Bazen PKK için de ‘ölmemek en iyi çözümdür’

20 Mart 2018

Türkiye, PKK’nın Suriye sınırı boyunca yayılmasını engellemeye yönelik stratejisinin önemli bir aşamasını daha geride bıraktı. Zorlu bir mücadelenin ardından PKK askeri olarak Afrin’den çıkartıldı. Kırsal bölgelerde direnç gösteren PKK’nın şehri hızla terk etmek zorunda kalması temizlik sürecini hızlandırdı.

Artık TSK ve ÖSO’nun öncelikli işi fiziki engellerin, patlayıcıların kaldırılması ve yeni düzenin inşasına zemin hazırlamak. Kitaba göre, hükümet hızla durumu kontrol altına almalı, keyfi hareketlere, kaos ve kargaşaya mahal vermemeli. Başarıyı askeri düzlemden politik düzleme taşımalı. Bunun için de fonksiyonel bir yönetim inşa ederek, hızla Afrin’i El Bab ile birleştirmeli. Böylece bölgeye siyasi, ekonomik, sosyal ve fiziki kimlik kazandırmalı. Şüphesiz ki Fırat Kalkanı’nda edinilen tecrübeler bu girişimi kolaylaştıracaktır. Ardından siviller için bölge yaşanır hale gelmeye, savaşın izleri silinmeye başlayacaktır.

Harekât sonrası güvenliğin sağlanması, eğitim, sağlık, elektrik, su gibi hizmetlerin kesintisiz akışı, sivillerin dönüşünü cesaretlendirecektir. Orta vadede ise Türkiye’nin her platformda dile getirdiği “güvenli bölge” tezine somut bir örnek teşkil edebilecektir.

Yazının Devamı

İngiltere ve Rusya’nın ‘örtülü operasyon’ ile imtihanı

16 Mart 2018

İngiltere ile Rusya arasında kriz devam ediyor. Krizin nedeni, çift taraflı çalışan eski Rus askeri istihbarat albayı ile kızının Londra’da uğradığı kimyasal saldırı. Lokantada yemek yerken sinir gazına maruz kalan sabık Albay Sergey Skripal ve kızı hastanede ve hayati tehlikeleri devam ediyor. Kurbanın eski Rus istihbarat subayı olması, operasyonun profesyonelliği, kullanılan kimyasal malzemenin özelikleri işin içinde bir “devlet” parmağı olduğuna işaret ediyor.

Nitekim İngilizlere göre “olağan fail” Rus istihbaratı. Bu düşünceyle hareket eden İngiltere 23 Rus diplomatı, “diplomat kisvesi altında istihbarat elemanı olmakla itham ederek” sınır dışı etme kararı aldı. Ardından da yeni yaptırımlardan söz etmeye başladı. Konuyu NATO ve BM gündemine taşıyarak Rusya’ya karşı diplomatik saldırı başlatmış oldu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, saldırının “kabul edilemez” olduğunu ve kapsamlı soruşturma yapılması çağrısında bulundu. Açıklamanın en dikkat çekici kısmı ise “sinir gazının silah olarak kullanılmasının hiçbir koşulda kabul edilemeyeceği” ve “bir devlet tarafından kullanımının da uluslararası hukukun ihlali anlamına geleceği” yönündeki ifadesiydi. Üstelik bütün bunlar,

Yazının Devamı

Kitabın dedikleri, PKK ve Afrin

13 Mart 2018

"Zeytin Dalı” hare- kâtında Afrin şehir merkezinin kuşatılmasına ramak kaldı. PKK/PYD şehir merkezine çekildi. Şehirde, göçle birlikte sivillerin sayısının dört yüz bin ile sekiz yüz bin arasında olduğu söyleniyor.

PKK sivillerin şehri terk etmesine izin vermediği gibi, onları şehir merkezinde askeri stratejisinin bir gereği olarak tutuyor. PKK, sivillerin yoğunluğunun, TSK’nın ateş gücünü tam olarak kullanmasına engel olmasını umuyor. Sivil kayıplarının tetikleyeceği tartışmalar TSK’yı bu yönde sınırlayacaktır. Öte yandan, PKK, şehrin fiziki yapısının, mimarisinin savunmada sağlayacağı faydayı, sürprizi, askeri açıdan bir avantaj olarak görüyor.

Her ne kadar PKK, askeri stratejisini “sivillerin yaşadığı Afrin şehir merkezine” kurarak askeri, politik/psikolojik avantajlar elde edeceğini hesaplasa da tarihi tecrübeler ve kitap örgütün bazı konuları göz ardı ettiğini söylüyor.

PKK, geçmişte sivilleri iki defa, askeri hamlesinin stratejik taşıyıcısı konumuna yerleştirdi. Her ikisi de fiyaskoyla sonuçlandı. İlk hamle, 1992-93’te şehirleri kuşatmayı, işgali hedefleyen girişimdi. Diğeri ise, 2015’te uygulamaya koyduğu “şehir” savaşlarıydı. İkisinde de PKK büyük bir hezimet yaşadı. Halkın

Yazının Devamı

ABD, Sünni Araplar ve PKK

9 Mart 2018

Arap Baharı sadece hayal kırıklığına yol açmakla kalmadı. Ekonomik, sosyal çöküşe, fiziksel yıkıma, insani dramlara, belirsizliğe neden oldu. Nitekim PKK da bundan nasibini alıyor ve Arap dünyasındaki algı ve ilişkileri de değişiyor. Afrin’de devam eden “Zeytin Dalı” harekâtı, İdlib’de yaşananlar, Esad rejiminin operasyonları, Irak-Suriye sınırı boyunca devam eden hareketlilikler, Rusya-ABD ilişkileri belirsizlik ve dengesizlik halinin daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor.

PKK/PYD, DAEŞ’in Kobani’ye saldırdığı 2014 Eylül’üne kadar sadece kendi hedeflerine odaklandı. Bu tarihten sonra ise ABD’nin kendisine biçtiği yeni rolünü oynamaya başladı. O günden sonra çok yönlü aktif, hırslı ve görünür hale geldi.

Bu tablo PKK için orta vadede iyi haber gibi görünebilir. Oysa Suriye ve Irak’ta merkezi yapıların zayıfladığı, dini, etnik kimliklerin keskinleştiği, dengelerin henüz yerine oturmadığı, çatışmaların devam ettiği bir süreçten geçiyoruz. Böyle bir dönemde ABD’ye dayanarak Ortadoğu’da yol almaya çalışmak, öngörülmeyen bir dizi maliyeti ödemeye hazır olmak demek.

PKK gibi, Marksist ideolojinin izlerini hâlâ taşıyan bir örgütün “eylem ile söylemi” arasında büyük bir ideolojik

Yazının Devamı

Afrin: Askeri olarak nasıl okumalı?

6 Mart 2018

‘Zeytin Dalı” harekâtında 46’ncı günü geride bıraktık. Yapılan açıklamalar, etkisiz hale getirilen terörist sayısı ile temizlenen stratejik tepe, köy, kasabalardan oluşuyor. Buna göre, TSK, “fiziki manada” belirlenen hedefin %34’ünü ele geçirmiş durumda.

Bölge ölçeği, PKK’nın sayısal büyüklüğü, TSK’nın asker sayısı ile ateş gücü dikkate alındığında bakış açılarının mercek altına alınmasına ihtiyaç var gibi görünüyor. PKK terör örgütünün Afrin’de ciddi hazırlıklar yaptığı biliniyor. Öte yandan, operasyonda büyük kayıplar verdiği de bir gerçek. Bütün bunlar PKK’nın Afrin’de süren askeri harekâtı “klasik manada” kazanamayacağını gösteriyor. Bu durum örgüt açısından bir “çaresizlik” olarak yorumlanabilir. Ancak, izlediği strateji, operasyonun karakteri, ortada bir çelişki olmadığını söylüyor. Çünkü PKK, harekâtın fiziki olarak tanımlanmış askeri hedeflerine değil, politik/psikolojik çıktılarına odaklanmış durumda.

Konvansiyonel bir savaşta, askeri istatistikler önemlidir. Etkisiz hale getirilen düşman sayısı, ele geçirilen “stratejik” köyler, tepeler, kasabalar bize “savaşın genel gidişatı” hakkında bir fikir verir. Tarafların politik hedeflerine yakınlıkları/uzaklıkları, genel

Yazının Devamı

‘Profesyonel ordu’ fikri krizde mi?

23 Şubat 2018

Mecburi askerlik 1789 devriminin ardından ilk olarak Fransa’da hayata geçti. Uygulama tüm dünyaya yayıldı. ABD, Vietnam Savaşı’nın ardından, Avrupa ise Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla mecburi askerliği kaldırdı.

ABD’nin profesyonel ordu serüveni Vietnam Savaşı’nın ardından başladı. Savaş bittiğinde ABD’nin Vietnam’da 550 bin askeri vardı. Savaşta yaklaşık 55 bin kayıp ve bunun birkaç katı yaralı vermişti. Mecburi askerlik uygulaması ve hüsranla biten savaş, siyasetçileri seçmenler, generalleri birlikleri nezdinde zor durumda bırakmıştı. Bu zorluğun üstesinden gelmenin yolunun, profesyonel askerlikle mümkün olabileceği fikri cazip geldi. Ülke 1970’lerin ortasından itibaren bu uygulamaya geçti.

Profesyonel askerliğe rağmen, 2003 Irak Savaşı’nda önceki kaygıların yanı sıra, hukuki sınırlamalar da ABD’li karar alıcıları yeni arayışlara yöneltti. Bu defa eski bir uygulama gündeme geldi. “Özel Askeri Şirketler”. Zaten, Güney Afrika’da ırkçı rejimin sona ermesiyle işsiz kalan “beyaz” askerler, Afrikalı siyasilere güvenlik/askerlik hizmeti satıyorlardı. TOBB ETÜ’de konu üzerine çalışan Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya yöntemin Batılı hükümetlerin işine geldiğini söylüyor. Şirketler kirli

Yazının Devamı

PKK/PYD bir ‘İngiliz anahtarı’ mıdır?

20 Şubat 2018

Türkiye-ABD ilişkileri en çalkantılı dönemini yaşıyor. Krizi derinleştiren nedenlerin başında PKK/PYD sorunu geliyor. Türkiye, ABD’nin PKK/PYD ile geliştirdiği iş birliğinin doğrudan kendi bekasını hedef aldığı fikrinde. Her ne kadar PKK, Suriye iç savaşıyla avantajlı bir konum elde etmiş olsa da asıl kapasite inşasını ABD ile geliştirdiği iş birliğine borçlu. Bu gün Suriye’nin % 30’nu kontrol ederken, askeri kapasite inşa etmiş, propaganda imkânları elde etmiş ve geniş ekonomik kaynaklara kavuşmuş durumda.

Söz konusu iş birliğini diplomatik yöntemlerle engelleyemeyen Türkiye geçen ay “Zeytin Dalı” harekâtıyla “dolaylı” bir strateji izlemeye başladı. Bu strateji etkisini göstermiş olmalı ki son zamanlarda diplomasi trafiğinde ciddi bir artış var. Buna rağmen ABD, bölge politikalarında terör örgütü PKK/PYD’ye “endemik lejyon” gibi davranıyor. Başka bir ifadeyle, “İngiliz anahtarı” gibi.

İlk olarak, PKK/PYD, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığına meşruiyet sağlayan “endemik” bir grup. İkincisi, ABD, PKK/PYD eliyle Rusya’nın varlığını Suriye’de sınırlıyor. Müttefiki PKK/PYD’yi koruma altına alarak bu niyetini her fırsatta gösteriyor. Nitekim ABD uçakları geçen hafta, Rus Özel Askeri

Yazının Devamı

ABD ve güven sorunu

16 Şubat 2018

Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Savunma Bakanı Jim Mattis farklı mahfillerde yaptıkları açıklamaların merkezine DAEŞ’i yerleştirdiler. Buna göre, ABD’nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da asker bulundurmasının temel nedeni DAEŞ. Görevi ise DAEŞ’in dönüşüne mani olacak yeni bir düzen inşa etmek, otorite oluşturmak.

Dışişleri Bakanı Tillerson basite indirgenmiş bu tabloyu şöyle açıklıyor: ”Suriye’nin sadece İsrail’e tehdit için zemin hazırlamasından değil, Ürdün, Türkiye ve bütün komşuları için tehdit yarattığı için endişeliyiz. Bu nedenle, DAEŞ Suriye’de tamamen yenilgiye uğratılıncaya kadar kalacağız. Tekrar oluşmayacağından emin olacağız ve Suriye için siyasi çözüme bağlı olacağız. Bunun Suriye’ye uzun dönemde istikrar getireceğini düşünüyoruz.”

Roma’da konuşan Savunma Bakanı Mattis de benzer argümanları dillendiriyor. Mattis, ”DAEŞ bitmedi ve hatta halifelik de tamamen bitmedi. Yani yaptıkları nefret mesajları ve söylemle mücadele etmeliyiz. Onların ideolojilerine ve finansmanlarına karşı çalışmalıyız”.

Evet, bölgede halen devam eden bir DAEŞ sorunu var. Ancak ABD’nin Irak ve Suriye’de askeri güç bulundurma nedenini, kurmaya çalıştığı düzeni sadece DAEŞ’i merkeze

Yazının Devamı