“Juliet, Naked”, Nick Hornby’nin romanlarını takdir edenleri memnun edecek kalbur üstü bir kendini iyi hisset filmi.
Romanlarından uyarlanan “High Fidelity”, “About a Boy” ve “Fever Pitch”in de gösterdiği İngiliz yazar Nick Hornby’nin mizahı, popüler kültür bilgisi ve insan ilişkilerine bakışı, sinemaya dört başı mamur kendini iyi hisset filmleri kazandırıyor. Yeni Hornby uyarlaması “Aşktan Kaçılmaz / Juliet, Naked” de bunun kanıtı. Bu kez farklı olarak işin içinde internet kültürü de var.
Annie’nin 15 yıldır birlikte olduğu Duncan, Tucker Crowe adlı 1990’larda ünlenmiş rock müzisyenine saplantılıdır. Annie, İngiltere’de küçük bir yerde müze işletir ve ilişkisinden beklediklerini alamaz. Annie’nin bir gün Crowe’un yeni su yüzüne çıkmış albümüne yazdığı yoruma beklenmedik bir kişi yanıt verecektir: Yıllardır kayıp olan Crowe’un ta kendisi.
Arızalı bir hayat yaşamış bir müzisyenle, isteklerinden düzenini bozmamak için vazgeçmiş bir kadının kıtalararası yakınlaşmasını, “Girls” dizisiyle tanınan yönetmen Jesse Peretz, Hornby’nin mizahını ve karakter derinliklerini koruyarak aktarıyor. Annie ve Tucker’ı canlandıran Rose Byrne ve Ethan Hawke’ın kimyası da bu romantik komediye katkıda bulunuyor. “Juliet, Naked”, Hornby’nin romanlarını takdir edenleri memnun edecek kalbur üstü bir kendini iyi hisset filmi. Hornby uyarlamalarında görüldüğü üzere kadın karakterini, romantik komedilerin meylettiği muhafazakar kalıplara hapsetmemesi de cabası.
“Aşktan Kaçılmaz / JulIet, Naked”
Yön.: Jesse Peretz
Oyn.: Chris O’Dowd (Duncan Thomson), Rose Byrne (Annie Platt), Ethan Hawke (Tucker Crowe), Azhy Robertson (Jackson)
Sen.: Evgenia Peretz, Jim Taylor, Tamara Jenkins
Gör.: Remi Adefarasin
Müz.: Nathan Larson
Sorrentino’dan Berlusconi portresi
Paolo Sorrentino, “Muhteşem Güzellik”, “Gençlik” filmleri ve “Young Pope” dizisiyle İtalyan sinemasının gösterişli filmlere meyilli bir tarafının en önemli temsilcisine dönüştü. İki bölüm halinde çekilen ancak Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülkede kısalarak tek bir filme dönüştürülen yeni filmi “Loro”, aslında Silvio Berlusconi’ye ve onun etrafındaki düzene odaklanıyor. Ona yaklaşmaya çalışan bir iş adamı, yolsuzluk çemberi etrafında dönen partiler derken Berlusconi’nin iktidarını gösteren filmde Sorrentino, Giulio Andreotti’ye odaklanan “Il Divo”daki formundan uzak. “Loro”da bilinçli olarak kurduğu karikatür dünya, düzenin fragmanlarını sunsa da bir bütünlük içinde kalamıyor. Sorrentino filmlerinin bazı sahnelerinden oluşan bir kolajı andırıyor. Ancak bunun nedeni filmi uluslararası dağıtım için tek bir parçaya dönüştürme kararı da olabilir.
Bir sözlük nasıl yazılır?
Farhad Safinia’nın yönettiği İrlanda yapımı dönem filmi “Deli ve Dahi / The Professor and the Madman”, 19. yüzyılın ortasında Oxford’un kapsamlı İngilizce sözlüğünün yazım sürecini filmin adında ima edilen iki adam üzerinden anlatıyor. Bu iki adam sözlüğün editörü İskoç kökenli James Murray (Mel Gibson) ve işlediği bir cinayetin ardından bir psikoloji kliniğine kaldırılan paranoyak ABD’li doktor Dr. William Chester Minor (Sean Penn). Gerçek bir hikayeden yola çıkan film, iki karakter üzerinden ilginç bir öykü anlatsa da, arkada dönen oyunların mantık dışılığı ve tek yönlü yan karakterlerle gücünü kaybediyor.
Haftanın diğerleri
Romantik dram “Bana Bir Aşk Şarkısı Söyle” ve korku filmi “Şeytan Oyunu” haftanın yerli film seçenekleri.
James Snider’ın yönettiği ABD yapımı animasyon “Jumbo” ve Anthony Power’ın imzasını taşıyan “Sevimli Ejderha Kokonat: Ormanda Şenlik”, çocuklara hitap eden iki yapım.
Thomas Vinterberg’in imzasını taşıyan “Kursk”, birçok askerin hayatını kaybettiği bir denizaltı batma kazasına odaklanıyor.
Donovan Marsh’ın yönettiği gerilim “Katil Avcısı / Hunter Killer”ın başrollerini Gary Oldman ve Gerard Butler paylaşıyor.
Bei-Er Bao’nun yönettiği Güney Kore yapımı “Şişman Harekat Timi” komedi türünde bir yapım.