71. Cannes Film Festivali yarışmasının merakla beklenen filmlerinden Jean-Luc Godard’ın ‘Le livre d’image’ı deneysel anlatımı ve entelektüel derinliğiyle dikkat çekti.
71. Cannes Film Festivali’nin yarışmasında önceki gün festivalin merakla beklenen üç yönetmeninin, Pawel Pawlikowski, Jean-Luc Godard ve Jia Zhangke’nin filmleri takipçilerin karşısına çıktı.
‘Ida’yla 2015 yılında En İyi Yabancı Dilde Film dalında Oscar kazanan Polonyalı yönetmen Pawlikowski, festivalde sunduğu yeni filmi la önceki filminin izinden yürüyor. ‘Ida’ gibi savaş sonrası dönemin travmalarını siyah-beyaz ve stil açısından iddialı bir şekilde gösteren ‘Cold War’, aynı zamanda yarışma filmlerinden ‘Leto’da olduğu gibi arka planına aldığı politik huzursuzluğu müziği öne çıkarak anlatıyor. Film, 1950’lerde Polonya’da yerel bir konservatuvarda başlayan bir aşk hikâyesini yıllara yayılan ve kahramanlarının arasına Soğuk Savaş’ın girdiği olaylar silsilesiyle izleyicisiyle buluşturuyor. İsmindeki soğuk kelimesini akla getiren kontrollü, uzak, hesaplı bir anlatıma sahip film, aşk hikayesini yeterince inandırıcı kılamasa da, yönetmenliğindeki güçle takdiri hak ediyor.
Jia Zhangke’nin Altın Palmiye adayı filmi ‘Ash is Purest White’.
Usta yönetmen Jean-Luc Godard’ın yeni filmi ‘Le livre d’image’ da festival takipçilerinin karşısına çıktı. Godard, eski filmlerden anların arşiv görüntülerine belli temalarla bağlandığı bir kurguya kendi sesiyle okuduğu çeşitli metinlerle eşlik ediyor. Deneysel olarak nitelendirilebilecek ve kurgusal anlatım kurallarını reddeden film; Godard’ın tarihin, olayların, imajların tekrardan, yenilenmeden ibaret olduğunu hatırlatırken karanlık bir dünya portresini izleyiciyle paylaşıyor. Film, sinema dünyasının en entelektüel isimlerinden Godard’ın bütün birikimini sunduğu bir yapım ve bunun karşılığında da izleyicisinden ise dikkat ve özen talep ediyor. Yıllardır gözlerden uzak bir yaşam süren ve filmin festivaldeki gösterimine de katılmayan yönetmen, görüntülü bir telefon görüşmesiyle basın toplantısına dahil oldu ve takipçilerini selamladı.
Cannes’ın gözde yönetmenlerinden Jia Zhangke ise Altın Palmiye adayı filmi ‘Ash is Purest White’la kariyerinde sıklıkla başvurduğu Çin toplumundaki değişimi sıradan insanlar üzerinden gösterme eğiliminden uzaklaşmıyor. Zhangke de ‘Cold War’daki gibi geçirilen zor zamanları bir aşk hikayesi üzerinden anlatmayı seçiyor. ‘Ash is Purest White’ın yönetmenin kariyerinin zirvesi olduğunu söylenemese de güçlü bir sinema duygusuna sahip, akılda kalıcı sahnelerin yer aldığı ve Çin toplumuyla ilgili bir his ve düşünceyi izleyicine geçirebilen bir film olarak yönetmenin takipçilerini hayal kırıklığına uğratmadı.
GIllIam’a yeşil ışık
Terry Gilliam’ın yapımı yaşanan felaketlerle yıllara yayılan ve 71. Cannes Film Festivali’ni kapatacağı açıklanan filmi ‘The Man Who Killed Don Quixote’, festivalin başlamasına günler kala bir mahkeme kararıyla iptal ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştı. Filmin ilk yapımcılarından Paulo Branco’nun gösterimin iptali için açtığı davada mahkeme karara vardı. Festivalden gelen açıklamada festivalin filmi göstermesine izin çıktığı belirtildi ve bu karar sinemanın ve düşünce özgürlüğünün zaferi olarak nitelendirildi.
Polonyalı yönetmen Pawlikowski, ‘Cold War’da bir önceki fiminin izini sürüyor.