Ülkeleri yönetenler ‘soft power’a yani ‘yumuşak güç’e boş yere bu kadar önem vermiyor. Çünkü diziler ve filmlerin, insanların üzerindeki etkileri yadsınamaz bir gerçek...
Türk dizilerinin dünyada Türkiye’nin tanıtımına, ticaretten turizme kadar birçok alanda ekonomisine olan katkısı da öyle...
Kanal D’de yayınlanan ve seyirciden büyük ilgi gören Yılmaz Erdoğan’ın dizisi ‘İnci Taneleri’, Erkal Sonel’in ‘Dilber Evin Barkın Yok Mu?’ şarkısını milyonların diline pelesenk etti mi?
Evet...
Şimdi size ‘İnci Taneleri’ dizisinde ‘Azem’ rolünü oynayan Yılmaz Erdoğan’ın Eminönü Kantarcılar’da küçük bir şekercinin nasıl satış patlamasına yol açtığını açıklamak istiyorum.
İzleyenler bilir, izlemeyenler için dizideki o sahneyi hatırlatmakta yarar görüyorum.
Kayıp çocuğunun peşine düşen ‘Azem’, onu şekercilik yapan bir ailenin evlat edindiğini öğrenince oraya gitti. Altan Şekerleme’de yapılan çekimlerde ‘Azem’, rol gereği kahve çekirdekli drajelerden aldı.
Senaryo gereği aynı şekerciye ‘İnci Taneleri’nin ‘Dilber’i Hazar Ergüçlü de gitti ve ‘Azem’ gibi aynı drajeleri seçti.
Eskiden beri bildiği Altan Şekerleme’ye hafta sonu bir kez daha yolu düşen sevgili meslektaşım Zafer Arapkirli, oradan aldığı bilgileri bana bakın nasıl anlattı?
Altan Şekerleme, benim eskiden beri bildiğim, ara sıra gittiğim salaş bir şekerci dükkanı. Hafta sonu oraya gittiğimde sordum, ‘Dükkan dizide göründükten sonra neler oldu?’ diye. Satışlarda patlama yaşadıklarını söylediler.
Her gelen ‘Azem’ yani Yılmaz Erdoğan gibi o kahve çekirdekli drajelerden alıyormuş.
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz?
Her gelen Yılmaz Erdoğan gibi 200 gram alıyormuş.
Bir dizideki küçük bir şekerciden alışveriş yapma sahnesinin bile seyirciler üzerinde ne denli etki ettiğini bir kez daha görmüş olduk.
Dünya liderlerinden şaşırtan hareket
Katolik Kilisesi’nin 266’ncı lideri Papa Franciscus son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze törenine birçok dünya lideri katıldı. O liderlerden bazılarının cep telefonlarını çıkarıp Papa’nın videosunu ya da fotoğrafını çektikleri dünya basınına yansıdı.
Her haber ajansının ülkesini temsilen cenazeye katılan siyasetçileri de görüntülediği bir yerde dünya liderleri niye cep telefonunu çıkarıp, bir şeyler çekme ihtiyacı duyar?
“Ben de oradaydım” dürtüsü müdür onlara bunu yaptıran.
Uganda Parlamentosu Başkan Yardımcısı Tomas Tayebwa’dan İsviçre Cumhurbaşkanı Karin Keller-Sutter’e birçok ülke temsilcisi haber ajanslarından istedikleri görüntüyü temin etme imkanları varken Papa’nın naaşının görüntüsünü kendileri neden çekmek istedi?
Bunun yanıtını öğrenmek için Psikolog Yeşim Akıncı’nın görüşüne başvurdum. İşte uzman Akıncı’nın konuya dair söyledikleri:
“Profesyonel çekim yapılırken kendilerinin de cep telefonu ile çekmesi sosyal medyaya ne kadar bağımlı olduklarını gösterir. Liderler de insan ve onlar da cep telefonu ve sosyal medya kullanıcısı. Telefon artık insanların organı gibi. O görüntüler hafızada kalmıyor, ama fotoğraflar kalıyor. Liderler Papa’nın naaşını çekerek anıyı kişiselleştiriyor.”
GÜNÜN SÖZÜ: “Baktığın benim, gördüğün sensin.” (Mevlana)