Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nuri Bilge Ceylan yeni filmi “Ahlat Ağacı”nda, Türkiye’de yaşayanlara çok tanıdık karakterler yaratmadaki hünerini dünyada çok az sinemacının sahip olduğu bir gözle birleştirerek, evrensel gücü yadsınamaz bir sinemanın yeni bir halkasını sunuyor.

Nuri Bilge Ceylan’ın 71. Cannes Film Festivali’nde yarışan yeni filmi “Ahlat Ağacı”, bir baba oğul ilişkisinin dinamikleri üzerinden topluma uyum sağlayamama konusuna güçlü bir bakış sunuyor.

Filmin ana karakteri Sinan, öğretmen olmak için gittiği üniversiteden mezun olup doğup büyüdüğü, Çanakkale yakınındaki Çan’a geliyor. Koltuğunun altında kendi imkanlarıyla yayımlatmak istediği kendi deyişiyle “otobiyografik öğeler taşıyan bir meta roman” var: “Ahlat Ağacı”. Kendisi gibi öğretmen olan babası İdris’in ona kitabı yayımlayacak parayı vermesi mümkün değil çünkü kumar nedeniyle uçan kuşa borçlu. Sinan, bir yandan yerel belediye başkanı, ‘okumaya meraklı’ ve Çanakkale’nin tanıtımını önemseyen bir iş adamı, taşralı bir yazar gibi kişilerle konuşarak kendisine yardım ve gidecek bir yol bulma derdinde. Diğer yandan babasının kumar borçları, onu hem annesiyle hem köyde karşılaştığı diğer kişilerle babasıyla ilgili konuşmalara itiyor. Utanç duyduğu ve öfke beslediği babasına karşı hisleri bu süreçte karmaşıklaşıyor.

Haberin Devamı

Ağacın gölgesi nereye düşer

Çarpıcı yanıtlar

Filmin ilk bölümünde diyaloglarla öne çıkan mizah ön planda. Ceylan, “Kış Uykusu”yla görsel açıdan ilk filminden itibaren takdir gördüğü güçlü sinema duygusuna yoğun bir diyalog kullanımını eklemişti. “Ahlat Ağacı”, yönetmenin diyalogları “Kış Uykusu”ndan bir adım öteye taşıdığı bir film. Filmdeki alıntılar da içeren diyaloglu sahneler, oyuncuların da katkısıyla pürüzsüz bir ritim ve akışla, kulağı tek cümlede bile tırmalamadan ilerliyor. Bu bölümlerde Ceylan, Türkiye’de erkeklik hallerini gösterirken, ikili karşılaşmalardaki erkek iktidarı mücadelesinin dildeki en ince karşılıklarını buluyor ve birbirlerinden kopuk bu karşılaşmaların hepsi, Sinan’ın karşısındaki kişinin de karakterini yansıtan ilgi çekici bir yapıya geçiyor.

Haberin Devamı

Filmin ilk yarısında, kuyu kazma gibi yavaş yavaş ve ipuçlarıyla inşa edilen bu baba-oğul ilişkisi, ikinci yarının ana dinamiğine dönüşüyor. Filmin güldüren ve gülümseten tonu, rüya sahneleriyle melankolik, hüzünlü bir yöne hissettirmeden geçiyor, hatta yaşanabilecek bir trajedinin ihtimali başlı başına bir gerilim kaynağı haline geliyor. İnsanlarla gerilimli bir iletişim kuran ve karşılaştığı uyum sağlamış karakterlerden kalın çizgilerle ayrılan Sinan, kendisine kıyasıya eleştirdiği babasından farklı bir yol çizebilir mi? Bu sorular, filmin final bölümünde çarpıcı yanıtlar buluyor.

Ağacın gölgesi nereye düşer
Aradığı anlamı buluyor

Filmin diyalogları Ceylan sinemasının iki filmdir devam eden bir yeniliği olarak ister istemez sahne çalıyor. Ancak, bu “Ahlat Ağacı”nın sadece bir yönü. Ceylan, diyalog sahnelerinde yakın plan çekilen yüzler ve oyunculuklarla aradığı anlamı buluyor.

Bunların yanı sıra rüzgarın esip Hatice’nin saçlarını dağıtması gibi anlar, Ceylan’ın büyüdüğü kasabalarda filmde mevsimler değişirken yakaladığı kadrajların büyüleyiciliği sinemasal güç açısından “Ahlat Ağacı”nı önceki Ceylan filmlerinden ve görsel dilinden ayırmıyor, bir auteur sinemacının kurduğu sinema dilinin devamlılığını sağlıyor. Ceylan, “Ahlat Ağacı”nda Türkiye’de yaşayanlara çok tanıdık gelecek karakterler yaratma ve işlemedeki hünerini dünyada çok az sinemacının sahip olduğu bir gözle birleştirerek, evrensel gücü yadsınamaz bir sinemanın yeni bir halkasını sunuyor.

Haberin Devamı

Hayat değiştiren kulüp

Bill Holderman’ın yönettiği “Kitap Kulübü / Book Club”ın başrollerini dört tecrübeli oyuncu paylaşıyor: Diane Keaton, Jane Fonda, Candice Bergen ve Mary Steenburgen. Film, bir kitap kulüpleri bulunan bu dört arkadaşın “Grinin Elli Tonu”nu okuduktan sonra değişen hayatlarını merkeze alan bir komedi. Film, eleştirmenlerin gözdeleri arasına giremese de izleyicinin rahatlıkla bağ kurduğu bir yapım olarak gişede dikkat çekti.

Ağacın gölgesi nereye düşer

Haftanın diğerleri

- Hollywood’a geçiş yapan İzlandalı yönetmen Baltasar Kormákur’un yeni filmi “Sürükleniş / Adrift”in başrollerinde Shailene Woodley ve Sam Claflin bulunuyor. Gerçek bir hikayeden yola çıkan film, 1980’lerde okyanusta fırtınaya denk gelen ikilinin yaşam savaşını merkeze yer alıyor.

Ağacın gölgesi nereye düşer

- John Stevenson’ın yönettiği animasyon “Cüce Dedektif Şerlok / Gnomeo & Juliet: Sherlock Gnomes”, çocuklara hitap eden bir yapım.

- Rob Cohen’in yönettiği aksiyon “Kasırgada Vurgun / The Hurricane Heist”ın başrollerinde Toby Kebbell, Maggie Grace ve Ryan Kwanten bulunuyor. Film, çok güçlü bir kasırga sırasında vurgun yapmayı planlayan bir grup soyguncuya odaklanıyor.

- Barış Denge’nin yönettiği romantik dram “Deniz ve Güneş”, biri evlenme arifesindeyken tanışan bir çiftin aşk hikayesini merkeze alıyor. Haftanın diğer yerli filmi Uğur Akünlü’nün yönettiği korku türündeki “Cin-i Ayet”.

Ağacın gölgesi nereye düşer