PRP KÖK HÜCRE TEDAVİLERİ
PRP ile Ayak Eklemi Tedavisi
PRP (trombositten zengin plazma) kas ve iskelet sistemi hastalıklarının tedavisinde, doku, eklem ve kıkırdak hasarlarının onarımında son derece başarılı sonuçlar veren bir uygulamadır. İşlem son derece basit olmasının yanı sıra cerrahi işlemlerin risklerini taşımaması, yan etki gibi olumsuzlar oluşturmaması ve cerrahi operasyonlara göre çok daha erişilebilir fiyatları nedeniyle tercih sebebidir. İşlem hastadan damar yolu aracılığıyla alınan 8-10 cc’lik kan PRP tüpüyle birlikte yaklaşık 15 dk santrifüj edilir. Santrifüj sırasında kandaki kırmızı ve bizim için gereksiz kısım PRP tüpünün altında toplanırken büyüme faktörleri, sitokinler tüpün üst kısmında yoğunlaşır. Enjektör aracılığıyla bu trombositler alınıp hastanın ayak eklemine kireçlenme, tendon hasarı, zedelenmenin olduğu bölgeye enjekte edilir. PRP tedavisi ağrı kesici gibi bir işlem değil tam anlamıyla bir tedavi yöntemidir. İşlemden 15 dk sonra kan hücreleri aktif olur ve ayak eklemindeki hasarı onarmaya başlar. PRP nin etkilerini yavaş
Menisküs diz eklemini oluşturan, yukarıdaki femur kemiği aşağıdaki tibia kemiğinin arasındaki uyumu sağlayan ve dize binen yüklenmelerde tampon görevi gören kıkırdağımsı bir diz eklem dokusudur.
Menisküs yırtıklarında, yırtık olan kısım eklemi oluşturan kıkırdağa zarar vererek aşınmasına neden olur. Bu kıkırdak hasarı, ileride oluşacak kireçlenme nedenidir. İlk başlarda dizde kilitlenme ve takılma hissi, ilerleyen dönemlerde de sürekli bir diz ağrısı oluşturur.
MENİSKÜS RAHATSIZLIKLARI KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Fazla kilolar, çoğunlukla bilinçsizce yapılan ağır sportif faaliyetler, yaşlanma gibi faktörlerle menisküste zorlanmalar oluşur. Bu zorlamalar ya da darbeler menisküste yırtıklara yol açar. Genellikle sporcularda, ağır işlerde çalışan insanlarda görülse de menisküs günümüze git gide yaygınlaşan bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra tüm bu faktörlere sahip olmayan hastalar tamamen anatomik yatkınlık (parantez bacak gibi) ve genetik sebeplerle menisküs kendi kendine aşınıp, yıpranıp yırtılabilir.
BELİRTİLERİ
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit) Nedir?
Dirsek eklemimiz 3 adet kemikten oluşur ve dışarıdan bakıldığında 3 tane çıkıntıya sahiptir. En dış kısımdaki ise lateral epikondil’dir. El bileğimizden geçerek parmaklarımızın hareketini sağlayan kasların dirsekte zedelenmesi sonucu ve ya kolun benzer hareketlerle çok fazla kullanılmasından dolayı ortaya çıkan, kolda ve dirseklerde ağrıya sebep olan bir rahatsızlıktır.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit) Kimlerde Görülür?
Raket kullanan sporcularda yaygın olarak görüldüğü için tenisçi dirseği diye tanımlanmıştır genellikle 30-55 yaş grubunda görünür ama ellerle zorlayıcı ve tekrar eden hareketlerle ağır işler yapan daha erken yaştaki kişilerde de görülür. Ev hanımları, tesisatçılar, boyacılar, el dokumacıları vb gibi. Hastalık yavaş yavaş başlayıp zamanla ilerleyen bir dirsek ağrısıyla kendini gösterir. Eller çok fazla kullanıldığı için bu rahatsızlık kendiliğinden geçmez, iyileşmesi zordur.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit) Belirtileri Nelerdir?
Kolda güç
Avasküler nekroz (AVN) femur yani kalça kemiğinin baş kısmının (yuvarlak kısmı) kan damarlarıyla beslenememesi sonucu kıkırdakta oluşan çürümeler ve çökmelerdir.
İlk belirtiler yürüme ve yük verme esnasında oluşan ağrı, sızı ve hareket kısıtlılıklarıdır.
İleri evrelerde kalçada güç kaybı ve topallama görülür.
AVN ‘nin 4 safhası vardır; Grade 1,2,3,4.
1 ve 2. safhasında hastada sadece ağrı şikayeti varken MR’da tespit edilen ciddi bir kıkırdak bozulması görülmez.
3 ve 4. Safhada ise şikayetler artmış olabilir. Röntgende görülecek kadar ciddi kıkırdak bozulmalarını izleriz.
AVASKÜLER KALÇA NEKROZU (AVN) NEDENLERİ
-Kaza ve ciddi travmalar
HALLUX VALGUS DEFORMİTESİ(Başparmak Kemik Çıkıntısı)
Hallux Valgus, başparmağın yanındaki yumru olarak tanımlanır, ayağın ön tarafındaki kemik iskeletindeki değişiklikleri yansıtır. Başparmak dosdoğru ileriyi işaret etmesi gerekirken ikinci parmağa doğru yana yatar. Bu kemikleri hizadan çıkarır ve bir yumru meydana getirir.
Hallux Valgus zamanla ilerleyen bir hastalıktır. Başparmağın yana yatmasıyla başlar, gitgide yıllar içinde kemiklerin açısını değişir ki; gittikçe artarak göze çarpan bir hal alır. Belirtiler çoğunlukla ileri safhalarda daha agresif görülür. Bu durumdan diğer parmaklar da zaman içinde etkilenirler.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Kemik çıkıntısının ağrısı günlük aktiviteleri engellemeye başladıysa, yaşam kaliteniz düşüyorsa, istediğiniz ayakkabıyı giyemiyorsanız doktorunuzla cerrahi müdahale seçenekleri hakkında görüşmenin zamanı gelmiş demektir. Ameliyat kararı için hastanın kemik gelişiminin tamamlanmış olması gerekir. 19 yaşını doldurmuş hastalar bu ameliyatı olabilirler. Herhangi bir üst yaş sınırı bulunmamaktadır.
AMELİYAT ÖNCESİ
Hallux Valgus ameliyat randevunuzu aldıktan sonra ilk yapılması gereken ayakta basarak çekilmiş AP Lateral röntgen
TOTAL DİZ PROTEZİ AMELİYATLARI
Diz ekleminde, ileri dereceye ulaşmış kireçlenmeler diz protezi cerrahisi ile tedavi edilir.
Diz kireçlenmesinin ilk safhalarında, ilaç, fizik tedavi ve çeşitli diz içi enjeksiyon yöntemleri uygulanabilmektedir. Erken dönemde başlanan bu tür tedaviler, kireçlenmeyi tamamen yok etmese de hastalığın ilerlemesini ciddi oranda yavaşlatmaktadır.
Kireçlenme ilerlediğinde, ilaçlara yanıt vermeyen sürekli bir ağrı söz konusu olur, bu aşamada diz içi enjeksiyonlar denenmelidir. Şayet enjeksiyonlar hastaya 3 aydan daha kısa bir iyileşme hali sağlamakta ise artık hasta için diz protezi cerrahisi planlama zamanı gelmiş demektir.
AMELİYAT ÖNCESİ
Ameliyat günü belirlendikten sonra, ameliyat gününden 1 hafta önce burun sürüntüsü kültürü ve idrar kültürleri yaptırılır. Aynı gün hasta anestezi uzman doktoru ile de görüşmesini gerçekleştirir.
Ameliyat öncesi düzenli kullandığınız ilaçlarla ilgili doktorunuzu bilgilendirmelisiniz. Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçların ameliyattan bir hafta önce kesilmesi gerekmektedir. Bitkisel gıda takviyeleri de kanamayı etkileyebileceğinden bir hafta öncesinde kesilmesi uygun olacaktır.
Sigara kullanımının dokuların
DOĞUMSAL KALÇA ÇIKIĞI
Aileler tarafından fark edilmesi zor olan doğumsal kalça çıkığı teşhisinde son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan kalça ultrasonografisinin yeri tartışılmazdır.
Günümüzde her yeni doğana ultrason ile kalça taraması yapılmasını önermekteyiz. Ortopedi uzmanları tarafından değerlendirilmesi gereken bu tetkik ortopedik muayene ile beraber %90' ların üzerinde doğru teşhis sağlayabilmektedir.
Kalça çıkığının tespitinde kalça ultrasonografisi iki ayrı yöntem ile yapılır, statik ve dinamik yöntem. Normal bebekte rutin tarama yapılıyorsa statik yöntem yeterli iken şüpheli kalçalarda dinamik metot ile kombine edilmelidir ve bir pediatrik ortopedi uzmanı denetiminde yapılmalıdır. Bu sayede erken teşhis edilebilen kalça çıkıkları ameliyata gerek kalmadan bandaj tedavisi veya ortez ile büyük oranda tedavi edilebilmektedir.
Erken teşhisi mümkün olamamış ve ileri yaşlarda karşılaştığımız kalça çıkıkları genellikle cerrahi yöntemler ile tedavi edilir.
Yetişkin yaşlarda teknolojinin ilerlemesi sayesinde osteotomi ve kemik uzatma ameliyatları ve kırklı yaşlardan sonra da kalça protezi ameliyatları uygulanabiliyor.
İleri yaş ihmal edilmiş kalça