden ocaklarımızda yapılması gerekenlere çok benziyor. Başarı kazanmak için altta yatan esas nedenin sistemin bozukluğu olduğunu fark edip, ona göre çare aramaktan başka bir çıkış yolu yok. Kendi hastanemde bizzat gördüğüm sorun ve çözümlerden örnekler vererek açıklamaya çalışacağım.

Haberin Devamı

Hastane kazası bir sistem sorunu

Bu reçetede hangi ilacın nasıl kullanılacağının doğru anlaşılıp uygulanması hiç kolay değil.

1- İlaç hataları

Hastaların başına en sık gelen ‘kaza’ ilaçlarla ilgili olanıdır. Ya yanlış ilaç ya da olması gerekenden düşük veya fazla dozda, ya da verilmemesi gereken yoldan ilaç verilmesine sık rastlanır. Bu hataların başta gelen nedeni birçok doktorun yazdıklarının, kullandığı kısaltmaların, doz rakamlarının doğru dürüst okunamamasıdır.

Elektronik kayıt
İlaç hatalarını önlemek için bir süredir hastanenin eczanesi sadece elektronik kayıt sistemine girilmiş olan reçeteleri kabul ediyor. Hastanın sağlık sorunlarından, vücut fonksiyonlarına, aldığı ilaçlardan alerjilerine kadar tüm ayrıntılar sistemde kayıtlı olduğu için hatayı oluşmadan yakalamak mümkün oluyor.
Eğer hastayla uyuşmama ihtimali olan ya da aldığı başka bir ilaçla alınmaması gereken bir reçete yazılmışsa, bilgisayar sistemi uyarı göndererek hatayı önlüyor. Bilgisayar yardımıyla hazırlanan ilaçlar eczaneden hastalara özel paketler halinde otomatik olarak gönderiliyor. Bu yolla ilaç hatalarında büyük bir azalma kaydedildi ama hâlâ alacak yolumuz var.

2- Hastanede oluşan hastalıklar

Özellikle hastanede yatan insanlarda sık görülen hastalıklar vardır ki, bunlara “Ne yapalım kader...” denemez. Çünkü, klasik anlamda tıbbi hata gibi düşünülmeseler de, gereken önlemler alınmadığı için oluşan ve sayısız cana mal olan sistem hatalarıdır.
Pıhtıya dikkat
Ameliyat olmuş ve günün çoğunu yatakta geçiren hastada önlem alınmazsa bacaklardaki toplar damarlarda pıhtı oluşur. Kopan bir pıhtı parçasının akciğerlere gitmesi çok tehlikelidir, kısa sürede ölüme yol açabilir.
Tıpta ‘derin ven trombozu’ ve ‘akciğer embolisi’ denen bu dertleri önlemek için hastaneye yatan tüm hastaları bu sorunlara aday kabul ediyor ve aksi açık bir biçimde belgelenmedikçe bacaklara masaj yapan otomatik çoraplardan, kan sulandırıcı ilaçlara kadar bir dizi yöntemle koruyucu tedavi uyguluyoruz. Bu sistematik tedbirlerle hastanede yatmanın en büyük tehlikelerinden birini azaltmayı başardık.

Haberin Devamı

3- Yatak yaraları

Bir diğer hastane hastalığı da, yatakta kolay hareket edemeyen kişilerin sırtlarında, kuyruk sokumlarında, topuklarında veya hastanın yatışına göre vücudunun yükünü taşıyan bölgelerde açılan yaralardır. Yara oluşup ilerledikten sonra hem tedavisi güçtür hem de mikrop kapıp hayatı tehdit eden dertlere yol açabilir.
Özel denetim ekibi
Yara oluşma riski olan hastalar için bir dizi belirlenmiş önlem uygulamaya sokulur. Hasta sık sık döndürülerek baskı gören bölgeler değiştirilir, çarşaf-ların düzgün, temiz ve nemsiz olmasına özen gösterilir, bazı durumlarda havalı yatak kullanılır. Bu uygulamaların denetlenebilmesi için titizlikle kaydedilmesi belgelenmesi istenir.
Bu önlemlerin yanı sıra uzman hemşirelerden oluşan yatak yarası ekipleri riski yüksek olan hastaları her gün bazen daha sık görüp muayene ederler, koruyucu önlemleri denetlerler. Yara oluşmasının ilk belirtisi olan hafif kızarıklığı görürlerse sanki derin bir yaraymış gibi tedaviye başlanır. Böylece sorun önlenememiş olsa bile, başarıyla tedavi edebiliyorlar.

Haberin Devamı

4-Enfeksiyon sorunu

Tıpta hastane enfeksiyonu denilen, antibiyotiklere dirençli, azgın mikropların oluşturduğu bulaşıcı hastalıklar çok ciddi sorunlara yol açar. Zatürre, ishal ve yüksek ateşle seyreden bağırsak problemleri, kana mikrop karışmasıyla oluşan sepsis başta gelen hastane enfeksiyonlarıdır.
Mikrop bulaşması
Asıl işi hastane enfeksiyonlarıyla mücadele etmek olan bir ekip, aynı zamanda mikrop bulaşmasını önlemek için ne yapmalı diye sürekli araştırır ve yöntem geliştirir. Bir serviste mikroplu hastalık oranında artış olursa ekip dedektif gibi çalışarak suçlu mikrobu saptar, gereken önlemlerin alınmasını sağlar. Hastane enfeksiyonlarına karşı en etkin önlem hangisi diye soracak olursanız. Herkesin hastayla temas etmeden önce elini yıkamasıdır diye cevap veririm. Bunu başarabilmek için her adım başında el temizlemenin mümkün olduğu ve her an denetlenebilen bir sistem kurduk.

5-Ameliyatta alet unutulmuş!

Hiç olmaz denilen tıbbi hataların olabildiğini biliyoruz. Hastaya yanlış tedavi veya ameliyat yapılması, urlu böbrek yerine sağlamının çıkartılması, ameliyatta hastanın içinde alet veya gazlı bez unutulması çok ender de olsa başa gelen hatalar. Daha az ciddi hataların ise kolayca gözden kaçtığı da bir gerçek. Birçoğu hiçbir soruna yol açmasa da tüm hataların çok ciddiye alınması gerekir. Ancak böyle bir yaklaşımla hastanın sağlığını tehdit eden “kazalar” azaltılabilir.
Hastayla konuşulur
Bu amaçla her türlü ameliyat ve tıbbi işlemden önce, görevli tüm sağlık çalışanları bir araya gelip son bir gözden geçirme yapılacağı bir sistem kurduk. Hastanın da duyacağı biçimde, kimliğini, hastalığının temel özelliklerini, nasıl bir ameliyat veya işlem yapılacağı, hangi aletlerin kullanılacağı konuşulur, hastanın bir söyleyeceği var mı diye sorulur.
En önemlisi ameliyatın veya işlemin nereye yapılacağı hastaya da sorularak bir kere daha teyid edilir. Bu görüşmeye katılanlardan her hangi biri, bir sorun olduğunu düşünüyorsa bunu söylemekle yükümlüdür. Çok acil durumlar dışında bu süreçten geçmeden hiçbir ameliyat veya tıbbi işleme başlanmaması hata sayısını çok azalttı.

Doktorum kim?

Günümüzde doktorlar 30-40 yıl öncekilerden çok farklı. Ciddi bir hastalık nedeniyle hastaneye yatan bir kişiyi çoğu zaman bir doktor değil, birçok sağlık çalışanından oluşan ekipler tedavi ediyor. Bu nedenle her gün farklı uzmanlık alanından birçok doktoru gören, gece nöbetçilerle tanışan hastanın kafasının karışmasına, “Benim doktorum kim?” diye sormasına şaşmamak gerek.

İletişim yetersizliği
Sorun sadece hastanın kafasının karışması değil. Hasta hakkındaki bilgilerin bir ekipten öbürüne eksiksiz ve doğru olarak aktarılmasında karışıklık olması da söz konusu. Ekiplerin kendi içlerinde de sık sık değiştiğini düşününecek olursak işlerin nasıl yoldan çıkabileceğini anlarız. Birçok ‘hastane kazasının’ sağlık çalışanları arasındaki iletişimin yetersizliğine bağlı olduğunu gösteren birçok araştırma var.
Hastanede iletişim sorununu çözmek için bir sağlık görevlisi hastayı bırakıyor, diğeri devir alıyorsa, mutlaka bir protokole göre, bu işe ayrılmış bir zamanda bilgi aktarımında bulunulması gerekir. Bu konuda da elektronik kayıt sistemi yardıma koşuyor. Gerek ayrıntıların toplandığı yer olması, gerekse devir teslim işleminin kayıt altına alınmasını kolaylaştırması, iletişimsizliğe bağlı “kazaların” azaltılmasında yardımcı oluyor.

SON?SÖZ

Yukarıda bir kaç örneğini verdiğim hastane kazalarının oluşmasında doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının rolü olsa da asıl neden sistemdeki bozukluktur. Kalıcı çözümler, sistemin düzeltilmesine yönelik, uygulanabilir önlemlerin hayata geçirilmesi ve hiç gevşetilmeden denetlenmesiyle mümkündür. ‘Maden kazaları’ konusunda yapılan öneriye ne kadar benziyor değil mi? Haftaya bu konuya devam edeceğim.