Eski İzmirlilerin önünde fotoğraf çektirdiği deniz banyoları, parklar, bahçeler, açık kapalı sinemalar, sakin meydanlar artık yok. Kentin tarihi köprüsü bir başka köprünün altında korumasız, Hilal kavşağının nadirliği bilinmiyor. DCDD’nin 146 çalışanlı efsane müzelik matbaasına nasıl kıyıldı. Kültürpark’ın neşesi kaçmış, Kemeraltı Çarşısı’nın gözü yaşlı… Yeşildirek Hamamı pasaj, Beyler, Gönül Ferah, Müftü Hamamı’nın olduğu yerde şimdi işhanları var. Camileri, mescitleri deprem hasarlı, hazireleri bakımsız…
Demiryolu taşımacılığının ilk göz ağrısı Kemer Tren İstasyonu’nun yolcu salonunda çay içip kitap okumak, ilk açıldığı günün hatırasına çekilen tören fotoğraflarını duvarlarında görmek, Birinci Dünya Savaşı’na giden Mehmetçikleri cepheye uğurlayan gözü yaşlı anne ve babaları hayal etmek varken, tarihi mekân neden hafızalardan silinmek isteniyor…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının ayak izi olan, antik dönemden günümüze kullanılan 9 Eylül kutlamalarının tanığı Anafartalar Caddesi’nde yaşanan karmaşa, lümpenlik, görsel kirlilik, kuralsızlık mı İzmirlileri tarihi caddeden uzaklaştırdı…
Otlarken girdiği dehlizde kaybolup, Basmane’den çıkan eşeğin öyküsünü, Kadifekale eğlencelerini anlatan kalmadı. Ne oldu da İzmirliler Kadifelale’den, Temaşalık, Ballıkuyu, Pazaryeri, Ali Reis ve diğer kadim İzmir mahallelerinden bir daha dönmemek üzere ayrıldılar. Savaştan yeni çıkmış Cumhuriyetin iktisadi başarısına ev sahipliği yapmış, İktisat Kongresi’nin yapıldığı bina keşke ayakta kalabilseydi, ülkenin ve kentin iktisadi sorunlarını bu binada konuşabilseydik…
“Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı” sloganıyla çıkılan yolda kurulan Sümerbank tesisleri, çocuk işçilerin genç kızların, annelerin çalıştığı alın teriyle yıkanmış tütün fabrikaları, yemiş işlikleri ne çabuk unutuldu. Binlerce emekçinin iş beklediği İşçi Bulma Kurumu’nun kapısında “Emek Müzesi” yazsaydı fena mı olurdu?
Hane sayısı az olduğu için tarihten silinen 22 mahallenin içeresinde Nedim Tuğaltay Mahallesi’ni görmek ne acı. Kore’de yaşamının baharında şehit olmuş genç subay Nedim Tuğaltay’ın adı verilen mahalleyi yok sayarsanız diğer mahallelerde olduğu gibi hafızayı yok edersiniz… Demek istediğim kentin moral değerleri ve kent kültürü için hafızayı devamlı aktif tutacak mekânlara ihtiyacı var. Suyunu kullandığımız doğa harikası Halkapınar Gölü, 56 yıl önce yıkılan Sarıkışla kentli için hiçbir şey ifade etmiyor… Çakabey anıtı Karataş’a dikilseydi, mekan ve hafıza ilişkisini kurmak daha kolay olmaz mıydı? Bırakın mekânlar öyküleriyle birlikte eskisin, gelecek kuşaklar ata yadigarlarını yaşatıp önünde resim çektirsinler. Mekan ve hafıza birlikteliği konusunda kurumlara özellikle yerel yönetimlere önemli görevler düşüyor…