Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bütün düğümler çözülüyor



“Harry Potter” serisinin beyazperdeye veda ettiği “Ölüm Yadigarları: Bölüm 2” meraklılarının beklediğine değecek bir iş


J.K. Rowling’in birer popüler kültür fenomenine dönüşen romanlarının sadık uyarlamaları olarak karşımıza çıkan, fantastik sinema serilerinin en önemli örneklerinden biri olarak görülen, 10 yılda sekiz filmle milyonlarca izleyiciyi salonlara çeken ve 6 milyar dolar hasılata ulaşan “Harry Potter” filmlerinin sonuncusu gösterime girdi. Serinin tüm düğümlerinin çözüldüğü, Harry Potter ve Voldemort arasındaki mücadelenin yani iyi ve kötü arasındaki savaşın sonuca bağlandığı film, Harry Potter sevenlere beklediklerine değecek bir final sunuyor.

Efektler ve senaryo kusursuz
Hatırlarsanız, son “Harry Potter” kitabı “Ölüm Yadigarları” iki filme bölünmüştü. Bu da, merak edilen soruların cevaplarının son filme saklanmasını sağlayan bir karardı. Serinin son dört filminde imzası bulunan yönetmen David Yates, “Ölüm Yadigarları”nın ilk bölümünde, artık iyice ağırlaşan atmosferi ve karakterlerin haletiruhiyelerini yansıtmış, izleyicileri son filme hazırlamıştı. Son filmde bir yandan Ron, Hermione ve Harry üçlüsü Voldemort’un ruhunun parçalarını saklandığı nesneler olan Hortkuluk’ları bulmaya çalışırken, diğer yandan serinin tüm karakterleri iyiler ve kötüler arasındaki son savaşta yerlerini alıyor.
Son Harry Potter filmi kime ne vaat ediyor sorusuna gelirsek, “Ölüm Yadigarları: Bölüm 2” tabii ki bugüne kadar Harry Potter dünyasıyla ilgilenmemiş birisi için çok anlam ifade eden bir film değil. Gelin görün ki, karakterlerle bağ kurmuş, onların hikayelerinin sonunu romanlardan bilen veya filmlerden takip ettiği için merakla finali bekleyen takipçiler için sayısız duygusal an barındıran oldukça önemli bir film. Son dört filmi yöneterek seriyi en iyi tanıyan yönetmene dönüşen Yates, seriye özenli, incelikli, aksiyonu ve duygusallığı dengeli bir nokta koyuyor. Genç oyunculara, usta Britanyalı aktörlerin, özellikle de Alan Rickman’ın müthiş performanslarla eşlik ettiği final bölümünün özel efektlerinde, görüntü yönetiminde ve senaryosunda da zayıflık olarak kabul edilebilecek bir kusur yok.
Final bölümü, 10 yıldır bu seriye emek veren ekibin, çok az popüler edebiyat uyarlamasının başarabildiği bir şeyi başardığını da kanıtlıyor: Milyonlarca okuyucunun hafızalarına kazınan bir evrene ihanet etmemek...


“Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 / Harry Potter and the Deathly Hallows:
Part 2”

Yön.:
David Yates
Oyn.: Ralph Fiennes (Lord Voldemort), Alan Rickman (Severus Snape), Daniel Radcliffe (Harry Potter), Rupert Grint (Ron Weasley), Emma Watson (Hermione Granger)
Sen.: Steve Kloves
Gör.: Eduardo Serra
Müz.: Alexandre Desplat



“Yağmuru Bile”

Vicdanlı bir politik film


Yönetmen Sebastian (Gael Garcia Bernal), Bolivya’da Kristof Kolomb’la ilgili bir film çekmektedir. Çekimler sürerken, filmde rol alan Bolivyalı amatör aktörlerden Daniel (Juan Carlos Aduviri) Bolivya’daki suların kullanım hakkını halkın elinden alıp özelleştiren bir yasayı protesto eder. Ucuz iş gücü peşindeki yapımcı Costa (Luis Tosar), Daniel’in bu protestolara katılmasını hoş karşılamaz.
“Yağmuru Bile / Tambien La Lluvia”nın 2000 yılındaki Cochabamba’da yaşanan protestolardan yola çıkılarak oluşturulan senaryosu, apolitik adamın vicdanının sesini dinleyip ezilenin yanına geçtiği öyküsüyle dört başı mamur bir politik sinema örneği. İspanyol aktris Iciar Bollain, aile içi şiddeti konu alan “Gözlerimi de Al / Te Doy Mis Ojos” ile uluslararası arenada yönetmenliğiyle de isminden söz ettirmişti. Bollain, şimdi de Ken Loach’un son dönem filmlerinde başarılı senaryolara imza atan Paul Laverty’nin yazdığı “Yağmuru Bile” ile karşımızda. Üstelik bu politik mücadele öyküsünü, usta Ken Loach’u aratmayacak şekilde işliyor.
Laverty’nin daha önceki çalışmalarında olduğu gibi sosyal meseleleri eşine az rastlanır bir politik zekayla kaleme aldığı bu yeni senaryosunu iyi değerlendiren Bollain, yine sosyal yönü öne çıkan bir iş çıkararak, geçmişin ve günümüzün sömürgeciliği arasında bağ kuruyor.


“Çatı Katı”

Beş erkek ve bir cinayet2008 yapımı Belçika filminin aynı adlı Hollanda yapımı yeniden çevrimi “Çatı Katı / Loft”, gerilim-polisiye türünde. Filmde beş yakın arkadaş, bir çatı katını paylaşıp, burada evlilik dışı ilişkilerini idare ediyorlar. Bir gün bu dairede bir kadın cesedi bulunuyor. Beş arkadaş da olaydan haberdar olmadığını söylüyor.
“Cinayeti kim işledi?” sorusu üzerinden ilerleyen film, düz olmayan kurgusuyla sürprizi filmin sonuna kadar sürdürüyor. Antoinette Beumer’in yönettiği filmin bir yeniden çevrimine daha hazır olmakta yarar var. Zira film önümüzdeki yıllarda Hollywood tarafından çekilecek gibi gözüküyor.

“Aşkın Halleri”

Üç Cesar ödülü aldı


Aşkın Halleri / Le Nom des Gens”, bu yıl Fransa’nın en önemli sinema ödülleri Cesar’da üç dalda ödül almış bir komedi. Michel Leclerc’in yönettiği filmin ana karakteri Baya Benmahmoud (Sara Forestier), muhafazakar erkeklerle birlikte olup, taşıdığı sol görüşleri onlara aşılamaya çalışan bir kadın. Sıradan hedeflerinden biri gibi gözüken Arthur Martin (Jacques Gamblin), göründüğü gibi çıkmaz ve Baya ona âşık olur. “Aşkın Halleri”, geçen yılın dikkat çeken Fransız yapımlarından biri oldu ve hayli övgü topladı.


Para peşinde
Emre Şahin’in ilk uzun metrajlı kurmaca filmi “40”, para dolu bir çantanın peşindeki üç karakterin öyküsünü konu alıyor. Karakterlerden biri mutsuz bir evliliği olan bir hemşire (Deniz Çakır). Diğeri çantayı sahibine ulaştırma görevini eline yüzüne bulaştıran, yasadışı işlere karışmış asabi bir delikanlı (Ali Atay). Sonuncusu ise İstanbul’da çalışarak Paris’e gitmek için para biriktirmeye çalışan Nijeryalı bir göçmen (Ntare Guma Mbaho Mwine).
Senaryoda da imzası bulunan ve dinamik bir hikaye anlatımını tercih eden Şahin, tekinsiz bir İstanbul portresiyle karşımıza çıkıyor. Ama özellikle hemşire karakterinin filmin etrafında döndüğü göçmenlik ve İstanbul’un yıkıcılığı gibi ana temalara uyumsuzluğu nedeniyle film odağından uzaklaşıyor.