Dövme yaptırmak veya yaptırmamak... işte bütün mesele bu (mu?!?)
Bir kaç örnek vereyim..
Karşımdaki kişi: 'Ay ben de çok istiyorum ama ne yaptıracağıma bir türlü karar veremiyorum. Bana fikir versene.'
Ben: !!??!?!?!??
....
Karşımdaki kişi: Şunun anlamı ne?
Ben: hjerasti jetrfsaic nersaa grettuy ...
Karşımdaki kişi:
Elbette TDK "Kontrol Manyaklığı" ifadesine bir sonuç vermiyor ancak her iki kelimeye de tek tek baktığımızda; "Denetleme" ile "Maniye yakalanmış (hasta)" olarak açıklamak mümkün.
Esasen Kontrol Manyaklığı bir Denetleme Hastalığı.
Bir rahatsızlık. Bir sorun.
Denetleme, kontrol etme, kontrol altında tutmaya çalışma, haberdar olma isteği gibi dürtüler "kontrol" 'den çıkınca hastalanıyoruz, bu da bizi Kontrol Manyağı yapıyor.
Evet bu kadar basit.
Kontrol Manyaklığı sanıldığı gibi birlikte doğulan, onsuz olunamayan ve (şımarıkça) savunulacak bir şey değil.
Kontrol manyaklığı baya kendi kendimize yarattığımız, etrafımızdakilere zulm olduğumuz, egosantrik bir tavır sadece.
İnsanın kalkıp "
Düşmeden kalkmadan, kırmadan dökmeden, itmeyip çekmeden gelemiyorsun kıvama. İlla birilerini yakacak, illa bir yerlerinden yanacaksın. Madem pişeceksin, illaki yara alacaksın. Öyle tereyağından kıl çeker gibi olmuyor bu işler.
Kendinle yalnız kalacaksın, oturup hüngür hüngür ağlayacaksın. Kimsenin bilmediği, bildiği ama söylemediği, söylediği ama umursamadığın (kabul etmediğin) hatalarını, hallerini, kararlarını, tavırlarını alıp masaya, tam karşına oturtacaksın.
Tek tek açacaksın iç defterlerini, hesaplaşacaksın.
İşte o zaman anlayacaksın; kendini ve nedenlerini. Bedellerini o zaman ödemeye hazır olacaksın, daha güçlü olacaksın.
Gel gitlerin bittiğinde affedeceksin kendini, ... Haksız olduğun durumlara, "haklıyım" kibri yapmaktan vazgeçtiğinde hafifleceksin.
.....
Ben, kendimi 35 yaşımda affettim. Affetmeye o zaman başladım diyelim...
O zamana kadar benim de beylik cümlelerim vardı;
Kadere inananlardan mısınız bilmiyorum. Ancak yaşadığımız hiç bir şeyin; öylesine, tesadüfen ve sebepsiz olmadığını fark ettiğinizi umuyorum.
"Red String Of Fate" daha önce duymamış olabilirsiniz. Kaderin kırmızı ipi..
Özetle;
Çin mitolojisi kaynaklı bir inanışa göre, aşk ve ay tanrısı Yuè Xià Lao, birbirinin kaderinde olan insanları sadece kendisinin gördüğü uzun kırmızı bir iple ayak bileklerinden birbirine bağlarmış.
Bu ip kördüğüm de olsa, araya ölüm, savaş, ayrılık, yıllar da girse, hayatlarına başka insanlar girip onlara aşık olsalar bile asla kopmazmış ve kader bu iki insanı mutlaka bir araya getirirmiş.
Japon kültüründe ise kaderi birbirine bağlı insanların serçe parmaklarından kırmızı ve görünmeyen bir iple bağlı olarak doğduklarına, eninde sonunda birbirlerini bulacaklarına inanılıyor.
Kadınların %99.9’unun dönemsel olarak farklı etkilerine maruz kaldığı PMS’in açılımı Pre-Menstral Syndrome yani Adet Öncesi Sendromu.
Adet/Regl döneminin başlangıcından bir süre önce başlayan belirtiler kadından kadına farklılık gösterse de özetle şöyle;
• Gerginlik
• Kramp
•
Bu yazıyı okuyan kadınların %70’lik bölümü üzerime saldırabilir. Ancak inanın umrumda bile değil. Artık birinin doğruları söyleme zamanı geldi bence.
Bakımlı olmak, kendine özen göstermek, süslenmek, güzel görünmek için çeşitli ürünler ve tekniklerden faydalanmak harika.
Yalnızca çalışan kadınların değil ev kadınlarının da hem kendisini iyi hissetmesi hem çevresine güzel görünmek istemesi oldukça doğal.
Ancak bulduğu her ürünü yüzüne sürmek, botox, dolgu gibi işlemler ile suratını balona çevirmek, “kaşım belirgin olsun” diye suratının ortasında kocaman bir kara çizgi ile gezmek, orijinal hali ile gördüğümüzde tanıyamayacağımız kadar makyaj hilesi ile kendini başkalaştırmak kusura bakmayın da, baya çirkin oluyor.
Aşağıdaki cümlelerden bir veya bir kaçı sizi anlatıyorsa… doğru bir yazıyı okuyorsunuz demektir.
*Sürekli irtibatta olmak zorunda olduğum ancak hiç sevmediğim insanlarla zaman geçirmek beni çıldırtıyor!
*Günümün 2 – 3 saatini yolda, daha doğrusu trafikte geçiriyorum!
*Çocuğuma sürekli bağırıyorum, sinirlerim perişan durumda!