Geçen hafta gazeteci, akade-misyen, araştırmacı, profesyonel turist rehberi, şair, yazar, fotoğraf sanatçısı arkadaşlarımla birlikte Turgutlu’ya gittik.
Manisa’nın şirin ilçesi, eski adı Kasaba olan Turgutlu’da açılan ve övgüyle bahsedilen Kent Müzesi’ni, camileri, çeşmeleri, hamamları, arastayı, çok kültürlü yaşamdan kalan kilise ve sinagogu görmek için bir fırsat oldu bu...
Bizleri Turgutlu’da Av. Mehmet Demirlek dostumuz, Turgutlu Kent Müzesi sorumlusu Mehmet Gökyayla ve yerel tarihçi Hayri Bökü karşıladı. Önceki yıllarda belediyenin birçok biriminde görev yapan, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde belediye başkanı seçilen Sayın Çetin Akın’ı makamında ziyaret edip başarılar diledik.
İlçe tarihini özümsemiş Turgutlu Kent Müzesi sorumlusu Mehmet Gökyayla rehberliğinde, 7 Eylül 1922 yangını yaralarını Cumhuriyet’in kazanımlarıyla saran Turgutlu sokaklarında geçmişten izler aradık.
Müslüman, Ermeni, Rum ve Yahudi kültüründen günümüze kalan ve kısmen korunan yapılarla karşılaştık. Kültür merkezi ve nikâh salonu olarak kullanılan Surp Asdvadzadzin Kilisesi’ni, yerinde Aya Nikola Kilisesi olan kaymakamlık binasını, 1. ulusal mimarlık dönemi eserlerini inceledik.
Koza arastasında zamana direnen, ayakkabıcı, yorgancı, terzi, manifaturacı, berber, aktar, nalbur ve tenekeci esnafını selamladık.
Yorgun istasyon!
17. yüzyıla tarihlenen 1922 yangınında zarar gören Merkez Pazar Camii’ni, alevlere yenik düşen Talmud Tora, Etz Hayim sinagoglarından sonra 1939 yılında yeniden inşa edilen Şalom Sinagogu’nu, restore edilmeyi bekleyen Koca Hamam’ı görüp, sessiz sakin bakımlı sokaklarda parklarda dolaştık.
Kent müzesine dönüştürülen Üzümcü Konağı’nın zemin katında kentin vahşice yakılışını resmeden başarılı canlandırmayı, zanaat kültürünü, kaybolan meslekleri, geçmişten günümüze kalan Turgutlu tarihine ait objeleri ilgiyle izledik. Turgutlu’nun görsel hafızasına katkı sunan Ahmet Hamdi’nin fotoğraflarıyla 1930’lu yılların Turgutlu’sunu hayal edip müze bahçesinde soluklandık.
Turgutlu’ya gitmek için bağ bozumunu beklemek gerekmiyor. Hacı Zeynel Camii avlusunda tarih yolculuğuna çıkmak, bereketli pazarından alışveriş yapmak, üzümünü, zeytinini, kirazını, eriğini tatmak, pamuğuna, tuğla yapımında kullanılan toprağına dokunmak, şehitliğini, köprülerini, kaplıcasını, tümülüslerini, köylerini, namazgâhlarını görmek, aşevlerinde yöre yemeklerini tatmak, şairleri ve yerel tarihçileriyle söyleşmek, Troketta’nın öyküsünü dinleyip istasyonunda İzmir yönüne gidecek treni beklemek için tekrar Turgutlu’ya gideceğiz.
Turgutlu, 1866 yılından beri Ege’nin yükünü taşıyan, yolculuk öykülerini hafızasına kaydeden yorgun tren istasyonudur. Kültürel konulara duyarlı, demiryolları tarihine verdiği katkılarla tanıdığımız TCDD 3. Bölge’nin başarılı ve çalışkan müdürü Sayın Selim Koçbay’dan, Basmane-Kasaba tren hattının hatırasına müzelik bir lokomotifi Kasaba’nın en merkezi yerine taşıyıp ziyarete açmasını rica ediyorum.
Turgutlu’nun küllerinden yeniden doğmasına katkı veren, emeği geçen herkese, özellikle bizleri Turgutlu’yla buluşturan Av. Mehmet Demirlek’e, Turgutlu tarihiyle bütünleşmiş Mehmet Gökyayla’ya, yerel araştırmacı ‘Yangın Gelini’ kitabının yazarı Hayri Bökü’ye, geziye katılan arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Bekle bizi Turgutlu, geliyoruz.