Damar sertliği kendini sadece kalpte göstermez. Tüm vücuttaki damarlarda darlıklara yol açabilir. Buna çevre damar hastalığı denir. Özellikle bacaklara giden damarlarda bu hastalığa sık rastlanır. Her yerde suçlular aynıdır: Sigara, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kolesterol anormallikleri...
Suat Bey son aylarda sağ baldırına giren kramptan şikâyet eder olmuştu. Her gün otobüsten inip iş yerine ulaşmak için yürüdüğü yolda zorlanıyordu. Hele, yolun hafifçe yokuş olduğu yerde baldırındaki yanma artıyor sanki bir el kaslarını kerpetenle tutar gibi sıkıyordu. Son günlerde bu sıkışma o kadar artmıştı ki yarı yolda durmak zorunda kalıyordu. Duvara yaslanıp bir sigara içimlik dinlenince ağrı geçiyor, yoluna devam edebiliyordu.
23 yıldır sigara içiyordu
Bu şikâyetleri başladıktan sonra daha yavaş yürür olmuştu. Bu yolla daha uzun yürüyebiliyordu. Ama, zaman geçtikçe sıkıntısı azalacağına arttı. Baldırındaki kramp düz yolda ve daha kısa mesafelerde tekrarlamaya başladı. Otobüsten indikten sonra yavaş da yürüse, işe gidene kadar bir kaç kere durmak zorunda kalıyordu. Geçen hafta gece yatarken sağ ayağı sızlamaya başlayınca endişesi daha da arttı. Yatağın kenarına oturup ayaklarını sallayınca sızısı geçiyordu. Daha fazla beklemeden doktora gitmeye karar verdi. Doktor, Suat Bey’in hikâyesini dinledi. 15 yaşında başladığı sigarayı 23 yıldır günde 1 paket içtiğini ve şimdiye kadar başka ciddi bir sağlık sorunu olmadığını öğrendi. Uzun süredir hiç doktora gitmemişti.
Bacağa kan gitmiyor
Muayene sırasında doktor el bileklerinde, dirseklerin iç tarafında, boynunun yanında, kasıklarda, dizlerin arkasında, ayak bileğinin içinde ve ayak sırtında nabız vurularını hissetmeye çalıştı. Endişeli bir ifadeyle, “Bacaklara, özellikle sağ bacağa yeteri kadar kan gitmiyor, şikâyetlerin nedeni bu” dedi.
Her iki koldan kan basıncını ölçtükten sonra tansiyon aletinin manşonunu baldır çevresine sardı ve her iki ayak bileğinde kan basıncını ölçtü.
Oturan adamın damarı çok dar ama otururken bacak kaslarının az olan kan ihtiyacının taşınması için yeterli. Yürüyen adam bacağında ağrı hissediyor çünkü damardaki darlık, kaslarının artan kan ihtiyacının karşılanmasını engelliyor.Damar daraldıkça kaslar feryat ediyorKalbi besleyen damarlar daralınca nasıl göğüste sıkışma, ağrı ve nefes darlığı oluyorsa bacaklara kan götüren damarlar darlınca bacaklarda yanma, ağrı, sızlama ve kramp şikâyetleri ortaya çıkar. Otururken ya da yatarken bacak kaslarının oksijen ihtiyacı en az düzeyde olduğu için darlık çok ağır değilse hiçbir şikâyet yoktur. Yürürken kaslara düşen iş artar. Onlar da beklenen işi başarabilmek için daha fazla oksijen isterler. Damarlar bu artan kan talebini karşılayamayacak kadar daralmışsa kansız kalan kaslar çığlık atmaya yani ağrıyla seslerini duyurmaya başlar.
Suat Bey’in sağ bacağındaki kaslar önce yokuş çıkarken zorlandıklarında kansız kalıyordu. Darlık arttıkça düz yolda, hatta yavaş yürürken bile zorlanır oldular. Son günlerde yatarken yaşadığı bacak sızlaması ise darlığın damarı tümüyle tıkadığının bir işareti. Yatağın kenarına oturup bacağını aşağıya sarkıtınca rahat etmesinin nedeni de yer çekimiyle biraz daha fazla kan gitmesi.
Çevre damar hastalığıDamar sertliği kendini sadece kalpte göstermez. Tüm vücuttaki damarlarda darlıklara yol açabilir. Buna çevre damar hastalığı denir. Özellikle bacaklara giden damarlarda çok sık rastlanır. Ne yazık ki Suat Bey’de olduğu gibi çok ileri aşamaya gelinceye kadar fark edilmez. Oysa, bacaklarda veya başka bir çevre damar sisteminde hafifi bile olsa damar sertliğinin olması kötü bir geleceğin habercisidir. Çevre damar hastalığı olan kişilerin kalp krizi geçirme riski normalin 3 katı artmıştır. Hastalık ilerleyince ayak ve bacak kesilmesine kadar giden ciddi maluliyetlere yol açar.
Salgın hastalık deyince aklımıza gelen illetlerin başında dünyada 30 milyondan fazla insanda var olan HIV enfeksiyonudur. Halbuki çevre damar hastalığı çok daha fazla kişiyi etkileyen bir salgındır. Bu ay ‘Lancet’ dergisinde yayınlanan bir makalede dünyada 200 milyondan fazla insanda çevre damar hastalığı olduğu bildiriliyor. Edinburg Üniversitesi’nin önderlik ettiği araştırmada, Amerikalı ve Avrupalı bilim insanları bu konuda yapılmış bilimsel çalışmaları bir araya getirip çeşitli ülkelerden yaklaşık 120 bin kişinin verilerini incelediler.
Gençlerde de görülüyorÇevre damar hastalığının daha çok varlıklı ülkelerdeki yaşlı erkeklerde görünen bir hastalık olduğu düşünülürdü. Lancet dergisindeki yazıyı okuyunca bu görüşün ne kadar yanlış olduğunu öğreniyoruz. Bu araştırma 200 milyon çevre damar hastasının üçte ikisinden fazlasının fakir veya orta gelirli ülkelerde yaşadığını gösteriyor. Hastalığın kadınlarda, genç ve orta yaşlılarda zannedildiğinden daha sık görüldüğü anlaşılıyor. Ortaya çıkan bir başka korkutucu gerçek de hastalığın yaygınlaştığı. Son 10 yıl içinde çevre damar hastalığında dörtte bir oranında artış olmuş.
Risk faktörlerini gözden geçirinKalp krizine zemin hazırlayan risk faktörleri çevre damar hastalığını da davet ediyor. Bunların başında sigara geliyor. Öyle ki, sigara içiyorsanız ve bacak damarlarınız daralmışsa, sigarayı bırakmazsanız ne yaparsanız yapın hastalığın ilerlemesini durduramazsınız. Sigaradan sonra sırada şeker hastalığı var. Diyabet sadece büyük ve orta boy atardamarları değil, küçük damarları da daralttığı için hastalık ilerlediğinde baş edilmesi çok zor oluyor.
Bu iki önemli etkenden sonra sırada yüksek tansiyon ve kan yağları, özellikle kolesterol anormallikleri geliyor. Görüldüğü gibi çevre damar hastalığı hemen tümüyle önlenebilir bir dert. Sigara içmemek, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz hastalığın oluşmasını önlemenin tek yolu. Sigarayı bırakmak, şişmanlık ve hareketsizlikle mücadele edip, gerekiyorsa ilaç tedavisiyle diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin tedavi edilmesi hastalığın ilerlemesini önlemenin en etkili yolu.
Karındaki damarlar daralırsa!Damar sertliği sonucu oluşan darlıklar çok değişik şikâyetler ortaya çıkarırlar. Daralan damar nereyi besliyorsa, daralmanın yol açtığı kanlanma bozukluğu kendini o organ veya organların şikâyeti olarak gösterir. Bağırsakları besleyen damarların sonucu ortaya çıkan damar hastalığı buna çok güzel bir örnektir. Kalp damarları dar olan kişinin hareket edince hissettiği göğüs ağrısı, ya da bacak damarı tıkanan bir hastanın yürüyünce baldırına kramp girmesine benzer şekilde bağırsakları besleyen damarları daralan kişi de yemekten sonra karın ağrısı çeker.
Kalbimizin pompaladığı kanın yaklaşık olarak dörtte biri sindirim sistemimize gider. Yemeklerden sonra bu miktar ikiye katlanır. Eğer kan rahat akacak yer bulamazsa bağırsaklar oksijensiz kalacakları için çığlık atmaya başlar. Bu çığlık kendini kendini karın ağrısı, bulantı, ishal olarak gösterir.
Bağırsak veya karın anginası denilen bu durum kalp veya bacak damar darlıklarına göre çok daha ender görülür. Bunun nedeni bağırsakları kanlandıran damarların birbirleriyle yardımlaşmasının üstünlüğüdür. Bağırsaklarımıza 3 ayrı kaynaktan beslenen damar dalları kan götürür. Biri tıkansa ötekiler yardıma yetişir. Üç damardan ikisi tıkanmazsa bağırsaklar kansızlık hissetmezler.
Son söz: İster kalbi, ister bacakları, ister sindirim sistemini tutsun, insanoğlunun baş düşmanı damar sertliğinin nedenleri hepsinde aynıdır. Gelecek hafta çevre damar hastalığının tedavisinden söz edeceğim.