Ridley Scott’ın bilimkurgu türüne sunduğu “Blade Runner”ın dışındaki büyük eseri “Alien” (1979-1997) serisi, üç yönetmenin devam filmleriyle evrenini sağlamlaştırmıştı. Scott, 2012 yılında serinin öncesindeki olayları konu alan “Prometheus”la kurduğu miti açıklama çabasına girmiş ancak bu film, seriye tatmin edici bir devam filmi olamamıştı. “Prometheus”tan 10 yıl sonra geçen “Yaratık: Covenant / Alien: Covenant”ın ardından Scott’ın çizmeye çalıştığı yeni resim netleşmeye başladı. “Yaratık: Covenant”, “Prometheus”u hem sinema hem Alien evrenine sadakat hem de hikaye örgüsü anlamında katbekat aşan bir yapım. Film, Covenant gemisinin mürettebatının yaşadıklarını merkeze alıyor. Koloni kurmak üzere bir gezegene giden uzay gemisi, bir sinyalin peşine düşünce yerleşimi çok uygun bir gezegen buluyor. Buraya indiklerinde onları bekleyen kötü bir sürpriz var: Evriminin başındaki xenomorph’lar, namı diğer Alien’lar.
Scott, xenomorph’ların nereden ve nasıl geldiğine dair birçok soruyu cevapladığı filminde korku, bilimkurgu ve bazı yerlerde B-tipi film ruhunu zorlanmadan yakalıyor. Bu filmde de Alien’larda mücadelede öne çıkan bir kadın kahraman, Daniels. Film, serinin metin anlamında kadın karakterlere verdiği tartışmasız önceliği, bilinçaltını zorlayan dehşet duygusunu ve karanlık atmosferini başarıyla yakalıyor. Ayrıca Tanrı kompleksi ve faşizmle ilgili yeni metinleri de zorlanmadan izleyicisine sunuyor. “Yaratık: Covenant”, ilk “Alien” filmlerinin efsanesiyle yarışamasa da seriye ciddi bir katkı sunuyor ve “Prometheus”un tatmin etmeyen seviyesinin sadece bir hazırlık olduğunu, çıtayı çok daha yukarı taşıyarak gösteriyor.
Ödüllü bir ilk film
Sinema yazarı Ceylan Özgün Özçelik’in ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “Kaygı”, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yaptıktan sonra ABD’deki South by Southwest Film Festivali’nde öne çıkan kadın yönetmenlere verilen LUNA Gamechanger Ödülü’nü kazandı. Film, Algı Eke’nin canlandırdığı medya çalışanı Hasret’i merkeze alıyor. Filmde ailesini kaybetmiş Hasret, her şeyin unutulduğu bir toplumda kabuslarının rehberliğinde ailesinin ölümüne dair gerçeklerin peşine düşüyor.
Haftanın yerlileri
DENİZ Coşkun’un Büşra Yılmaz’ın gençlik kitabından uyarladığı “4N1K”, bir romantik komedi. Yerli animasyon “Nane ile Limon: Kayıp Zaman Yolcusu”, çocuklara hitap ediyor. Kamil Burak’ın imzasını taşıyan “Geri Döndü”, korku türünde bir film. Erhan Tuncer’in yönettiği “Ağustos Böcekleri ve Karıncalar” geçmişleriyle yüzleşen kardeşleri konu alıyor. “Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı”, ailesini kaybetmiş genç bir adama odaklanıyor.
Ekolojik uyarı
Alman sinemasının usta ismi Werner Herzog’un, yeni kurmaca filmi “Tuz ve Ateş / Salt and Fire”ın ana ekseni Güney Afrika’ya giden iki Birleşmiş Milletler çalışanının bir şirketin yöneticisi tarafından kaçırılmaları. Filmin oyuncu kadrosunda Veronica Ferres, Michael Shannon ve Gael Garcia Bernal bulunuyor.
Guy Ritchie’den Kral Arthur’a pop yorum
İngiliz yönetmen Guy Ritchie’nin birçok kez sinemaya uyarlanmış İngiliz efsanesi Kral Arthur’u merkeze alan ve yönetmenin “Sherlock Holmes” uyarlamalarındaki gibi pop dokunuşuna sahip filmi “Kral Arthur: Kılıç Efsanesi / King Arthur: Legend of the Sword”da kralın oğlu Arthur, gerçek kimliğini bilmeden büyüyor. Excalibur kılıcını saplandığı kayadan çıkarmasının ardından kimliğini keşfediyor. Arthur’u Charlie Hunnam, amcası Vortigern’i ise Jude Law’un canlandırdığı film, Ritchie’nin alışıldık çizgisini takip eden; popüler kültüre hitap eden, hızlı kurgu ve aksiyona yer verdiği bir yapım.