Daimi dişlerin çocukluk döneminden itibaren birçok sebeple, çene içerisinde gömülü vaziyette kaldığı ve ağız içinde çıkmaları gereken yerlere süremediği durumlarla sıkça karşılaşılmaktadır. İlk dişler olan süt dişleri ve daha sonraki dönemde ağız içinde görülmeye başlayan daimi dişlerin sürme, yani ağız içinde görülme sıralaması çok hassas dengelerle ilerleyen bir süreçtir.
Süt dişlerinin herhangi bir sebeple çürümesi ya da zamanından önce kaybedilmesi, kendisinden sonra gelecek olan daimi dişin düzgün bir şekilde yerleşmesini engeller. Bu durumlarda, kaybedilen dişe komşu dişler mevcut boşluğa doğru devrilerek alttan gelmesi gereken dişin yerini kapatmış olurlar. Ya da genetik olarak büyük diş formuna ve küçük çene yapısına sahip kişilerde, daimi dişler sürme zamanları geldiğinde ağızda yer bulamayabilirler.
Bunun gibi iskeletsel çene darlığı görülen vakalarda ya da herhangi bir sebeple dişlerin çıkacağı bölgede, kist ya da oluşumunu
Ortodontik tedavi günümüzde çok çeşitli metotlarla uygulanmaktadır. Bazı tedavi yöntemlerinde takılıp çıkartılabilir aparatlar kullanılırken diğer yöntemlerin tamamında ağızda sürekli kalan sabit aparatlar kullanılmaktadır.
Sadece şeffaf plak tedavilerinde hastalar, yemek yerken ve dişlerini fırçalama esnasında plaklarını çıkartıp, normal zamanda olduğu gibi dişlerini rahatça fırçalayabilmektedirler.
Fakat bunun dışında kalan diğer tüm ortodontik tedavi yöntemlerinde; ister iç taraftan yapıştırılan, lingual tedavi adı verilen teller olsun, ister dış taraftan yapıştırılan daha konvansiyonel metal veya estetik malzemelerin kullanıldığı sabit tedaviler olsun, tümünde ağız içine uygulanan malzemeler, hasta tarafından çıkartılamaz ve bu durum ortodontik tedavi süresince çok çok iyi bir ağız hijyeni ve bakımı gerektirmektedir. Çünkü ağız içinde kalan sabit her aparat, yiyecek artıklarının daha fazla birikmesine sebep olabilecek ekstra bir yüzey alanı oluşturur. Retansiyon alanları olarak adlandırılan bu yüzeyler
Eskiden beri uygulanagelen sabit ortodontik tedavi esnasında bazı kurallar geçerlidir. Ortodontist tarafından ağız içine uygulanan aparatlar (braketler, bantlar ve teller gibi), bazı yiyeceklerin tüketilmesi durumunda zarar görüp kırılabilmektedir.
Bu yiyecekler genellikle sert olan veya içinde sert çekirdeği bulunan yiyeceklerdir. Örneğin zeytin, erik gibi gıdalar tüketilecekse mutlaka çekirdekleri çıkartılarak yenmelidir. Bunun gibi fındık, fıstık veya badem gibi çerezler yenileceği zaman da biraz ezilerek daha yumuşak hale getirilmesi gerekmektedir.
Meyvelere gelince elma, armut gibi meyvelerin bıçakla kesilerek yenmesi gerekir. Elimize alıp ısırarak yediğimiz bu tip meyveler de tellerin kırılmasına sebep olabilmektedir.
Simit veya sert kabuklu bir ekmeği ısırmaya çalışmak da aynı sonucu verir, o yüzden bu tip gıdaları da keserek veya kopararak, küçük parçalar halinde tüketmek doğru olacaktır.
İçecekler konusunda da, asitli olan her türlü içeceğin özellikle gazoz tarzı içeceklerin ortodontik tedavi boyunca kullanılmaması
Konu çocuklar olunca, aileler sağlık konusunda da çok daha hassas davranmaktadırlar. Bununla beraber toplum içinde yanlış bir kanı sonucu çocukluk döneminde ağızda bulunan süt dişlerinin önemsiz olduğu, bir şekilde düşüp kaybedileceği ve bunlarda oluşan çürüklerin ve diş kaybına sebep olan durumların önemsenmemesi gibi bir problem söz konusudur.
Çocukluk döneminde özellikle yüksek şeker tüketimi olan beslenme alışkanlıklarında, süt dişleri kolaylıkla çürüyebilmektedir. Bu durum hem genel sağlık üzerinde hem de süt dişlerinin ardından gelecek olan daimi dişlerin yerleşmesinde büyük problemlere yol açmaktadır. Bazen bu süt dişlerindeki derin enfeksiyonlar, süt dişinin altında bulunan henüz sürmemiş daimi dişlerde bile kalıcı hasarlara sebep olabilmektedir.
Çocuk doğduktan yaklaşık 6 ay sonra ilk süt dişleri ağız içinde görülmeye başlar. Bu süreç süt dişlerinin ağız içinde sırayla çıkmasıyla devam eder. Yaklaşık 4 yaşında süt dişleri ağız içinde tamamlanır. 6 yaşından itibaren de ömür boyu ağızda kalacak olan daimi dişler sürmeye başlar. Bu süreçte hem süt dişleri hem de daimi dişlerin bir kısmı ağız içinde olduğu için, karışık dişlenme dönemi olarak adlandırılmaktadır.
Bu
Bütüncül Ortodontik Tedavi
Günümüzde tıp alanında ve diş hekimliğinde uygulanan tedaviler gelişen uzmanlık dallarıyla çok daha ilerleme kaydetmiş ve spesifik hale gelmiştir. Bu sebeple uygulanan tedaviler bünyenin tamamına dönük olarak planlanmakla birlikte multidisipliner çalışmalar gerektirmektedir. Konu diş hekimliği olduğunda da aynı şey geçerli olup ortodontik tedavi veya protetik ve cerrahi tedavileri birbirinden ayırmak pek mümkün değildir.
Çiğneme sistemi; Dişler, çene kemikleri, çene kasları ve eklemler olmak üzere bir bütün halinde fonksiyon görmektedir. Muhteşem bir sistem olarak çalışan bu organizmadaki herhangi bir aksaklık bütün sistemi etkilemektedir. Bütün bu yapıların birbiriyle olan uyumu ve çalışma sistemi göz ardı edilerek uygulanan tedaviler uzun dönemde başarısızlık gösterecektir. Bu sebeple bir hastanın ihtiyacı olan örneğin; implant uygulaması ya da zirkonyum protezler yapılması veya herhangi başka bir tedavi işlemi, sistemin bütünü içinde uyum göstermelidir. Her
Bu haftaki yazımızda da çokça sorulan bir sorunun cevabını bulmaya çalışalım. Diş telleri dişlerde çürüğe sebep olur mu? Öncelikle iyi bir ağız bakımı herkes için vazgeçilmez ve devam ettirilmesi gereken bir konudur. Genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları, sistemik durumlar ve fırçalama alışkanlığı diş çürüğü riskini belirleyen temel faktörlerdir.
Sabit ortodontik tedaviler esnasında hekim tarafından uygulanan aparatlar, hastalar tarafından çıkartılamadığı için retansiyon alanları olarak adlandırılan, yiyecek artıklarının ve bakterilerin oluşturduğu tabakanın oluşumunu hızlandırıp artırabilen girintili çıkıntılı yüzeyler oluşturmaktadır. Bu bölgelerin temizlenebilmesi işin kritik noktasıdır. Bu nedenle bu tedaviler esnasında, dişlerinde herhangi bir aparat olmayan kişilere göre, çok daha iyi bir temizlik şarttır. Bu amaçla üretilen ortodontik fırçalar, arayüz fırçaları ve süper floss denilen özel diş ipleri kullanılmalıdır.
Sabit tel tedavisi gören kişilerin daha uzun süreli ve her yemekten sonra mutlaka diş fırçalamaları gerekmektedir. Bu fırçalama esnasında, diş tellerinin, diş etine ve dişlerin kesici-çiğneyici yüzeylerine bakan kısımları ortodontik fırçalar
Diş sıkma ya da gıcırdatma sorunu olarak bruksizmin zararlarını ve tedavilerini sizler için anlattım.
Atalarımız boşuna dememiş "Sık dişini!" diye. Evet, böyle bir söz olsa da biz diş hekimleri, bu diş sıkma olayını önlemenin türlü türlü yollarını arıyoruz uzun bir süredir. Öncelikle bruksizm nedir diye sorulacak olursa dişlerin kontrolsüz bir şekilde sıkılması olarak cevaplayabiliriz. Bu durum beyin tarafından istemsiz bir şekilde (refleks) olarak gerçekleştirilmektedir. Çoğunlukla uyku esnasında gözlemlenir ve uzun yıllarda dişlere ve çene eklemine ciddi hasarlar verebilmektedir. Araştırmalara göre, bu durum toplumda yüzde doksanlara varan sıklıkta görülmekte ve çoğu zaman kişi tarafından fark edilememektedir. Bu durumun varlığını gözlemlemek için ikinci bir kişinin takibi işe yarayabilir.
Sebebi tam olarak bilinememekle birlikte, psikolojik rahatsızlıklarda ve stres durumlarında arttığı gözlemlenmektedir ve bilinenin aksine antidepresan ilaçların kullanımı diş sıkma eğilimini (bruksizm) artırmaktadır. Bunun dışında genellikle dönemsel olarak
Herkese tekrar selamlar, kısaca hatırlamak gerekirse, ortodontik tedavinin dişler ve çeneler arasındaki bozuklukları düzeltmeye yarayan diş hekimliği branşı olduğunu söylemiştik. Peki ortodontik tedaviler hangi metotlarla yapılabilir, bu hafta da bunun üzerinde duracağız.
Sabit tedaviler
Öncelikle ortodontik tedavileri sabit tedaviler ve hareketli apareylerle yapılan tedaviler olarak sınıflandırabiliriz. Bu sınıflandırmalar da kendi içinde farklı bölümlere ayrılmaktadır. Sabit ortodontik tedavilerde, halen en yaygın olarak, genel halk tarafından da daha çok bilinen, metal braketler kullanılmaktadır. Braket dişlere hareket vermek için ortodontik tedavi esnasında dişe yapıştırılan aparatların ismidir. Bu aparatlar, kompozit (ışıkla sertleşen dolgu) malzemelerinin bir türeviyle dişe yapıştırılıp, tedavi bitiminde dişe hiç bir zarar vermeden çıkartılmaktadır. Sabit ortodontik tedavilerde bunların dışında estetik veya şeffaf braket denilen (genelde porselen ve seramik içerikli) malzemeler de kullanılmaktadır. Sabit tedavilerde son olarak, dişlerin iç taraflarına yapıştırılan, lingual dediğimiz