Selamlar, bu hafta da ortodontinin en hassas konularından birisine açıklama getirmeye çalışalım, ortodontik tedavilerde diş çekimi.
Öncelikle ortodontik amaçlı diş çekimleri birkaç farklı sebepten dolayı yapılmaktadır.
En yaygın sebep, çene ve diş yapıları arasındaki boyut uyumsuzlukları sonucu, dişlerde görülen şiddetli çapraşıklıklardır. Yani mevcut dişlerin çene kavsine düzgün şekilde yerleşememesi; üst üste veya dönük vaziyette çıkmış olduğu durumlardır. Bu durumlarda mecburen diş sayısı azaltılarak kalan dişler ortodontik tedavi sürecinde düzgün şekilde yerleştirilmektedir.
Bunun dışında, bazı durumlarda da dişlerde ileri düzeyde bir çapraşıklık görülmese de hekiminiz diş çekimine karar verebilir. Bunun sebebi de ortodontik olarak, alt ve üst çene dişlerinin birbirine uyumunu yani kapanışını ideal hale getirmeyi veya dişlerin çene üzerinde uygun açılara getirilmesini hedeflemek olabilmektedir.
Özellikle bu ikinci durumda hastalar çekim kararına şaşırıp tepki
Selamlar, bu hafta da toplumda sıkça karşılaşılan çene darlığı konusuna değinmek istiyorum. Öncelikle ortodonti terminolojisinde, çene darlığı tabiri genellikle üst çenenin sağ sol yöndeki genişliğindeki yetersizlik durumlarında kullanılmaktadır. Halk arasında, dişlerin üst üste olduğu ve bizim çapraşıklık olarak isimlendirdiğimiz durum çene darlığı şeklinde ifade edilmektedir.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra, gelelim çene darlığına sebep olan faktörlere. Çiğneme sistemi oldukça komplike ve birçok mekanizmanın iç içe çalıştığı bir sistemdir. Bu nedenle herhangi bir problemin kaynağını tek bir sebebe bağlamak genelde yanıltıcı ve eksik olacaktır.
Üst çene darlığında da aynı şekilde birçok etken rol oynayabilmektedir. Bunların en başında, burundan nefes almayla ilgili problemlere bağlı olarak ağız solunumu yapmak gelmektedir. Ağız solunumu, üst çenede sağ sol yönde bir baskı oluşturup bu yöndeki gelişmeyi engellemektedir. Aynı zamanda aşağı pozisyonda konumlanan dil, ağız bölgesinin iç tarafında, yanak baskısına
Günümüzde teknolojik gelişmeler inanılmaz bir hız kazanmış ve doğal olarak, ortodontik tedaviler de bu gelişmelerden payını almıştır.
Son dönemlerde hızla kullanımı artan, tarayıcı adı verilen cihazlar sayesinde, hastaların dişlerinin tüm şekil ve detayları, 3 boyutlu olarak bilgisayar ortamına aktarılabilmekte ve çok basit bir şekilde üzerinde çalışılıp saklanabilmektedir.
Ortodontik tedavilerde dijitalleşme dendiğinde akla ilk olarak, tedavi planlamaları ve öngörülebilirlik gelebilir. Daha açık ifade ile hekim tarafından muayene edilen ve kendisine, bir sene ile bir buçuk senelik sürelerde bir tedavi teklif edilen bir kişiyi düşünelim. Bu kişinin gerek bu süreçte kullanacağı aparatları gerekse tedavi sonucunu tahmin edebilmesi oldukça güçtür.
Bu durumda hastalarımızın tedavilere daha güvenle ve sonuçları öngörebilecek şekilde başlayabilmesinde, dijital planlamalar önem kazanmaktadır.
Hasta açısından bakıldığında dişlerinin alacağı son şeklin görsel olarak önüne konabilmesi, hekim açısından ise vakanın 3
Ortodontik tedavinin ve ortodontistlerin en büyük problemlerinden biri tedavi süreleridir denebilir. Özellikle sabit tel tedavileri adını verdiğimiz, metal veya estetik malzemelerle yürütülen ve hastanın takıp çıkartamadığı tedavi yöntemlerinde tedavilerin bir an önce bitmesi hastaların en büyük isteğidir.
Hekimler de tedavileri en kısa sürede sonlandırmak isteseler de fizyolojik olarak bünyenin müsaade ettiği diş veya çene hareketleri belli zamanlar almaktadır. Yıllardır araştırılan bu konuda da son dönemde bazı gelişmeler kaydedilmiştir.
Öncelikle eskiden beri uygulanan yöntemler, dişleri birbirine bağlayan lif adı verilen bağ dokularının çekme kuvvetlerini azaltmaya yönelik cerrahi müdahalelerdir. Bu tip cerrahilerden bahsedilince, problemli büyük operasyonlar düşünülmemelidir. Bu uygulamalar dişlere bir zarar verilmeden genelde diş eti dokularında yapılan küçük çaplı kesileri içermektedir.
Bunlara ilaveten dişler arası kemik dokularını zayıflatma amacıyla, kemik dokusu üzerine yapılan müdahaleler de
Bu hafta da ortodontinin en temel konularından birisi olan ortognatik cerrahi tedavilerinden bahsedeceğiz.
Daha önce de bahsettiğim gibi ortodontik tedavinin yaşı yoktur. Yani her yaştan insana ortodontik tedaviler uygulanabilir. Bu durumda ergenlik dönemindeki tedaviler ile yetişkin insanlarda uygulanan tedaviler tamamen aynı mıdır sorusu akla gelebilir. İskeletsel kaynaklı problemlerde, yani alt ve üst çenenin birbirine göre konumlarında problem görülen durumlarda çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Ergenlik çağını geçmemiş bireylerde, sabit veya hareketli çeşitli apareyler yardımıyla çeneler arası ilişkiler düzeltilebilmektedir. Ergenlik çağı sonrası yani büyümenin bitmesinden sonra ise çenelerin yerlerini, sadece telleri veya apareyleri uygulayarak düzeltmek mümkün olamamaktadır.
Yetişkin bir bireyde çenelerin
pozisyonunda değişiklikler yapabilmek için ortognatik cerrahi adı verilen ameliyatlar uygulanmaktadır.
Bu ameliyatlar ortodontik tedavilerle birlikte planlanan işlemlerdir. Çoğunlukla önce tel tedavisine başlanıp, belli bir süre
Merhabalar, bu haftaki konumuz ortodontik tedavinin uygulanacağı yaş ile ilgili.
Son zamanlarda artık değişmeye başlasa da ülkemizde uzun süredir yerleşmiş yanlış bir bilgi olarak ortodontik tedavilerin yalnızca çocuklara uygulanabileceği algısı vardır.
Medyada bilgilendirmeler ve ortodontik tedavi gören kişi sayısının artmasıyla toplumdaki bu yanlış bilgi değişmeye başlasa da burada da bir kez daha değinmekte fayda olacağını düşünüyorum.
Evet, öncelikle ortodontik tedavinin yaşı yoktur. Tedavi protokolleri değişebilmekle beraber her bireye ortodontik tedavi uygulanabilir.
Çok istisnai olarak ileri derecede diş eti problemi olan kişilerde bazen ortodontik tedaviden kaçınılsa da uygun yöntemler ve teknikler kullanılarak bu kişilerde de yapılabilmektedir.
Ortodontik muayene için en erken ve ideal yaş, süt dişlerinin düşmeye başlayıp daimi dişlerin sürmeye başladığı 6-7 yaş dönemidir. Bu dönemlerde her zaman tedaviye başlamak gerekmez. Bazı nadir durumlarda bu yaşlarda, hareketli apareylerle (takılıp çıkartılabilen damaklıklarla) veya kısmi sabit tel uygulamalarıyla tedavileri
Merhabalar, bu hafta da ortodontide en çok merak edilen konulardan biri olan tedavilerin ne kadar sürdüğü üzerinde durmaya çalışacağız.
Öncelikle şahsi fikrim, ortodontik tedavi eğer çok kısa sürelerde yapılabilseydi, herkesin düşünmeden bu tedaviyi görmek isteyeceği yönündedir. Çünkü iyi bir ortodontik tedavinin kişiye kazandıracağı faydalar saymakla bitmez.
Toplumda sadece ön dişlerin estetiğiyle ilgili kısım ön plana çıkarılsa da; ortodontinin bunun ardında, çene eklemini sağlığına kavuşturmak, çenelerin doğru pozisyona gelmesi, dişlerin diziliminin düzelmesiyle hijyenik ve estetik koşulların çok daha iyi hale gelmesi gibi birçok faydası bulunmaktadır. Bunların yanında bu sürecin kişiye kattığı psikolojik faydalar ve sosyal hayatta özgüveni arttırması gibi farklı yönlerde de birçok etkisi olmaktadır.
Bütün bu faydaları düşünüldüğünde, ağızdaki bütün dişlerin düzelmesini ve bunların birbiriyle uyumunu sağlayan tedavi olan ortodontik tedavinin süreci kolaylıkla
Herkese tekrar selamlar, yaşanan karantina süreci sonrası hayat yavaş yavaş normale dönmeye başladı ve hepimiz için yeni bir düzen içinde en azından belli bir süre, alışkanlıklarımızı değiştirme gerekliliği ortaya çıkmış durumda.
En temel ihtiyaçlarda ve günlük rutinimizde bile birçok şeyi değiştirmişken, konu diş tedavileri olunca da bazı kaygılar doğal olarak oluşabiliyor. Öncelikle bizler diş kliniklerimizde, covid-19 salgını öncesinde de, bütün bulaşıcı hastalık risklerine karşı rutin tedbirler almaktaydık. Hem hastalarımızı hem de kendimizi korumamız için bu tedbirler kaçınılmaz ve olmazsa olmazımız durumundadır. Günümüz koşullarında ise bu durum toplumun büyük kesimi tarafından öğrenilmiş ve talep edilir hale gelmiştir.
Peki, diş kliniklerine daha az sayıda randevuyla gelerek tedavileri yürütmek mümkün mü? Kendi uzmanlık dalım olan ortodontik tedavilerden bahsedecek olursam, bu süreçten sonra öngörüm, tedavilerin hastanın kısmen kendi kontrolünde devam ettirebildiği yöntemlerle