PKK’nın politik-askeri stratejisinin esasını silahlı eylemler ve “özerklik” ilanı oluşturuyor. Dozunu artırdığı eylemlerle hükümeti “yıpratmayı” hedefliyor.
Uzun dönemde ne olur bilemeyiz ama kısa dönemde PKK’nın kararlarını etkileyecek nedenleri mercek altına alabiliriz. Bu sayede kısa vadeli öngörülerde bulunabiliriz.
PKK, Irak ve Suriye’de kapasitesini zorlayan biçimde IŞİD ile savaşıyor. Koruması gereken bir halk ve coğrafya var. Dini referansla hareket eden IŞİD, etnik motivasyonla savaşan PKK’dan daha sofistike yöntemler kullanıyor. Bu nedenle PKK, savaşa yoğunlaşmak, bölgede ciddi sayıda kuvvet bulundurmak ve lojistik tahsis etmek zorunda. Bu tablo PKK’nın tüm kapasitesiyle Türkiye’ye yüklenmesini engellediği gibi strateji ve taktiklerini de etkiliyor.
Öte yandan, ABD ve AB, şimdilik, PKK’nın sıklet merkezini Türkiye’ye kaydırarak kamu düzenini bozmasını kendi çıkarları açısından uygun görmüyor. PKK’nın Türkiye’ye odaklanması IŞİD ile mücadele kapasitesini zaafa uğratabilir, Batı’nın parçası ve müttefiki Türkiye’nin de dikkati dağılabilir. Bu yüzden PKK/HDP siyasi baskıyla karşı karşıya kalabilir.
PKK’nın erken seçime vereceği anlam, kısa dönem tutumunu belirleyebilir. PKK, 7 Haziran seçim sonuçlarını yeterli görebilir. Bu durumda eylemlerini devam ettirecektir. Ancak HDP, Kandil’i yenilenen seçimin önemli olacağına, genel politik-askeri stratejiye önemli katkılar sunacağına ikna edebilirse PKK tansiyonu düşürebilir.
HDP’nin seçim hükümetine girmesi ilginç sonuçlar doğurabilir. HDP, hükümette yer alarak devlet cihazında yeni fırsat alanları elde edebilir. Bu fikrin PKK’ya cazip gelmesi kısa süreli tansiyonu düşürebilir.
Dikkate alınması gereken bir diğer husus da hükümetin yaklaşımıdır. PKK eylemlerine verilecek cevaplar, ABD’nin ikna edilmesi ve Öcalan faktörünün devreye sokulması hükümetin olası tutumları arasındadır.
Seçime gidilirken çözüm sürecinin “buzdolabında” olduğunun ilanı, şartlar oluştuğunda masaya geri dönüleceğinin işaretidir. Bu mesajın Öcalan tarafından nasıl alınacağı ya da hangi “garantilerin” verilmesinin ardından “barışın mimarı” rolüyle devreye gireceğini önümüzdeki günlerde görebileceğiz.
Son tahlilde çatışmaların karakterine de odaklanmak gerekiyor. Çatışmalar ani gelişebilir ve merkezden sevk idare edilmez. Çoğu zaman yerel düzeydeki kararlar orta ve küçük rütbeliler tarafından alınır. Psikolojik yönü ağır olan taktik kararlar, umulmadık politik sonuçlar doğurabilir.
Tüm bu nedenler bize, inisiyatifin PKK’da olduğunu gösteriyor. Devlet kurma hedefine odaklanmış, uzatılmış politik-askeri strateji izleyen örgütlerin rasyonalitesi ve silahla politika yapma yöntemleri, iktidar umutlarını sandığa bağlamış partilerden çok daha farklıdır.