Çocuklar hormonları vasıtasıyla yetişkin olmaya adım atarken fiziksel bir değişime uğrar ve duygularda iniş çıkışlar yaşarlar. Duygularının neden sürekli değiştiği sorulduğunda ise bunu açıklayamazlar.
Ergenlik dönemindeki çocuklar soyut düşünmenin yoğun olduğu bu dönemde kendilerine bir kimlik kazandırma arayışına girerek bilişsel, sosyal ve duygusal açıdan da olgunlaşırlar.
Ebeveynlerin etkisinin azaldığı daha çok çevrenin çocuğun yaşamı üzerinde hakim olduğu bu dönemde çocuk kendi kendine ben kimim, kime benzemeliyim, başkalarına nasıl görünmeliyim gibi sorular sorduğu dönemdir.
Ön ergenlik 12-15 orta ergenlik 15-18 ve ileri ergenlik 18-22 yaşları arasında görülmektedir.
Ön Ergenlik döneminde çocuk vücudunda gerçekleşen fizyolojik değişimleri kabul eder ve anlamlandırır.
Orta Ergenlik döneminde çocuk soyut düşünerek kişilik ve kimlik oluşumunu tamamlar.
İleri Ergenlik döneminde ise çocuk kuşaklar arası farkı anlamaya çalışır kabul eder ya da kurallara karşı savunma direnci oluşturur.
Ergenlik döneminde karşılaşılan problemleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Atılganlık; gereksiz endişe ve kaygılardan arınmış halde kendi çıkarlarımıza uygun hareket etmemiz, haklarımızı herhangi bir saldırı durumunda koruyabilmemiz, duygu ve düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edebilmemiz anlamına gelir. Temelde insan eşitliğine dayanan bu kavram herkesin aynı anda kazanmasının ya da mutlu olmasının mümkün olabileceğini savunur.
Atılgan davranış biçiminin sahip olduğu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz;
• “Hayır” diyebilme yeteneği,
• Bir istekte bulunabilme yeteneği,
• Olumlu ya da olumsuz duyguları ifade edebilme yeteneği,
• Genel tartışmaları başlatabilme, sürdürebilme ve sonuçlandırabilme yeteneğidir.
Sevgili ebeveynler;
Kekemelik konuşma akıcılığının istem dışı motor hareketlerle ses tekrarı, uzatma ya da sözcüklerin arasında oluşan duraksamalar nedeniyle meydana gelen bir bozukluktur. Bunun yanında göz kırpma, tikler, dudak ve yüz hareketleri, kafa hareketleri, sıkıntılı nefes alma davranışları ya da yumruk sıkma gibi motor davranışlar eşlik edebilir. Öte yandan tourette sendromu, bedensel ve sesli tiklerin bir arada bulunduğu bir hastalıktır. Hastalık tanısı koyarken ayırıcı tanı olarak mutlaka bu durum iyi değerlendirilmeli ve buna bağlı süreçte uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Kekemeliğin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte obsesif, özgüveni yetersiz kişilik özelliğine sahip olma, ailenin ilk çocuğu olma ya da merkezi sinir sistemi anomalileri bu bozukluğun oluşmasında risk etmenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca okul
Yalan insanları yanıltan sözler ya da davranış biçimleridir. Bu girişim sadece sözlerle değil jest, mimik ve susma ile de olabilir. Amacı ise başkalarını yanıltmak olan yalanlar anne babaların özellikle çocukların ergenlik döneminde korkulu rüyasıdır.
Çocukların yaşamlarının ilk beş yılında yalan söylemelerinden endişe etmenize gerek yoktur. Gelişim dönemleri özelliklerine bağlı olarak bu dönemde düş ürünü şeyler ya da kişiler ile size yalan gibi gelen sözde yalanlar (pseudo) hayali ürünler olabilir. Bu yüzden bu dönemde size açıkça yalan gibi gelen durumlara karşı endişe ve öfkeye kapılmayınız. Masadaki tabağını yanlışlıkla yere düşüren bir çocuk suçlu olan kişiyi kardeşi olarak tanımlayabilir. Bu tür bir davranış karşısında ceza verilmemeli çocuğa tepkisel yaklaşılmamalıdır.
Çocuklarda gerçeklik duygusu ya da gerçeğe sadık kalma zaman ile gelişen bir olgudur.
PATOLOJİK YALAN
Duygulanım bozukluğu sonucu oluşan yalan türüdür. Aşağılık duygusu bu türden bir yalanın bastırılan duygusu olabilir. Patolojik yalanın en önemli özelliği inandırıcı olmasıdır. Çocuk direk olarak inanılmak ve etraftakiler tarafından kabul görmek için yalan söyler. Kardeşi ile daha fazla ilgilenildiğini fark
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; günlük yaşamda insanların yaklaşık yüzde 9O’ı sağ elini yüzde 10‘u ise sol elini kullanıyor. Fosiller üzerinde yapılan araştırmalar bu yüksek oranın ilk insangiller, 2 milyon yıl kadar önce yaşamış Homo habilis için de geçerli olduğunu ortaya koymaktadır.
Teoriye göre ise beynimizin sağ lobu, yüz tanıma, duygu ifade etme, müzik, duygu okuma, renk duyarlılığı, görüntü, sezgi, yaratıcılık gibi görevleri yerine getirirken, sol lobu da, mantık, dil ve analitik düşünce gerektiren görevlerin gerçekleştirilmesinde etkindir. Sol elini kullananların beynin sağ lobunu harekete geçirdiğini duymuşsunuzdur.
Çok eskilere gidecek olursak eski yunanlar solaklara ‘’aristera’’ yani ‘’yönetmeye uygun kişiler ‘’ derlerdi. Gerçekten de ünlü yönetici kişilere baktığımızda öyle olduğunu görebiliriz. Tiberius, Büyük İskender, Kraliçe Victoria, Amerikan Başkanları Harry Truman, James Garfield ve George Bush seçkin solaklardan sadece birkaçı.Yine dünyaca ünlü Leonardo da Vinci, Beethoven, Mozart, Rafael, Michelangelo, Albert Einstein, Angelina Jolie, Robert De Niro bilinen solaklardan.
Londra'daki UCL Üniversitesinden psikolog Chris McManus'a göre, "Sol elini
Çocuklar küfürü nereden öğrenirler?
Aileler sık sık ‘’Biz evde küfür etmiyoruz, nerden öğreniyor bu çocuk anlamıyoruz’’ şeklinde sitemlerde bulunurlar. Aslında aile içi iletişimde ebeveynler arasında öfke duygusu yaşanır iken vurgulu şekilde söylenen bir söz karşı tarafı sinirlendirir ve ortam kızışır. Bunu gören çocuk ise davranış bilgi eşleşmesi ile karşısındaki insanı bu şekilde öfkelendirebilceğini öğrenir. Oysa ki masum çocuk söylediği kelimenin henüz anlamını dahi bilmiyordur.
Bunun dışında çok küçük yaşlarda henüz dil gelişimi tamamlanmamış çocuklar birilerinden duydukları küfürleri toplum içinde aniden söyleyebilirler. Aileler çocuğun bunun farkında olmadan söylediğini sanarak gülerek tapki geliştirirler ancak çocuk daha önce o kelimeyi söylediğinde dikkat çektiğini fark etmiştir. Asla hangi yaşta olursa olsun gülerek tepki vermemelisiniz.
Ne Yapmalıyım?
En çok ergenlik döneminde görülen küfür problemine karşı sizlerle ‘’küfür kavanozu ‘’ etkinliğini paylaşacağım.
Cam bir kavanoza ağzına kadar bozuk para doldurun. Çocuğunuzun almayı çok istediği bir eşyanın fiyatı kadar olursa daha etkili olacaktır.
Çocuğunuza dört hafta boyunca küfür etmeden durabilirse kavanozdaki tüm bozuk
Sizce okul öncesi çağda bir çocuk yılda kaç kez dayak yer?
Ayda bir mi?
Haftada bir mi?
Cevabı duymaya hazır mısınız?
Okul öncesi dönemde bir çocuk yılda 150 kez dayak yer. Yani ortalama 2.4 günde bir. İnanabiliyor musunuz?
Şaşırdınız değil mi? Ancak bu rakamlar bize en az iki hane kadar uzakta olan dostlarımız ya da bizzat bizler tarafından oluşuyor.
Birçok anne baba ‘’dayak cennetten çıkmadır’’ sözünden hareketle çocuklarını dayak atarak disipline etmeye çalışıyor. Çünkü bildikleri tek yol bu. Yeterince iletişim becerisine sahip olmadıklarından çatışma çözme yolunun dayaktan geçtiğine inanıyorlar.
Düşünün ki hiç dilini bilmediğiniz bir ülkedesiniz. Çok yorucu bir günün ardından karnınızın oldukça acıktığını hissediyor ve bir restauranta giriyorsunuz. Cebinizde oldukça yüklü para var ancak tamamı türk lirası şeklinde. Leziz görünen birkaç menüyü tepsinize alıp kasaya geldiğinizde size onların karşılığında ödemeniz gereken para söyleniyor. Siz o dili bilmediğiniz için cebinizdeki paraları çıkarıp ödenecek kadar alması için kasanın önüne seriyorsunuz. Ancak kasiyer el işaretleri ile size ‘’hayır olamaz’’ mesajları veriyor. Siz çok aç olduğunuz için sinirleniyor ve başka bir iletişim dilin