65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı sona erince kendimi eski İzmir sokaklarında buldum. Kurtuluş Mahallesi’nde kamu bütçesiyle restore edilen Mavi Kortijo’yu görmeye gittim. Restorasyonu başarılı oldu mu bilemiyorum, çünkü kapısı kapalıydı, ancak önceki ziyaretlerimde tavanlarında ahşap yerine günümüz malzemesi alçıpan kullanıldığını görmüştüm. Keşke kullanılmasaydı... TARKEM ile büyük ortağı Büyükşehir Belediyesi’ne bir öneride bulunmak istiyorum. Mavi Kortijo, bütün tarihinde garibanların yaşadığı bir mekân olarak hafızalara kazındı. Kamu bütçesiyle restore edilen yapıların kamu yararına kullanılması gerekliliğinden yola çıkarak, bu kortijo barınma sorunu olan, sokaklarda yaşayan, otel parasını ödeyemeyen yoksul kadınlara tahsis edilemez mi? Dil, din, ırk ayrımı yapmadan kadınlar burada yaşama tutunsa, bitişiğindeki kadınlar hamamından, hayır kurumlarından gelecek yiyeceklerden faydalandırılsalar, sanırım çok sempati kazanırlar...
Hazır dışarıya çıkmışken Anafartalar Caddesi, Mezarlıkbaşı, Çorakkapı güzergâhını gözden geçirdim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının geçtiği, antik dönemden günümüze kullanılan caddenin eskisi gibi bakımsız ve karışık olduğunu gördüm. Caddede ve sokaklarda karşıma atık depoları ve kirli torbalarıyla atık toplayıcı çocuklar çıktı. Maske, eldiven, sosyal mesafe hak getire...
Umudumu yitirmedim
Hatuniye Camii yıllardır restore edileceği günleri bekliyor, bitişiğindeki park ilgisizlik nedeniyle bitpazarı oldu. İstiklal madalyası sahibi İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi’nin evi bakımsız, arsası otopark... Hasan Hoca Camii’nin yakınındaki bir işyerinin merdiveni altında bulunan mezara ilgisizlik devam ediyor... Üşenmedim, yukarı mahallelere doğru yürüdüm, vakıfların kulaklarını çınlattım. Onarım bekleyen Faikpaşa ve Pazaryeri camilerinin restorasyonu henüz başlamamış. İzmir’in kadim camilerinin önüne dikkat yıkılır tabelasının asılması, kentin ve ilgili kurumların utancı olmalı. Kumrulu Mescit’in güneye bakan zemin katında yıllar önce kaybolmuş türbe alanı, eskisi gibi yine depo olmuş.
Altınordu Spor Kulübü’nün arkasında, cephesi küçük meydana bakan 3 evin kapı numarası 1’le başlıyor. Dikkatimi çeken, bu 1 numaralı evlerden biri Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınıp onarıldı. Eve nasıl fonksiyon verilecek, göreceğiz. Kapıları meydana açılan 1 numaralı evlerin öyküsü, turist rehberi dostlarımızın mutlaka ilgisini çekecektir. Hemen yanında bulunan ve belediyeye devredilen, tasarım atölyesi olarak kullanılan evin müze haline getirilmesi, tasarım atölyesine başka yer bulunması önerimi yineliyorum. Kapanizade Konağı için çok şeyler yazdım, ikinci bir örneği olmayan konağa sahip çıkılamadı, bina harap durumda...
Merdivenli Medrese’nin (İsmail Efendi Medresesi) durumu belirsizliğini koruyor. Defineciler tarafından tahrip edilen Caferi Tayyar Sadık Dede, Müderris İzmir-i İsmail Efendi’nin (İplikçi) mezarları henüz onarılamadı. Hanbey, Fettah Dede, Hayıt Dede, Selahattin Dede mezarları bakımsız. Arap Dede, Hacı Veli, Şeyh Mustafa Aziz Efendi’nin kaybolan kabirlerinin yerini bilen birkaç kişiden biriyim, ancak bu konuya ilgi duyan yöneticilerle henüz tanışma imkânım olmadı...
Emirsultan haziresinin bitişiğinde, bir zamanlar yazlık sinema olarak kullanılan, belediyeye ait boş arsaya Agora’da bulunan mezar taşlarının getirilip İslam eserleri müzesi yapılması umudumu yitirmedim. Mahalle aralarında yıkılmış yapılar gördüm, popülizm hastalığından bir türlü kurtulamayan belediyeler, virane yapıları yıktık diye övünüyorlar. Yıkmak işin kolayı, aslında yıktıkları İzmir’in tarihi. Önemli olan, bu yapıların ayakta kalmasını sağlayıp gelecek kuşaklara aktarmak olmalı...
Görmem gereken çok yer var, daha yukarılara çıkıp antik tiyatro kazılarına göz atmak, eski İzmir sokaklarını dolaşıp gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlıklı günler dilerim.