Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PKK benzeri terör örgütleri kendilerini kuşatan dünyadan bağımsız hareket etmezler/edemezler. Çevresel koşullara, beklentilere uyumlu davranmak zorunda olduklarını bilirler. Değişen koşullara uyum sağlama yetenekleri ise oldukça yüksektir. Yasalara ve kurallara uygun hareket etmek zorunda olan devletlerden her zaman daha elastikidirler.


Çözüm sürecinin çöküşünün ardından, PKK saldırılarında görülen yoğunluk, yaygınlık ve şiddet çoğu insan için hayret verici boyutta görülebilir. Oysa terör örgütlerinin yapısı, “iş yapma anlayışları ve motivasyonları” düşünüldüğünde ortada hayret edilecek bir husus yoktur. Zira bu örgütler için bazı kurallar hiçbir zaman değişmez, çözüm sürecinde bile... Zayıflığın beslediği güvensizlik, grup içi dayanışma, adanmışlık ve tek hedefe odaklanma gibi.

Haberin Devamı


Terör örgütleri için fiziki kapasite yetersizliği ve hukuki meşruiyet ciddi birer sorundur. Devlet karşısında daima zayıf ve hassastırlar. Bu nedenle de her şeye şüpheyle yaklaşırlar, güvensizdirler. Daima tetiktedirler. Aynı zamanda devletin yerini almak için de sürekli mücadele halindedirler.


Güvensizlik, bir yandan örgüt içinde “ajan” arama operasyonlarını tetiklerken, bir yandan da birkaç hamle ötesini hesap etmeyi gerektirir. Güvensizliğin ve bunun beslediği şüpheciliğin biçimlendirdiği temel strateji ise “tüm yumurtaların asla tek sepete” konulmamasıdır. Bu çerçevede örgütün daima bir “B” planı olmak zorundadır ve vardır. Bu planlar tarihi tecrübelerle şekillenir.


Nitekim son günlerdeki olaylar PKK’nın “B” planını devreye soktuğunun işaretleri. Kötü haber: Karşı strateji üreteceklerin bir “B” planının varlığından haberdar olmamamız. PKK’nın çözüm sürecini yeni hamlelere hazırlık amacıyla kullanacağı öngörülmeliydi.


PKK, “B” planını iki eksene oturtmuş görünüyor. Birincisi, bölgesel değişimin yarattığı fırsat alanlarını kuzey-güney hattına entegre etmek. Başka bir ifadeyle, Irak-Suriye ekseninde silah, cephane, insan ve kaynak aktarımını en üst düzeyde sağlamak. İkincisi, çözüm süreci boyunca geri çekilen devlet otoritesinin boşalttığı alanları hızla doldurmak. Böylece tarihinde hiç olmadığı kadar para, militan adayı ve coğrafi bölge denetimi ele geçirmiş oldu.

Haberin Devamı


Bu tablonun PKK’da bir güç zehirlenmesine yol açtığı görülüyor. Şiddetin yükselişiyle yeni bir karakter kazanan zehirlenmenin izahı şudur: “Madem daha az kaynakla devleti çözüm sürecine zorladım. Bu kadar çok askeri, politik, psikolojik kazanım elde ettim. Şimdi daha fazla kaynağa sahibim, niçin daha fazlasını almayayım!”