Geçen yılki Cannes Film Festivali yarışmasının skandal filmi “Gerçeğin İki Yüzü / The Last Face”, festivalin gelmiş geçmiş en kötü eleştirmen yıldızlarını almıştı. Bütün bu olumsuz görüşleri ve yuhalamaları sonuna kadar hak eden film, Sean Penn’in yönetmenlik kariyerinin karanlık dip noktası.
Film, Afrika’da gönüllü doktorların yer aldığı bir vakfın kurucusunun doktor kızı Wren’in cerrah Miguel’le tanışıp âşık olmasını konu alıyor. Bu aşkı 10 yıl arayla iki zaman ekseninde anlatan film, büyük insanlık dramlarını fona alıp bu aşkın iniş çıkışlarına hizmet eden sıradan bir malzemeye dönüştürüyor.
“Gerçeğin İki Yüzü”, Hollywood’un muhalif aktör ve yönetmenlerinden Sean Penn’in büyük bir körlük içinde çektiği etik açıdan her anı utanç verici bir film. İki beyaz doktorun aşklarının kaderini ameliyat masalarında veya savaşta hayatını kaybeden Afrikalıların katliam görüntülerinden daha fazla umursamamızı bekleyen film, bu beklentisiyle kan donduruyor. Wren ve Miguel’in aşklarına yer veren klip gibi görüntülere uzun bir seyir süresi ayırırken bir tane Afrikalı karakteri tanıtmaya zaman bulamıyor. Afrika’ya Batılı bakışını eleştiren tiratlara yer verirken bu bakışın bin beterine sahip film, “Into the Wild” ve “Indian Runner” gibi beğenilen filmlerin yönetmenliğini üstlenen Sean Penn’in muhalif duruşunun çöküşü anlamına da geliyor.
Bir nevi “öldüren cazibe” filmi
Denıse Di Novi’nin ilk yönetmenlik denemesi “Saplantı / Unforgettable”, bir psikolojik gerilim. Rosario Dawson, Katherine Heigl ve Geoff Stults’ın rol aldığı film, Julia’nın âşık olduğu David’le yeni bir hayata adım atmasıyla başlıyor. Ancak David’in eski karısı Tessa, Julia’nın hayatını cehenneme çeviriyor. Film, “Öldüren Cazibe / Fatal Attraction” gibi öncüllerinin yolundan ilerlerken klişeleri ve kendisini fazla ciddiye alan havasıyla alt türe bir yenilik getirmiyor.
21 yıl sonra “Trainspotting”
Doksanların popüler kültürde büyük bir etki yaratan kült filmi “Trainspotting”ten 21 yıl sonra karşımıza çıkan “T2 Trainspotting”, yönetmen Danny Boyle, senarist John Hodge başrol oyuncuları Ewan McGregor, Ewen Bremner ve Jonny Lee Miller’ın tam kadro yer aldığı bir devam filmi. Film, Mark Renton’ın uzun bir aradan sonra İskoçya’ya dönüp arkadaşları Sick Boy, Spud ve Begbie’yle yeniden buluşması üzerine gelişen olayları konu alıyor. İlk filmin yıkım, umut ve isyan dolu öyküsü devam filminde yerini melankoli, arkadaşlık ve kayıp üzerine hislere bırakıyor. Eski dostlarla hüzünlü bir buluşma isteyen sinemaseverlere duyurulur.
Çok yönlü bir Cousteau
Ünlü deniz kaşifi ve biyolog Jacques Yves Cousteau’ya odaklanan biyografi filmi “Derinlere Yolculuk / L’Odysse” onun gemisi Calipso’yla çıktığı maceralara oğlu Phillippe’le ilişkisi üzerinden bakıyor. Cousteau’yu Fransa’nın usta aktörlerinden Lambert Wilson’ın canlandırdığı filmin oyuncu kadrosunda Audrey Tautou ve Pierre Niney de bulunuyor. Film, Cousteau’nun işadamı, hayalperest, yönetmen, baba ve eş gibi farklı rollerdeki tavırlarını gösterirken çevresel hareketlerin ortaya çıkışı ve ütopyaların sonu gibi zamanın getirdiği değişimleri işliyor. Yönetmen Jerome Salle, “Derinlere Yolculuk”ta eli yüzü düzgün bir biyografi filmi ortaya çıkarıyor.
Haftanın diğerleri
Japonya yapımı animasyon “Gamba: Macera Çetesi”, çocuklara hitap ediyor.