Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suriye, sahada hız kazanan gelişmelerin yanı sıra Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM ziyaretiyle yeniden gündemin ön sıralarına taşındı. Türkiye’nin cevabını bulması gereken beş önemli soru masada duruyor.

İlk olarak, güvenli bölgeden söz etmek gerekiyor. Teorik olarak güvenli bölge iki farklı fonksiyona sahiptir. Savaş devam ederken sivillerin her türlü saldırıdan korunması ve/veya muhalif silahlı grupların “gerilla savaşını” sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu “korunaklı geri bölge’ye” dönüşmesi. Zihinleri kurcalayan soru şu: Uçuşa yasak bölge kurulacaksa temel fonksiyonu bunlardan hangisi olacak? ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile Ankara’nın “uçuşa yasak bölge”ye aynı anlamı yükleyip yüklemediklerini bilmiyoruz. Dahası, Rusya bu fikirden hiç hoşlanmayabilir.

Haberin Devamı

İkinci konu, PYD/PKK’nın bölgedeki rolünün ne olduğu ve ne olacağıdır. ABD, PKK/PYD ile ittifakını sürdürmekte ısrarlı. İşi daha da ileri götürerek, yardımların arasına tanksavar ve alçak irtifa füzelerini de dahil etmesi tabloyu kökten ve uzun vadeli değiştirecektir. Türkiye’nin PKK/PYD’ye yaklaşımı ise PKK ile mücadele stratejisine bağlı olarak şekilleniyor. ABD tarafının “yeniden müzakere” temennileri ve Türkiye’nin PKK ile mücadele stratejisinin nasıl şekil alacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Üçüncü sorun alanı, Türkiye’nin desteklediği ÖSO güçlerinin rejim askerleriyle sınırdaş olduklarında ortaya çıkacak tablonun nasıl yönetileceğidir. Özellikle Rusya’nın tutumu ne olacaktır? Dahası, bu yakınlaşma TSK’yı Esad askerleriyle karşı karşıya getirebilir. Gerilim diğer bölgelere sıçrayabilir.

Açıklamalara göre, Fırat Kalkanı operasyonu genişleyerek sürecek. Bu durumda DAEŞ ile sıcak çatışmaların yoğunlaşması kaçınılmaz olacak. ÖSO’nun karşılaşacağı askeri, teknik, ideolojik sorunlarla baş etme kapasitesi, sayısal yeterliliği, bütünlüğünü koruma yeteneği, kayıplarının üstesinden gelip gelemeyeceği cevabı aranan soru olarak zihinleri meşgul etmeli.

Son olarak, Fırat Kalkanı harekâtının her alanda doğru ölçeklendirilmesi, gerçekçi temellere oturtulması önemlidir. Bu gün konunun medya değeri ile askeri, hukuki ve politik değerleri arasında ciddi bir makas bulunuyor. Örneğin Türkiye, politik hedeflerinin gerçekleştirilmesi için Fırat Kalkanı ile kontrol altına alınması gereken sahanın beş bin kilometrekare olacağını açıkladı. Söz konusu alan Suriye topraklarının 1/40’ına, nüfusunun ise neredeyse 2/100’üne karşılık gelmektedir.

Haberin Devamı

Bu ölçek, yerli ve yabancı medyada, diplomatik ve hukuk alanında ciddi tartışmalar üretebilir. Ancak askeri boyutuyla operasyon taktik seviyededir. Suriye iç savaşının genel askeri tablosunu değiştirecek ölçekte, stratejik boyutta, değildir. Harekâtın siyasi çıktıları ise orta vadede dış politika kadar iç politikada da boyundan büyük etki yaratabilir.