Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin iç politikaya odaklandığı bu günlerde Suriye’nin geleceğini etkileyebilecek önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu nedenle etrafa bakmakta fayda var. Ne de olsa Suriye’deki askeri, politik ve insani gelişmeler bizi de etkileyecek.
ABD ve Rusya, Halep’te devam eden çatışmalara ara verilmesi için savaşan taraflara baskısını sürdürdü. Ardından iki günlük ateşkes ilan edildi. Bu gelişme, akamete uğrayan Cenevre görüşmelerinin sürdürülmesine vesile olabilir.
ABD ve Rusya’yı genel tutumlarından vazgeçiren bazı önemli gelişmelerden söz edebiliriz. Rusya’nın, her alanda desteklediği, Esad yönetiminin politik meşruiyeti ve askeri kapasitesiyle ülkenin tamamında kontrolü tesis edebileceğine dair şüpheleri her geçen gün artıyor. Rusya’nın bu hususta yeterli bilgisi ve askeri tecrübesi var. Günün sonunda Rusya’nın çıkarlarını koruyacak bir düzen ancak müzakereyle mümkün olacaktır. Halep’te ilan edilen iki günlük ateşkes, bu düşüncenin ete kemiğe bürünmesini sağlayacak iyi bir başlangıç noktası olabilir.
Şüphesiz, Rusya’nın tutumunu esnetmesinde ABD’nin rolü var. ABD, sürüncemeye dökülen savaştan çıkışın “uçuşa yasak ya da güvenli bölge” olabileceğini Ruslara hissettirmiş ve onların tutumunu değiştirmeye zorlamış olabilir.
Öte yandan, ABD’nin Suriye’de devam eden savaşın insani boyutunu göz ardı etmesi, sadece DAEŞ’e odaklanması, bu konudan muzdarip olan Avrupa’nın şikâyetlerinin artmasına da sebep olmuş görünüyor. Nitekim Halep’te yoğunlaşan çatışmalar günün sonunda yoğun bir mülteci akınını tetikleyip yeni bir insani drama sebep olabilirdi.
Öte yandan, DAEŞ’in Irak ve Suriye’de askeri açıdan yenilmesi için harcanan çabalar her geçen gün yeni bir engelle karşılaşıyor. Irak’ta devam eden istikrarsızlık, yönetimin yolsuzluğa batmış olması, İran’ın rolünün artışı, hükümet etme sorunu, mücadelenin bu cephesinde umutsuzluğu derinleştiriyor.
Suriye’de ABD’nin PKK/PYD ile geliştirdiği ittifak ilişkisi öngörülemeyen sorunlar yaratıyor. Sünni Arapların yaşadığı bölgede savaşan asli unsurun PKK/PYD olması doğruluğu tartışılan bir seçim. Ayrıca, PKK/PYD’nin Esad rejimiyle ilişkileri, Ruslarla yakınlığı güveni sarsarken, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini de zehirlemeye devam ediyor. Zamanla, ABD Özel Kuvvetleri’nin eğiteceği, donatacağı PKK/PYD’lı teröristlerin artan kapasiteleriyle Türkiye’ye yönelmeleri de telafisi zor yeni sorunlar doğurabilir. Üstelik PKK/PYD’nin askeri kapasitesinin DAEŞ’i bölgeden çıkartmaya yetip yetmeyeceği de ciddi bir sorun.
Türkiye tarafına roketlerin atıldığı Suriye cephesinde, yeni stratejik kararların alındığı anlaşılıyor. Böyle bir dönemde, hükümet değişikliği, Türkiye’nin de strateji değişikliğine gitmesi için bir fırsat olabilir...