‘Savaşlar içinde İsrail’in savaşı’

13 Şubat 2018

Geçen hafta, Suriye iç savaşının gölgede kalan bir yönü aniden ön plana çıkı. İsrail helikopterleri Suriye semalarında uçan İran’a ait bir İHA’yı (insansız hava aracı) düşürdü. Ardından da İHA’nın komuta kontrol merkezine hava saldırısı düzenledi. İran askerlerini/danışmalarını hedef aldı.

Sürpriz bir şekilde harekete geçen Suriye hava savunma sistemi bir İsrail F-16’sını vurdu. Pilotlar atlamayı başardılar. Bu gelişmenin ardından İsrail Suriye’de 12 farklı hedefi vururken, İsrailli yetkiler Suriye hava savunma sisteminin en az yarısının imha edildiğini ileri sürdüler. Ardından tüm dikkatler birdenbire Suriye-Lübnan-İsrail sınırına kaydı.

Arap Baharı tüm bölge ülkeleri gibi İsrail’in de yakından izlediği bir gelişmeydi. İç savaşa sürüklenen Suriye, istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Mısır, dağılmanın eşiğindeki başarısız Irak, bu devletleri İsrail açısından tehdit olmaktan çıkartmıştı. Suudi Arabistan’ın İran’la olan rekabeti de bu tabloyu tamamlayan bir gelişmeydi. Sahnede devletlerden daha düşük düzeyde güvenlik sorunu yaratabilen, Hizbullah gibi devlet dışı aktörler ile sponsoru, müttefiki İran kalmıştı. İsrail’in, bölgede değişen güvenlik ortamına verdiği cevap ise

Yazının Devamı

Putin, Afganistan travması ve Suriye

9 Şubat 2018

Geçen hafta Rus Hava Kuvvetle-ri’ne ait bir Su 25 jet uçağı, İdlib’de, karadan havaya omuzdan atılan (MANPADS) füzeyle düşürüldü. Aslında Suriye’de benzer hadiseler daha önce de yaşandı. Bunu farklı kılan ise savaşın geldiği aşamada, ABD ve Rusya’nın bölge rekabetinde değişen tutumlarına işaret edip etmediğiydi.

Rusya, uçağın omuzdan atılan füzeyle düşürülmesini merkeze koyarak, füzeyi tedarik edenlerin, kullanan grupların peşine düştü. Anlaşılan, Putin uçağın düşürülmesini münferit bir olay olarak görmüyor. Suriye’de etkin olan sponsorların politik hedeflerini, stratejilerini değiştirmiş olmalarından şüpheleniyor. Bu tepkinin geri planında Putin ve Rusya’nın 1979-1989 Afganistan travması olduğunu söylemek abartılı olmaz.
Putin, üniversite mezuniyetinin ardından, 1975’te Sovyet İstihbarat Örgütü KGB’ye girdi. Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı 1991’de, istihbarat teşkilatından yarbay rütbesiyle ayrıldı. Meslek hayatı boyunca yaşadığı en trajik en travmatik olaylardan birinin Sovyetler’in Afganistan yenilgisi olduğu açık. Rakip ABD istihbaratı CIA, Rusya’ya KGB’ye büyük bir utanç yaşatmıştı. Nitekim Rusya bu savaşta yaklaşık 15 bin askerini kaybetti ve 35 bin yaralısı vardı.

Yazının Devamı

Afrin, asimetrik mücadele ve ötesi

6 Şubat 2018

Afrin’de devam eden “Zeytin Dalı” harekâtını PKK ile mücadelede doğru yere konumlandırmak, olanları ve olabilecekleri anlamayı kolaylaştırabilir. PKK ile mücadele karakteri icabı farklı alanlarda sürüyor. Güvenlikten ekonomiye, diplomasiden eğitime, kamu diplomasisinden siyasete, sosyal yaşama kadar.

Mücadelede tematik çeşitliliğin yanı sıra, bölgesel, coğrafi çeşitlilik de var. Ülkelerden, şehirlerden, kırsalda, sınırlardan ve sınır ötesinden söz ediyoruz. Tıpkı Suriye’de devam eden sıcak çatışmada olduğu gibi.

Afrin’de devam eden “Zeytin Dalı” harekâtı, geniş bir bölgede PKK’ya karşı yürütülen mücadelenin öne çıkan, bu güne mahsus bölümüdür. Fiziki olarak kolay tarif edilebilmesi, askeri hareketliliğin yoğunluğu, iç siyasi tartışmalarda konu teşkil etmesi onu gündemin ön sıralarına taşıdı. Yine, Ortadoğu’nun kaotik yapısı, Suriye’de iç savaşın devam ediyor olması, harekâtın uluslararası gündemde kolaylıkla yer bulabilmesini sağlamış görünüyor.

Her ne kadar medya, politikacılar ve kamuoyu değerlendirmelerini Afrin’le sınırlı tutarak, harekâta “konvansiyonel” savaşmış gibi muamele etse de durum çok daha farklı. “Zeytin Dalı” harekâtı, iki ülke orduları arasında yürütülen,

Yazının Devamı

PKK terör örgütünün seçimi

2 Şubat 2018

Geçen salı PKK’nın Afrin stratejisini yerel düzeyde ele almıştım. Şüphesiz, Afrin PKK’nın 2018 yılı genel stratejisinde kendine yer bulacaktır. Sanırım, PKK yöneticileri de bugünlerde benzer soruların cevabını aramakla meşguller. Özellikle de “Zeytin Dalı” harekâtı sonrası.

Harekât siyasi ve askeri dalgalanma başlatmış görünüyor. Tüm aktörler önceliklerini, hedeflerini, ilişkilerini yeniden gözden geçiriyorlar. Zeytin Dalı harekâtının doğrudan hedefi PKK olmakla birlikte, Kuzey Suriye’de yeni bir siyasi/askeri mimari inşa etmeye çalışan ABD’nin de “dolaylı hedef” olduğu açık. ABD, Suriye’de PKK/PYD ile simbiyotik ilişki geliştirmesine rağmen, örgütün tüm kararları üzerinde sınırsız bir etkiye sahip değil. İkilinin ortak hedef ve stratejileri olsa da bağımsız hareket edebildiklerini de unutmamak gerekir.

Afrin harekâtını Türkiye’nin seçime gittiği bir dönemde tartışıyoruz. PKK, söz konusu koşulları göz önüne alarak kendi hesaplarını yapmaya devam ediyor. Bu bağlamda örgütün genel stratejisini etkileyecek üç önemli faktörden söz edebiliriz. Birincisi, sınırlı fiziki kapasite nedeniyle, fiziki eylem yapabileceği ülkeler arasında bir seçimde/tercihte bulunma zorunluluğu. İkincisi,

Yazının Devamı

PKK’nın Afrin stratejisine dair...

30 Ocak 2018

Afrin harekâtı sadece alanda değil, diğer cephelerde sürüyor. Özellikle de politik, ideolojik ve kamu diplomasisi alanlarında. Farklı başkentlerde, gazete sütunlarında, internette ve sosyal medyada mücadeleyi görebiliyoruz. Harekâtın hem “turnusol kâğıdı”, hem de kaldıraç görevi rolü var. Özellikle gücün anlamını, ilişkileri, ideolojiyi, politik hedefleri, stratejiyi ve liderleri test etmemizi sağlıyor.

Bu nedenle, PKK terör örgütü de karşı hamle geliştirme arayışında. Örgüt, yeni sorular ve sorunlarla meşgul. Bir yandan Afrin harekâtının askeri etkilerini azaltmaya, çıktılarını kontrol altında tutmaya çalışırken, bir yandan da askeri cephede kaybedeceklerini diğer cephelerde telafi etmenin yollarını arıyor.

Çatışma karakteri icabı, sahada kesin sonuçlu bir politik, “askeri zafer” getirmeyecektir. Örgütün, harekâtın tetikleyeceği siyasi ve psikolojik çıktıları nasıl ve kimlerle yöneteceğini, hangi konulara odaklanacağının hesabını yapmakta olduğundan söz ediyoruz. PKK, son beş yılda hayal edemeyeceği kadar geniş bir coğrafyada kontrolü ele geçirdi. Gücüne güç katacak önemli ölçekte askeri, mali, psikolojik ve insani kaynağına sahip oldu. Coğrafi kazanımlarına bir bütün olarak

Yazının Devamı

Türk-Amerikan ilişkileri ve Suriye

26 Ocak 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de olup bitenlerin Türkiye’ye yansımasını “beka” sorunu olarak tanımladı. İfade, Türkiye’nin konuyu hangi düzeyde gördüğünü ve ne kadar ciddiye aldığını anlamak açısından önemli. Bugün Türkiye bu sorunu dönüştürmek için güç kullanmak zorunda kaldı.

Zeytin Dalı harekâtı doğal olarak Suriye’de denklemi değiştirmeye ve yeni politik sonuçlar doğurmaya başladı. Harekâta çeşitli ülkeler, gruplar, bireyler farklı tepkiler veriyorlar. En dikkat çeken ise ABD’nin verdiği tepki. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından yayınlanan açıklamalar, iki tarafın fikirlerinin ve beklentilerinin kristalize olmuş, kâğıda dökülmüş haliydi.

Bu nedenle, olanları/olabilecekleri anlama açısından iyi bir referans noktası teşkil ediyor. Açıklamalara bakarak Suriye bağlamında şunları söyleyebiliriz. ABD, Suriye’den söz etmeye başladığında, aklına Rusya, “cihatçı terörizm”, İran ve Türkiye geliyor. Rusya’yı Suriye’de sınırlama, İran’ı kabuğuna çekilmeye zorlama, nükleer sorunla ilgili ve mümkünse rejimi değiştirme, “cihadist” terörü etkisiz kılma, Türkiye’de siyasi değişimleri tetikleyecek ortam yaratma hedeflerini satır aralarından ve genel

Yazının Devamı

‘Zeytin Dalı’ harekâtının siyasi yansımaları

23 Ocak 2018

Türkiye, “Zeytin Dalı” operasyonunu başlattı. Başbakan Yıldırım, fiziki hedefin Türkiye sınırının otuz kilometre güneyinden geçen bir hat olduğunu açıkladı. Hibrit karakter ve zorlu arazi koşulları işi zorlaştırsa da TSK bu harekâtı başarıyla tamamlayacaktır.

Harekât öncesi Batılılar en çok şunları merak ediyorlardı: “Rusya bu operasyona yeşil ışık yakar mı?”, TSK’nın böyle bir operasyonu icra etme kapasitesi var mı?” Son olarak, “PKK terör örgütü, destekçilerini mobilize edebilir mi?” Şunu ifade etmeliyim ki soruların arkasında “kibir, küçümseme ve inanmama halleri” yok değildi. Bu gün bu soruların cevabını alırken, yeni sorular ardı ardına gelmeye başladı. Bu defa siyasi, diplomatik alanda, özellikle de Türkiye-ABD ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceği çerçevesinde.

ABD’nin Milli Güvenlik Strateji belgesi çerçevesinde hazırladığı yeni “Milli Savunma Strateji Belgesi” güvenlik sorunları sıralamasında “radikal cihatçı terörizmi” ikinci sıraya indirdi. Buna karşılık, mevcut küresel düzene itiraz eden, ABD’ye meydan okuyan Rusya ve Çin ilk sıraya yerleştirildi.

Haliyle ABD, Rusya ile Doğu Avrupa, Akdeniz ve Ortadoğu’da rekabet halinde. Bu manada Suriye, rekabetinin ön cephelerinden

Yazının Devamı

Afrin’e dair -2-

19 Ocak 2018

TSK, Afrin için askeri yığınağı sürdürüyor. Ara sıra PKK/PYD mevzileri topçu ateşiyle vuruluyor. Çarşamba günü yapılan MGK toplantısında harekât için tavsiye kararı alındı. Hükümet kararı hayata geçireceğini belirtti. İç kamuoyunun harekât beklentisi artarken, ilginç biçimde endişe, panik ya da coşku gözlemlenmiyor. Dış kamuoyunda ise meraklı bir bekleyiş sürüyor.
Anlaşılan arazi, hava durumu ve politik/psikolojik koşullar oluştuğunda hedefin karakterine uygun bir harekâta tanıklık edeceğiz. Türkiye, PKK’nın Suriye’de aldığı mesafeyi, milli güvenliği açısından bir beka sorunu olarak görüyor.
Söz konusu tabloda Rusya tali rolde iken, ABD asıl rolü üstlenmiş durumda. Türkiye, Afrin’i dolaylı stratejisinin başlangıç hedefi olarak seçmiş görünüyor. Afrin’le başlayacak politik, askeri sürecin, Türkiye’nin eline etkili bir manivela vereceği, ABD’yi politikalarını gözden geçirmeye zorlayacağı düşünülüyor.
Bu süreçte ABD’li askeri ve siyasi yetkililerden karışık sinyaller de gelmeye devam ediyor. Listede, “Türkiye’nin kaygılarının çok iyi anlaşıldığını” belirten teselli babından açıklamalar var. Yine “Afrin bizim sorumluluğumuzda değil” ifadesi göze çarpıyor. Son olarak, “sınır

Yazının Devamı