Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

*Türkiye fikir ayrılığı yaşadığı ülkelerle ilginç bir ilişki biçimi geliştiriyor.

Önce, iki tarafın da kaybetmekten korkacağı bir ticari-siyasi-kültürel ilişki bütünü oluşturuluyor, ardından sorunlu alanların müzakeresine geçiliyor.

Dış politikada yeni arayışlar, pozitif gündem

Çin’in çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Ankara’daki temaslarını tamamladıktan kısa bir süre sonra Pekin devreye girdi.

Ülkenin resmi haber ajansı Şinhua manifesto gibi bir haber geçti.

Haberin metni şöyle: “Gelişmekte olan pazarlar ve kalkınmakta olan önemli ülkeler olarak Çin ve Türkiye geniş alanlarda ortak çıkarlar ve muazzam bir iş birliği potansiyelini paylaşmaktadır. Çin, Türkiye’nin kendi milli koşullarına uygun bir kalkınma rotası bulmasını, milli bağımsızlığını, egemenliğini, meşru hak ve çıkarlarını güvence altına almasını desteklemektedir.”

Haberin Devamı

Çin, Rusya ile Suudi Arabistan’ı barıştıran ülke, Afrika ve Güney Amerika’da müthiş bir etki ağı oluşturdu, askeri olarak ABD’ye kafa tutacak hale geldi ve artık taklit ürünlerin değil, iyi mühendisliğin, sağlam ürünlerin merkezi haline geldi.

Pekin’den gelen sıcak mesajların tek alıcısı Ankara değil.

Satır aralarında okunan mesaj, Çin’in, ABD ya da AB gibi Türkiye’nin iç işlerine karışma hevesi duymadığının da altı çizilmiş.

Karşılıklılık ilkesi açısından baktığımızda, Pekin de Ankara’dan Doğu Türkistan meselesini ilişkinin ilk sırasına koymamasını isteyecektir.

Pozitif gündemle ilişkiler iki tarafın da sakatlamak istemeyeceği noktaya geldiğinde, sorunları çözmek çok daha kolay olacaktır.

*Yunanistan ile durum biraz daha karmaşık.

Yunan halkı yaşanan yumuşamayı ihtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyor, Yunan medyası en çok “Bundan sonra ne olacak?” diye soruyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması fikri de herkesin kazanacağı bir fikir.

Türkiye’yi devre dışı bırakan East Med Projesi’nin maliyeti 10 milyar euro ve inşa süresi de 6-7 yıl sürecekti.

Oysa Türkiye üzerinden gaz sevkiyatının maliyeti 1.5 milyar dolar, inşa süresi de 2-3 yıl.

Böyle bir proje hem Doğu Akdeniz’de yeni bir barış iklimi oluşturur hem de Ankara ve Atina’nın ekonomik münhasır alan sorunlarına çözüm bulmasına yardımcı olur. Ankara-Atina yakınlaşması Kıbrıs sorununda da mesafe almayı sağlar. Pazartesi akşamı Erdoğan’ın “Barış için elimizi taşın altına koyarız” açıklamasını hem Atina hem de Güney Lefkoşa iyi okumalı.

Haberin Devamı

*Pazartesi günü Türkiye’de uzun yıllar boyunca ders veren Yunan Profesör Dimitrios Triamtaphyllou ile de bu konuyu konuştuk.

Geçmişte Almanya’nın Sesi’ne verdiği bir röportajdan dolayı hakkında sert bir yazı kaleme almıştım; iki Akdenizli olarak konuştuk, üzülmesine üzüldüğümü söyledim, ancak Akdenizli olanların anlayabileceği bir şekilde konuşmanın sonunda birbirimize “Dostum” diye hitap ediyorduk.

Dimitrios, Türk-Yunan dostluğuyla ilgili olarak uzun zamandır kafa yoran bir isim olarak bir öneriler demeti hazırlamış.

Önerilerinden biri, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi bir Akdeniz Teşkilatı kurulması. Benim ortak turizm projeleri ortak evrensel turnuvalar fikrimin daha gelişmiş hali bu. Tek endişem, Türkiye-Yunanistan gerginliğinden silah satışı ve Kıbrıs’ta deniz üssü kazanan Fransa’nın süreci baltalaması ihtimali olduğunu Dimitrios’a da söyledim. İkinci öneri, parlamentolar arası ilişkinin özellikle Dostluk Grubu üzerinden artırılması ve son olarak başta medya olmak üzere kamuoyunu etkileyen birimlerin daha sık buluşması. Üçü de altyapısı ve detayları hazırlanmış fikirler, ben en özet halini yazdım size. Sonuçta, pozitif gündemi iki tarafın da vazgeçmek istemeyeceği ortaklıklara döndürme şansını kaçırmamak lazım. Umut verici olan, Ege’nin iki yakasının da bu konuda fikir üretmesi.