Deprem;
Savunmanın ardında kendini unutturan forvet türü bir doğa olayıdır. Ara pası geldi mi de affetmez. Yazar golünü. Golü yedin mi de çıkarması zor olur. Maç bittikten sonra 1-2 gün tartışılır durum. Atış serbesttir yorumlarda;
“Defans oyuncuları maçtan önce alem yapmışlar da o yüzden yenmiş o gol. Savunma da maçtan önce banyo yapmamış. Orta saha da organize işlere bağlanmış.”
“Önlem alınmalı”ya bağlanır sonuç. Teknik ve taktiktir sorun. Ekonomidedir çözüm. Ama yemez. Her maç aynı gol, aynı forvetten yenir halde devam eder durum.
Deprem;
Hazırlıksız iseniz, hiç bir şeye güvenemediğiniz andır. Çalar saat olarak da kullanılır... Tanrının gönderdiği msn titreşimidir. Biraz hoyrattır belki. İnsanlara bir dahaki sefere msn titreşimi yerine, yüz yüze iletişimi kullanmaları için uyarıdır.
Deprem;
Sistemi kuranın para hırsından koymadığı, kullananın disk alanı geniş olsun diye kesip attığı “kolon anti virüsü” yüzünden çöken bilgisayardır. “Patentsiz Deniz Kumu” programlı imalattır. Yani korsandır, tazminatı ağır olur.
Deprem;
Medeniyet dediğimiz canavarın ilk dişi çıkmadan önce de olan yaşanmışlıktır. Adamı her seferinde eline cetvel yemiş uslu çocuklara döndürendir.
Yine de “Antik” Agora’ya, Efes’e, Tantolos’a, Bergama’ya “Tarihi Eser” antikalığı ile bakmaktır. “Tehlikenin farkında mısınız?” anıtı önünde “Azıcık daha şiddetli gelse de havamızı bulsak. Hem mikrobu kırar” edasıdır.
Deprem;
Kalp krizidir yer kürenin.
“Spazm”dan ibaret ise yaşanan, şükretme salaklığıdır. “Dışarıda durun üç gün” çağrısına “Binanıza güveniyorsanız evinize girin” duyurusunu eklemektir. “Sallanma bitti, soğuk ve yağış var dönelim” aptallığıdır.
Deprem;
Para veya kurnaz iletişim teknikleri ile ulaşılan doğal sonuçtur. Zemin etütçüyü ayarlayıp istedikleri değerleri verdirtebilmektir. Laboratuarı kafalayabilmektir. Yapı denetim kontrolünden sonra, gece kolonlardan demir çektiren mütoştur. “Harç bitti, yapı paydos” demektir. Uymamak, uygulamamak, uygulatamamaktır. Denetlememek, denetletmemek, denetleyememektir.
Deprem;
Oy uğruna 1950’den bu yana çıkarılan 11 imar affıdır. Hırsızlığı payelendirip, dürüstlüğe keriz muamelesi yapmaktır. Mülkiyet hakkını arayana “50 yıldır neredeydin?” demektir. Gecekonduya elektrik, su, kapı numarası vermektir. Otobüs, minibüs hattıdır.
Deprem;
Bilirkişi ücreti, keşif bedelidir. Adaletin “yık” dediğine, “tarifeli ücret” ile polis, greyder vermektir. Kaçak ihbarına muhatap bulamamaktır. Belediyeciliği emlak, çöp, atık su bedeli ödeyenler kaleminden ibaret görmektir.
Deprem;
125 metre derinlikteki kaya ile buluşmak yerine, 35 metre kil zemine çakılan kazıklar üzerinde yükselen gökdelenlerdir. Düz ovadan, dolgu sahil şeridinden, dere yatağından ibaret şehircilik anlayışıdır.
Deprem;
Basit bir yer sarsıntısı değildir. Bir şehri sadece yeri değil; kültürüyle, kaderiyle, geleceğiyle, her şeyiyle sarsandır.
Deprem;
Tarihi 6 bin yılı bulan, 6 kez yerle bir olan, hatta batan, küllerinden yeniden doğan İzmir’dir.
Milliyet Ege Temsilcimiz Hamdi Türkmen ile idrar yarışına girmek gibi bir niyetim yok. Ama ben de kadınların ön sezilerine güvenirim. Sevgili eşim Mine hanım durumu “Kediyi, köpeği, karıncayı, tavuğu, horozu, atı, eşeği izlemeye devam. Onlar tarihten ders alıyor, biz hala günü yaşıyoruz” diyerek özetliyor.
Doğru. Hayvanlar kadar bile olamıyoruz.