Angelina Jolie ve Johnny Depp’in başrollerini paylaştığı “Turist”, Venedik’te geçen eğlenceli bir macera ...
2005 yapımı Fransız filmi “Anthony Zimmer”in Hollywood işi yeniden çevrimi olan “Turist”in açılışında, ilk olarak Scotland Yard’ın güzel bir kadını takip ettiğini görürüz. Elise adındaki, herkesin aklını başından alan bu kadın, dünyanın dört bir yanında dolandırıcılıktan aranan Alexander Pearce adlı bir dolandırıcının sevgilisidir. Nitekim Scotland Yard, Alexander’ın Elise’le iletişim kuracağı konusunda yanılmaz.
Matematik öğretmeni âşık olurPara vurgunu sonrası bir sürü estetik ameliyat geçirdiğine inanılan Alexander, Elise’e gönderdiği mektupta, ona Venedik’e giden trene binmesini ve peşindeki polisleri ekmek için kendisine benzeyen bir adama yakınlık göstermesini istemiştir. Elise tarafından seçilen kurban, Venedik’e turist olarak giden, Wisconsin’li matematik öğretmeni Frank’tir. Frank, Elise’e kısa sürede âşık olur. Scotland Yard da Frank’in Alexander olmadığını anlar ama Alexander’ın dolandırdığı gangster de, Alexander sandığı Frank’in peşine düşer.
Yarı komik, yarı entrikalı filmin tek derdi eğlenceli olmak gibi görünüyor. Özellikle Johnny Depp’in canlandırdığı hımbıl, şaşkın, âşık, “sıradan adam” Frank, filmin komedi yükünün en önemli taşıyıcısı. Nitekim Depp de son dönemde mizah yönünü öne çıkardığı rollerde bir hayli tecrübe kazandı. Frank karakterinin dışında da Angelina Jolie’nin baş döndürücü olmasının abartıldığı ve dalga konusuna dönüştüğü sahnelerden hırslı klişe polis memuruna, her karakter ve sahne filmi eğlenceli kılmak için oluşturulmuş. Filmin entrikası da, senaryo içerisinde gayet iyi gizleniyor. Tabii eğer “Anthony Zimmer”ı izlemediyseniz...
“Turist”in en az ciddiye aldığı konulardan biri de Jolie ve Depp arasında hissedilmesi beklenen romantizm. İkili arasındaki kimyanın filme yansımaması da, hatadan çok filmin bilinçli olarak üstünde durmadığı bir şey gibi görünüyor.
“Turist” orijinallikten bir hayli uzak olmasına rağmen her şeyin yerli yerinde olduğu eğlenceli bir ticari film... Yönetmeni ise oldukça şaşırtıcı bir isim. Alman Florian Henckel von Donnersmarck’i, melankolik ve dramatik ilk filmi “Başkalarının Hayatı / Das Leben der Anderen”den hatırlıyoruz. Ona 2007 yılında En İyi Yabancı Film dalında Oscar kazandıran film, 1980’lerde Doğu Almanya’da bir çifti dinlemeye alan bir hükümet görevlisinin öyküsünü konu alıyordu. Bu ağırbaşlı ve zeki filmin ardından “Turist” gibi bir film çekmesi ise herhalde ya para kazanma ya da rahatlama dönemi olarak yorumlanabilir.
“Turist / The Tourist”
Yön.: Florian Henckel von Donnersmarck
Oyn.: Angelina Jolie (Elise Clifton-Ward), Johnny Depp (Frank Tupelo), Paul Bettany (Acheson), Timothy Dalton (Jones)
Sen.: Florian Henckel von Donnersmarck, Christopher McQuarrie, Julian Fellowes
Gör.: John Seale
Müz.: James Newton Howard
Narnia’da üçüncü macera üç boyutlu olarak vizyonda
Pek parlak bir gidişat göstermeyen Narnia serisinin 3D olarak da gösterime giren üçüncü filmi “Narnia Günlükleri: Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu / The Chronicles Of Narnia: The Voyage Of The Dawn Treader” da diğer iki film gibi sıradan bir fantastik bir film.
İlk iki filmde, dört kardeş Narnia adlı fantastik dünyaya açılan bir kapıdan geçiyor, iyiliğin yanında savaşıyordu. Üçüncü filmde kardeşlerin ikisi, artık yaşları büyüdüğü için Narnia’dan mahrum kalıyor. Üçüncü filmin başında, en küçük iki kardeş Lucy Pevensie (Georgie Henley) ve Edmund Pevensie (Skandar Keynes), kötü anlaştıkları kuzenleri Eustace Scrubb (Will Poulter) ile birlikte kendilerini Narnia’da buluyor.
Narnia’yı yöneten Prens Caspian’ın (Ben Barnes) gemisi Şafak Yıldızı’nda yolculuk etmeye başlayan üç çocuk, gittikleri yerlerde kaynağı belirsiz bir sisin Narnia insanlarını kaçırdığını öğreniyor. Bu sisin nedeninin “doğu”daki bir kötülük olduğunu öğreniyor ve bir kez daha iyiliğin tarafında savaşa giriyorlar.
“Yüzüklerin Efendisi” uyarlamalarının başarısından sonra bu seriye rakip olarak çekilmeye başlanan “Narnia Günlükleri”, Hıristiyanlık üzerinden giden metniyle özellikle ABD’de muhafazakar ailelerin gözdelerinden biri olmuş, bu sayede de gişede idare edebilmişti. C. S. Lewis’in aynı adlı fantastik romanlarından uyarlanan film serisinin bu halkası tecrübeli İngiliz yönetmen Michael Apted’ın imzasını taşıyor.