Galatasaraylı bir grup taraftarın sosyal medyada “Herkes 50 lira versin Ronaldo’yu alalım” mesaj zincirini gördüğüm hafta Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertuğrul Karsak ile buluştum.
Arabasına çakar takmayan nadir rektörlerden biri Hoca, odasının büyüklüğü de diğer üniversitelerin rektör asistanlarının odası kadar. Okulunun verdiği mezunların işe giriş, başlangıç maaşı sıralaması dâhil hepsini biliyor.
Nereden biliyor diyeceksiniz, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin bu konuda çalışması varmış. Görüşmeden sonra baktım, en son 2020 verileriyle liste yapılmış.
Üniversite eğitimine dair uzun bir süre sohbet ettik Hoca’yla, tam kalkmaya hazırlanıyordum ki İstanbul’da yurdu olmayan tek devlet üniversitesinin Galatasaray Üniversitesi olduğunu öğrendim.
Hayali Galatasaray’da hukuk okumak olan, Türkiye’de ilk 50’ye girmiş bir öğrencinin, ailesiyle görüşmeye geldiğini ama emekli babanın durumu yetmediği için öğrencinin ağlaya ağlaya bir vakıf üniversitesine gittiğini anlattı Hoca.
Üstelik bu pandemiden önce, kiralar çıldırmadığı zaman yaşanan olaymış. Bugün Ortaköy’de okuyup her gün Esenyurt’a gidip gelen öğrenciler var ve bu çocukların hepsi 3 milyon kişinin girdiği sınavda ilk 5 bin içerisinde olan çocuklar.
Ronaldo için kurulan mesaj zincirleri, şirket sponsorlukları, Galatasaray Üniversitesi yurdu için söz konusu olamaz mı acaba? Bir Fenerbahçeli olarak böyle bir zincire bağış yapmaktan onur duyarım.
Terör yamağı Mazlum Abdi’den fırça yiyen ABD
ABD’nin büyük ülke olmaktan çıktığını gösteren veriler sadece ekonomik değil.
Bir zamanların “oyun-darbe kurucusu” Washington şimdi kendi beslediği terör gruplarından bile fırça yiyor.
Türkiye’deki birçok terör eyleminin sorumlusu, kırmızı bültenle aranan, terör grubu YPG’nin başındaki Mazlum Abdi’nin ABD için söyledikleri Washington adına oldukça utanç verici.
“ABD’nin DAEŞ’e karşı savaşmaktan başka stratejisi yok ve kontrolümüz altındaki bölgelerin geleceğine dair net bir politika oluşturamadılar. Bu politikanın olmaması Şam’la başarılı bir şekilde müzakere etmemizi zorlaştırıyor.”
Sadece bunları söylemiyor küçük terör ağası, “Rusya, Türkiye’ye karşı ABD’den daha sert” cümlesini de kuruyor.
YPG, ABD’nin tarihi boyunca beslediği ilk terör grubu değil elbette ama Washington ilk kez beslediği bir terör grubu tarafından strateji ve politika yoksunluğuyla suçlanıyor.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hava harekâtının Suriye’de görev yapan ABD askerlerinin hayatını doğrudan tehlikeye attığı cümleleri belki de küçük terör ağasının hoşuna gitmesi için söylenmiş sözlerdir, artık tasma kimin boynunda emin olamadığımız için şüphe etme hakkımız var.
Bu arada Türkiye’nin vurduğu yerden 130 m uzakta bulunuyordu ABD askerleri.
Pentagon Sözcüsü’nün gözden kaçırdığı bir nokta var. Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD ordusu gibi dost ateşiyle müttefiklerini vurmuş bir ordu değil. Ekim 1992’de NATO tatbikatı sırasında vurduğunuz savaş gemimiz Muavenet’i de 2003 yılında kendi özel kuvvetlerinizi bombalayan savaş uçağınızı da Afganistan’da SİHA’larınızın yanlışlıkla öldürdüğü binlerce Afgan’ı da unutmadık.
Personelinizin hayatı tehlikeye girsin istemiyorsanız, on binlerce kilometre ötedeki üslerinize dönebilirsiniz.
Bu zaten olacak da Afganistan, Vietnam, Kore’deki gibi kaçarak mı gideceksiniz yoksa edebinizle mi, onu bilmiyoruz daha.
Zamanlama manidar
Komplo teorilerinin başında ya da sonunda zamanlama manidar cümlesi çok kullanılır.
Doğrusu, bugüne kadar böyle bir cümle kullanmak hiç aklıma gelmemişti ama şimdi mecbur kaldım.
Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşülürken İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray ile Bakan Akar arasındaki tartışma kullandırdı bana bu cümleyi. Tartışmaya sebep olan şey, 2015 yılında Bakan Akar’a verilen bir madalya.
Türkiye, cumartesi gecesi iki ülkede 100’e yakın hedefe operasyon düzenlemiş, terör örgütü saklandığı yerden havan ve roket atışlarıyla ülkeye saldırırken, yedi yıl öncesini konuşmanın Türkiye’ye faydası ne oldu acaba?
Salı günü, Bakan Akar’a HDP’li vekillerden sözlü saldırı bekliyordum ama saldırı İYİ Partili Çıray’dan geldi.
Kritik zamanda gelen bu yedi yıl gecikmiş tartışmadan İYİ Parti Genel Merkezi de mutlu olmamıştır tahminen.