Cannes Film Festivali’nden iki Altın Palmiye (“Beyaz Bant” ve “Aşk”) kazanan birkaç sinemacıdan biri olan Michael Haneke, şüphesiz sinemanın görüp görebileceği en entelektüel ve uğraştığı temalar açısından en tutarlı isimlerden biri. İzleyicinin çok daha rahat bağ kurabildiği yapımı “Aşk”ın ardından gelen “Mutlu Son”la yönetmen sert bir dönüşle izleyicinin sadece entelektüel zekasına güvenen, duyguların tutunabilecek hiçbir dal bulamayacağı bir filme imza atıyor.
“Mutlu Son”da Haneke’nin yüzmeyi en sevdiği sulardayız: Avrupalı burjuva bir ailenin tekinsiz halleri. Ailenin dedesi Georges, dünyadan ayrılmak istiyor. Çocukları Thomas ve Anne kendi sorunlarıyla boğuşuyor. Torun ise küçük yaşının ötesinde problemler yaşıyor. Bir de dış dünya var: Mültecilerin, sınırlı imkanlarla var olma savaşı verenlerin evreni. Ki, bu evren Haneke’den bekleneceği gibi burjuva ailenin çalkantılarıyla çok az temas edebiliyor.
Neredeyse bir kariyer özeti
“Mutlu Son”, “Aşk”tan “Beyaz Bant”a “Code Unknown”dan “Piyano Öğretmeni”ne hatta “Saklı”ya önceki Michael Haneke filmleriyle sürekli bir diyalog halinde. Neredeyse bir kariyer özeti, bir dönemin sonu izlenimi veriyor. İlgilendiği temalar, bir bilmecenin parçaları gibi az ipucuyla karşımıza çıkarken, yönetmen bize kendi sinemasının “bilinen veya bilinmeyen kod”larını hatırlatıyor. “Mutlu Son”u bu yüzden Haneke kariyerinin takipçilerine bir göz kırpışı, “Aşk”la daha güvenli yerlerde gezindiğini söyleyenlere sert bir yanıt gibi görmek gerekiyor. Haneke, filmografisine filmlerine bir tuğla daha eklemek yerine takipçilerine inşa ettiği binayı uzaktan göstermek istiyor. Bu da zekice planlanmış ve mimari açıdan sağlam bir bina...
Safa’ya modern uyarlama
Yönetmenliğini Onur Ünlü’nün üstlendiği Peyami Safa uyarlaması “Cingöz Recai: Bir Efsanenin Dönüşü”nde ünlü yazarın karakteri Kenan İmirzalıoğlu’nun suretinde sinemaya yansıyor. Diğer başrollerinde Meryem Uzerli, Haluk Bilginer ve Serkan Keskin’i izlediğimiz filmde iyiliksever ve hünerli hırsız günümüzde geçen bir öyküyle karşımıza çıkıyor. Cingöz Recai, ekibini büyük planın içine sürüklüyor ve adım adım kişisel bir meselenin kalbine iniyor. “Cingöz Recai: Bir Efsanenin Dönüşü”, modern ve ana akım suç filmlerinin izleğini takip etmeyi denese de film gerekli akış ve özenden yoksun bir uyarlama olarak kalıyor.
Haftanın diğerleri
Haftanın yerli filmlerinden biri “İki Dil, Bir Bavul”u Özgür Doğan’la birlikte yöneten Orhan Eskiköy’ün imzasını taşıyan “Taş”. Prömiyerini İstanbul Film Festivali’nin ulusal yarışmasında yapan film, kayıp oğullarının döndüğünü düşünen bir anne ve ailenin hikayesini anlatıyor. Eskiköy, başrollerini Jale Arıkan ve Muhammet Uzuner’in paylaştığı filminde gizemlere alan açan bir hikayeyi siyah beyaz bir anlatımla sunuyor. Yasemin Erkul Türkmenli’nin yönettiği romantik dram “Bir Nefes Yeter”. Ali Demirel’in imzasını taşıyan “Kayseri Aslanı: Çin İşi” ise başrollerini Ulaş Torun ve Algı Eke’nin paylaştığı bir komedi.
Korku türündeki “Ölüm Günün Kutlu Olsun / Happy Death Day”, Christopher Landon’ın imzasını taşıyor. ABD yapımı film, bir üniversite öğrencisinin kendi ölümüyle ilgili öngörülerinden hareket eden bir öykü sunuyor. “Büyülü Kanatlar / Lighting Dindin”, çocuklara hitap eden bir animasyon.