“Belgica” ve Oscar adayı “Kırık Çember”in Belçikalı yönetmeni Felix van Groeningen, “Güzel Oğlum/Beautiful Boy”da önceki filmlerinde inebildiği derinliklerden uzak.
Belgica” ve Oscar adayı “Kırık Çember”in Belçikalı yönetmeni Felix van Groeningen, İngilizce ve çok satan kitap uyarlaması filmi “Güzel Oğlum/Beautiful Boy”la karşımızda. Baba oğul David ve Nic Sheff’in anı kitaplarının uyarlaması olan film, özünde bir bağımlılık hikayesini konu alıyor.
Yazar David Sheff’in en büyük oğlu Nic, hayal gücü geniş ve yetenekli bir genç. Üniversiteye gitme arifesinde uyuşturucu bağımlısı olan Nic’in bağımlılığı sonraları daha büyük bir sorun haline gelir. Babası David, ona elinden geldiğince yardım etmeye çalışır ve Nic’in girip çıktığı rehabilitasyonlar işe yaramadıkça dram derinleşir. David’in babalık görevi, acı ve çaresizlik arasında bir yol bulması gerekmektedir.
Filmin en büyük avantajı komedi kökenli bir aktör olmasına rağmen dramlarda kendisini kanıtlayan Steve Carell ve “Call Me By Your Name”in yıldızı Timothée Chalamet’in adanmış performansları. Felix van Groeningen, yönetmen olarak hünerini düz bir zaman ekseni takip etmeyen ve uzun yıllara yayılan hikâyeyi dikiş izleri gözükmeden idare etmesi ve duygusal tonu bozmamasıyla gösteriyor. “Kırık Çember” ve “Belgica”daki gibi hikayenin ve karakterlerin bütün derinliklerini keşfettiği söylenemez.
Haftanın diğerleri
Rupert Wyatt’ın imzasını taşıyan bilimkurgu “İstila Altında / Captive State”, uzaylıların işgaline karşı güç birleştiren bir grup insanı konu alıyor.
Diederik Van Rooijen’in yönettiği ABD yapımı korku filmi “Kadavra / The Possession of Hannah Grace”, bir polis memurunun morga gelen bir kadavranın ardından yaşadıkları üzerine.
Sefa Öztürk’ün imzasını taşıyan “Güven”, bir ailenin güven duygusunun zedelenmesinin ardından yaşadığı kopuş üzerine. Filmin oyuncu kadrosunda Bülent Çolak, Serkan Keskin ve Feride Çetin var. Kemal Öztürk’ün yönettiği yerli korku “Marid”de ise bir proje için gittikleri köyde dehşet olaylar yaşayan iki insan filmin merkezinde. Faik Ahmet Akıncı’nın yönettiği “Sokağın Çocukları” ise sokak hayvanlarını odağına alıyor.
Dylan Brown’ın yönettiği animasyon “Wonder Park / Mucizeler Parkı”, hayal gücü geniş bir kız çocuğunun kendisini bir eğlence parkında bulması üzerinden ilerliyor.
“Kıyamet / Den blomstertid nu kommer”, Victor Danell’in yönettiği İsveç yapımı bir bilimkurgu dram.
Avustralya’da 1. Dünya Savaşı
“Ayla” filmiyle gişede başarı elde eden yönetmen Can Ulkay’ın yeni filmi “Türk İşi Dondurma”, “Ayla”yla benzer bir formülü takip ediyor: Savaş döneminde geçen bir insan hikayesini yerli sinemanın yapım şartlarının ortalamasının üzerinde bir şekilde sunmak. Ancak “Ayla”da nispeten daha iyi işleyen formülün Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı’na girdiğinde Avustralya’da mücadele veren iki karakteri konu alan “Türk İşi Dondurma”da işlediğini söylemek güç. Diyalogların yarısı Türkçe İngilizce çeviri arasında geçen film, hem komedi hem aşk filmi hem vatansever savaş filmi olmaya gayret ediyor. Fakat örnek alınan yabancı sinema örneklerinin klişeleri uygulamadaki ve tonlar arası geçişlerdeki başarılarının bir benzeri yakalanamıyor. Filmin başrollerinde Ali Atay ve Erkan Kolçak Köstendil var.