Alman sanatçı Julian Rosefeldt’in aynı adlı video enstalasyonunun filme dönüşmüş hali “Manifesto”, bu eserin daha geniş bir kitleye ulaşmasına vesile oldu. Bunda Cate Blanchett’ın 13 farklı karakteri canlandırmasının ve elbette popülerliğinin rolü büyük. Film, izleyicisine sanat tarihi, ütopya ve metinler arasında sinemasal bir yolculuk vaat ediyor.
Rosefeldt, Komünist Manifesto’dan Dogma ‘95’in manifestosuna onlarca manifestoyu kolajlıyor. Bu kolajlar, Blanchett’ın canlandırdığı televizyon sunucusu, evsiz, ev kadını ve dansçı gibi çeşitli karakterler tarafından izleyiciye meydan okuyarak okunuyor. Bu çok parçalı yapı, izleyiciyi sanatçılar ve düşünürlerin sorunlara meydan okumaları arasında gezdirirken metinlerin güncelliğini koruduğu gerçeğiyle yüzleştiriyor. Enstalasyon sinema kurgusuyla sinemasal bir dile zorlanmadan geçerken “Manifesto”nun en çarpıcı yanlarından biri hissettirdiği şu anda da bir şeylerin ters gittiği ve bu konuda yarattığı aciliyet duygusu.
“Manifesto”, izleyiciden dikkatini talep eden ama bunun ödülü olarak dönemler ve metinler arasında ses kurgusu ve kurgunun da imkanlarını kullanarak zorlanmadan gezinen zihin açıcı bir yapım. Blanchett’ın performansı ise tam bir gövde gösterisi.
Gençler için romantizm
Hastalıkla boğuşan ergenlerin aşk hikayelerinin en yenisi “Her Şey / Everything, Everything” bir gençlik romanının sinema uyarlaması. Yönetmenliğini Stella Meghie’nin üstlendiği, başrollerini Amandla Stenberg ve Nick Robinson’ın paylaştığı film, bir hastalık nedeniyle evden çıkamayan Maddy’nin komşusu Olly’le romansı üzerine. Film, kendisini bu romansa hazır etmeyen izleyiciler için vasat oyunculukları, romantik basma kalıplığıyla zorlu bir seyir deneyimi sunuyor.
Chan-Wook’un oyunları
Aralarında “İhtiyar Delikanlı” ve “Kan Arzusu”nun olduğu filmlerle dünya sinemasının en önemli yönetmenlerinden birine dönüşen Park Chan-Wook, yeni filmi “Hizmetçi / Ah-ga-ssi”de bir kez daha ustalığını konuşturuyor. Geçen yıl Cannes’da Altın Palmiye için yarışan film, Sarah Waters’ın “Fingersmith” romanının serbest bir uyarlaması. 1930’larda Güney Kore’de geçen film, üst sınıftan Japon bir kadın, onun mirasına konmaya çalışan Güney Koreli bir adam ve adamın tuttuğu bir hizmetçi arasında geçen bir komployu konu alıyor.
Chan-Wook izleyiciden bilgi saklama ve bilgileri adım adım sunup hikayenin yönünü değiştirme konusunda akıl almaz bir başarı yakalıyor. Ayrıca izleyicisini alıştırdığı güçlü görsellik ve kusursuz stil yerli yerinde. Elbette, insanın içindeki karanlığa bakma arzusu da. “Hizmetçi” yılın en iyi filmlerinden.
Haftanın diğerleri
Antonio Negret’ın yönettiği “Bas Gaza / Overdrive”, araba çalan iki kardeşin hikayesine odaklanan bir aksiyon.
Alexander Romanetz’in yönettiği animasyon “Sevimli Emojiler / The Mojicons”, emojiler üzerine ve ailelere hitap ediyor.
Haftanın yerli filmlerinden biri Alpgiray M. Uğurlu’nun imzasını taşıyan “Organik Aşk Hikayeleri”. Film, zamane ilişkilerinin masaya yatırıldığı skeçlerden oluşan bir komedi. Diğer yerli film A. Çağatay Özkan’ın yönettiği “Amigos Meksika Hazinesi” ve o da komedi türünde. Talip Karamahmutoğlu’nun yönettiği, başrolünde Emre Altuğ’un bulunduğu “Mezarcı” ise babasının ölümünün ardından Türkiye’ye dönen Ejder’i merkeze alıyor.
“Mukaddes Vazife” ve “Truva”nın da aralarında olduğu filmlerin yönetmeni Wolfgang Petersen’in çektiği “Çılgın Banka Soygunu / Vier gegen die Bank”, dört arkadaşın bir bankadan intikam alma hikayesi.
Danimarka yapımı “Model / The Model”, bir model ve bir fotoğrafçı arasındaki saplantılı ilişkiye odaklanıyor.
Shane Abbess’ın yönettiği “Bilimkurgu Bölüm 1: Son Savaşçı / Science Fiction Volume One: The Osiris Child”, koloni gezegenlerin var olduğu bir kurguda geçiyor ve ırkların savaşını konu alıyor.