Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DAEŞ’e yönelik harekât Suriye ve Irak’ta iki koldan devam ediyor. Ancak iki harekât da kesin sonuçlu olmaktan uzak. Şimdilik tali operasyon gibi görünüyorlar.
ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel geçen hafta bölgedeydi. Görünen o ki Irak’ın mevcut siyasi ve askeri tablosundan, operasyon birliklerinin bileşiminden, yetenek ve kapasitesinden çok da mutlu değil.
Öte yandan, yapılan açıklamalar Suriye’de durumun farklı ele alındığını gösteriyor. En büyük teselli, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) (siz onu PKK/PYD olarak okuyun) “savaşma motivasyonunun” yüksekliği. Öyle ki SDG, ABD’nin Suriye’de DAEŞ’i çökertme stratejisinin vazgeçilmez, kullanılabilecek yegâne etkili aygıtı haline gelmiş durumda.
ABD yönetimi (Pentagon), Suriye Demokratik Güçleri’ne hava, eğitim, istihbarat ve lojistik destek vermeyi sürdürüyor. SDG de bu desteğe uygun cevabı verme arayışında. Bu tablo, ABD yönetiminin DAEŞ ile mücadele politikası açısından Suriye cephesinde iyi haber. Fakat aynı haberin Türkiye için çok farklı anlamları var.
Mevcut hadiseler, PKK/PYD’nin Suriye’de diplomatik, askeri, ekonomik, coğrafi alanlarda bir hayli mesafe aldığını gösteriyor. Bu yazı, sorunun sadece askeri boyutunu ele alarak Türkiye’ye olası yansımalarını mercek altına alacaktır.
ABD, SDG’nin farklı bileşenlerine (Arap aşiretleri, PKK/YPG) farklı eğitim veriyor. Azınlığı oluşturan “Araplara” temel askeri eğitim verilirken, PKK/PYD’lilere daha üst düzeyde eğitim sağlanıyor.
PKK, kırk yıldır devam eden çatışmalı süreçte küçük unsurların, tek erin ihtiyaç duyduğu taktikleri bir hayli geliştirdi. Bu nedenle zaman israfına neden olacak “tek er” eğitimine ihtiyacı yok. ABD’li askerlerin sağlayacağı eğitimler daha çok mürettebat ile kullanılan ağır silahları kapsıyor. Öte yandan, büyük çaplı operasyonların planlanması, koordinasyonu, sevk idaresi gibi “karargâh planlaması” içeren konular da eğitimin önemli birer parçası.
Yine PKK/YPG, ABD ile geliştirdiği ittifak sayesinde ağır ve gelişmiş silahlara, iletişim için muhabere vasıtalarına sahip oluyor. Silah ikmali sadece bu kanalla sınırlı da değil. Savaş alanından elde edilecek ganimetler ile karaborsadan satın alınanlarla her geçen gün daha fazla silaha sahip olacaktır. Son olarak DAEŞ operasyonları PKK’nın lider kadrolarına sahada önemli savaş tecrübesi kazandıracaktır.
PKK’nın sadece Suriye cephesindeki askeri kazanımları bile beklentileri, hedefleri ve talepleri üzerinde etki yapacaktır. Özellikle elde ettiği diplomatik, ekonomik, coğrafi avantajlar ve askeri yeteneklerle, vekâleten savaşa hazır ve hırslarının esiri olabilecektir. Bütün bunların Türkiye’ye ciddi bir maliyetinin olması ise kaçınılmazdır.