Biz İzmir’i pembe görürüz, oysa o rengin dışında kalanları göremeyiz çoğu zaman...
Mesela; gecekondu dolu tepelerinin dertlerine uzaktır sahil şeridi... Gecesi gündüzü ayrıdır. “Bira göbeği nasıl yapılır”, Kordon’da içmeye öğlen vakti başlayanları görünce anlarsınız. Ucuz pizza cennetidir. Mağazaların kıyafet cümbüşü tüm gün kadınların ve travestilerin istilasına uğrar. O istilanın yorgunluğu en keyifli şekilde Kordon’da tavla tıkırtıları, martı sesleri eşliğinde çay yudumlanırken atılır. Günbatımı ilk buradan karşılanmalıdır.
Gecenin geç saatlerinde yavaş yavaş rengi değişir şehrin. İnciraltı, Yalı, Gümrük, Pasaport, Gündoğdu, Liman, Bayraklı, Karşıyaka İskele, Girne, Şemikler sahil hattı pembenin tüm tonlarını yaşatır bize. Kıbrıs Şehitleri’nde menajerlerinin sürüklediği çivi topuklu, süper mini elbiseli kadınlar geçmeye başlar önünüzden. Tekel’in biraz ilerisindeki sokaklar, transparan kıyafetleriyle kapıda müşteri bekleyenlerle doludur. Gece ile gündüzün farklılaştığı yer burasıdır.
Ulaşım 24’te balkabağına döner ama stres nedeni olmaz eve dönüş. Araba, otobüs, vapur ile birlikte para da yoksa; bankta, çimde sabahı beklemek ya da tabana kuvvet anlayışı vardır. Otobüste promil rekortmeni biri yanınıza otursa da tınmazsınız. İzmir’de alkolün “genelde” şişede durduğu gibi durduğunu bilir İzmirli. Yollarda beyzbol sopasıyla kafa patlatmaca oynayanlar görülmemiş şey değildir. Yorum şudur; “o saatte dışarıda işiniz ne? alın sıcacık boyozları, gidin evinize!”
Sekiz şeritli otoyoldan, yazlıklara ulaşmak övgü nedenimizdir. Bir dikili ağacı dahi olmayan insanların varlığından söz etmeyiz. Şehrin geri kalanını görme gibi bir isteğimiz yoktur. “Bu şehir bitmiş, günden güne eriyor” diyene güler geçeriz. Şehir ortasında oluşmuş gettolarımız mevcuttur. İzmir’de yaşar, tarihi kaleyi gezmeye cesaret edemeyiz. İzmirli hazırdaki bakiyeyi tüketmekle meşguldür.
sanayi şehri mi, turizm kenti mi yoksa kültür şehri midir kimse bilmez. Kafa yoran da “Emekliler Şehri” der. Çünkü çalışmak istemez İzmir. Gelecekten ziyade geçmişe dönüktür. Projeden ziyade hatıralarla yaşar. Hayat tarzını tehlikeye düşürmek istemez iş adamı. Sürdürdüğü hayatı sorgulamak uzaktır neredeyse tamamına. “Rekabet” huzur bozucudur onlar için. Dededen kalan bakiyeyi tüketmekle meşguldür. Göçmüş kesim ise saldırmakla.
Duyarsızlaşıyor İzmir pembe bakışların aksine. Taşıdığı milli misyonu da kaybetmek üzere aslında. Kimse masal anlatmasın bana.