Obama, 28 Mayıs’ta, Kara Harp Okulu’nda subaylara hitaben yaptığı konuşmada, mealen; artık, ABD askerlerinin karada bir çatışmaya çok özel şartlar hariç girmeyeceğini belirti. Özellikle de mezhep savaşlarının hüküm sürdüğü Ortadoğu’da.
Bu konuşmadan birkaç ay sonra IŞİD’in Kuzey Irak’ta ilerleyişine tanıklık ettik. Binlerce insan yerlerinden yurtlarından oldu. ABD insani yardımın yanı sıra, Kürtlere silah yardımı ve havadan müdahaleyle yeniden sahaya çıktı. IŞİD’in ilerleyişini “şimdilik” durdurdu. Kaygı ve korku devam ediyor.
Obama müdahaleyi savunurken, sivillerin korunmasından ve ABD’nin Erbil’de varlığını güvenliğe almaktan söz etti.
Erbil’den kıl payı kaçmak
Alanda bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Binlerce sivilin acil yardıma ihtiyacı var. Bu gün ABD, Irak’ın yakın tarihinde olup bitenlerin baş sorumlusu olarak kaçamayacağı bir “görev”le baş başa.
Erbil’deki ABD varlığının korunmasına gelince. Bölgede aniden gelişen güvenlik risklerine dair oldukça öğretici bir tarihi tecrübe var. BM kararıyla 36. paralelin kuzeyine çıkışı yasaklanmış olan Saddam’ın askerleri, 1996 Eylül’ünde sürpriz bir saldırıyla gece yarısı Erbil’e girdiler. Bölgede görevli ABD askerleri ve istihbarat elemanları işgalden kıl payı kurtuldular. ABD işbirlikçilerinin bazıları Saddam’ın eline geçti ve kurşuna dizildiler. Kalanlar ise Diyarbakır üzerinden Guam Adası‘na götürüldü.
Anlaşılan, IŞİD’in de Saddam benzeri, sürpriz bir saldırı yapması bekleniyor olmalı ki ABD bazı tedbirler almak zorunda kaldı.
En uygunu havadan müdahale
ABD, IŞİD’e karşı, uçaklarını ve silahlı insansız hava araçlarını kullanmaya başladı. Ancak operasyon bölgesini ve sayısını sınırlı tutuyor. Oysa sahada yeterince hedef var. İstihbarat uydu ve İHA’lar 24 saat boyunca bölgeye odaklanmış durumdalar. Hareket halindeki IŞİD unsurlarının birçoğunun konumunu tespit edebiliyorlar. Üstelik, ABD ve İngiliz uçakları bunları vurabilecek ileri teknolojiye de sahipler.
IŞİD’in sadece Kürt bölgesine doğru hareket halindeki unsurlarının vurulması, “Hava Kuvvetleri, ayaklanmada politikacılara zaman kazandıran en iyi enstrümandır” kuralının işlediğini gösteriyor.
Askeri hamlenin politik hedefi
Her askeri harekâtın politik bir amacı vardır. Havadan müdahaleyle IŞİD gibi gayri nizami bir unsuru bitirmek mümkün değildir. Fakat ona coğrafi etki sınırlarını ve nerede durması gerektiğini gösterebilirsiniz. Bu aynı zamanda siyasi müzakere için bırakılmış açık kapıdır.
Sınırlı hava operasyonunun elbette başkaca amaçları da var. Peşmergeye askeri hazırlık, politikacılara “müzakere” için zaman kazandırmaktadır.
Nitekim Maliki’yi dışlayarak geniş bir koalisyon kurma fikrinin temelinde, Sünnilerin siyasi alana dahil edilmesi fikri var. Sünni Arap aşiretlere pastadan daha azla pay önererek onları siyasal sistemin esaslı parçası haline getirilmesi geçerli bir yöntemdir. Böylece, bir yandan IŞİD’i izole ederken, bir yandan da sahadaki meşruiyetini erozyona uğratmak mümkün olabilir.
Plan, kâğıt üzerinde teoriye uygun görünüyor. İşin içine Suriye, mezhep çatışması, aşiret yapısı, petrol ve vekâlet savaşları ile lider yokluğu girince insanın aklına şu meşhur söz geliyor. “Hayat, siz planlar yaparken, başınıza gelenlerdir”.