Sürekli Düşünmek Tembellik Yapar

29 Haziran 2015

Düşünceler, güçlü bir hayal gücü ile birleştiğinde mükemmelleşir, var olmayan şeyler varmış gibi görünür. Bu da insanı günlük hayatın keşmekeşinden uzaklaştırır. Hayatın keşmekeşini hissetmediğiniz sürece kendinizi mutlu hissedersiniz. Ancak bu mutluluk geçicidir. Hayatınızda var olan insanlar zaman zaman başka telden çalıyor ya da düşman gördüğünüz insanlar dostunuz haline geliyorsa bu durum düşüncelerinizle yarattığınız illüzyon dünyasından kaynaklanıyor olabilir.

Güçlü hayal gücü, deniz kenarında güneşlenirken hülyalara dalma konusunda faydalıdır. Fakat bunu günlük hayatınızda kullanmaya başladığınızda sizi tembel yapar. Hülyalar içinde mutlu mutlu gezinirken o anda neler olduğunun farkında bile olmazsınız. Hatta yaşamınızdaki bazı güzel anlar çalınmış dahi olabilir. Hayal gücü ile güçlenmiş düşünceler bazen kendini kabuslar şeklinde de gösterir. Kabuslar geçmişte yaşanan üzüntülerin her gün sürekli düşünülmesi ile oluşurlar. Bir zaman sonra hayatınızda strese sebep olabilirler.

Sürekli düşünen bir kişi ne elindeki işe ne de hayatta yapmak istediklerine odaklanabilir. Hatta kendi kişisel gelişimine bile zaman ayıramaz. Kişisel gelişiminize ya da yapmak

Yazının Devamı

İnsanlar Neden Bize Karşı Açık Davranmazlar ?

21 Haziran 2015

Bazen çevrenizdeki insanların açık davranmadıklarını fark edersiniz. Geçmişte yaşamış olacakları olayları düşünür, onlara karşı anlayışlı davranırsınız. Fakat yine de size karşı açık davranmazlar.

İnsanların size karşı açık davranmamalarının sebebini merak ediyorsanız belki de biraz kendinize bakmalısınız. Çevrenizdekileri sürekli olarak iyi ya da kötü yönde yargılıyorsanız ya da sürekli olarak onlarla rekabet halindeyseniz size karşı açık davranmaları mümkün olamayacaktır. Aslında en derinden asıl sebebin bu olduğunu bilirsiniz. Fakat yine de yargılamaya ve rekabet etmeye devam edersiniz. Herhangi bir şeyi yapmak için dayanılmaz istek duyuyor ve ondan vazgeçemiyorsanız ona bağımlı olma olasılığınız fazladır. Bu tarz bağımlılıklardan kurtulamadığınızda ise yargılama işini, rekabeti zekice yapmaya başlarsınız. Örneğin, insanlarla konuşurken önce onlarla ilgili neleri beğendiğinizi anlatır, bol bol övgüler yağdırır, konuşmanın sonuna geldiğinizde ise asıl konuya geçersiniz. Zekice yargılama konusunda bir iki defa başarılı olsanız da bir müddet sonra insanlar sizinle birlikteyken kendilerini iyi hissetmediklerinden açık davranmamaya başlarlar.

İnsanların size karşı açık

Yazının Devamı

Şükretmenin Dayanılmaz Gücü

14 Haziran 2015

Meditasyon uygulamaları sırasında zaman zaman şükretmenin öneminden bahsedilir.“Her gün şükredin” derler. Çünkü şükrettiğimiz sürece hayatımızdaki güzel şeylerin farkına varır, kendimizi daha iyi hissederiz. Kendimizi iyi hissettiğimizde ise, kendimizi olduğu gibi ifade etmeye başlarız. Bu da bizi yaşamda daha güvende hissettirir, sevmeye ve sevilmeye daha fazla zaman ayırmamızı sağlar. Tabii bir de şükrettiğimiz sürece ilham perisi peşimizi bırakmayacaktır. Çünkü yarattıklarımızın kıymetini bildikçe daha güzelini yaratmak için fırsat yaratmış oluruz.

Şükrettiğimiz de başka bir şey daha olur. Evrendeki polarite yasası gereği tıpkı ışık ve karanlık ikilisinde olduğu gibi şükrettiğimiz sürece nankörlük var olmaz. Bu da attığımız adımların nasıl olduğunun, deneyimlerimizin kalitesi ile birebir ilişkisi olduğunu gösterir. Biraz korkutucu gibi gözükse de nasıl adım atarsak atalım sonuçta bir şeyler öğreniriz. Bu yüzden de her hareketimizi izleyerek anlam vermek yerine direk sahip olduklarımız için şükretmek daha faydalı olacaktır. Şükretmenin dayanılmaz gücünden faydalanmanın tek şartı var; o da Yavaşlamak.. Çünkü sürekli hareket halindeyken bize sunulan hediyeleri, bizi

Yazının Devamı

Niyet Etmek mi? Arzu Etmek mi?

7 Haziran 2015

Niyet etmek ile arzu etmek birbirinin aynı gibi görünseler de aslında birbirlerinden çok farklılar. Örneğin, niyet etmek evrende var olan sebep-sonuç ve değişim gibi evrensel yasalarını dikkate alır. Arzu etmek ise gücünü hiç bir evrensel yasaya takılmamaktan alır. Niyet etmek bizi yaşama bağlar. Arzu etmek ise tüketir, Niyet eden kişi anda kalır, arzu eden kişi için ise anda kalmak zordur. Gelin bu farklılıkları biraz daha derinliğine analiz edelim.

Arzu eden bir kişi, arzu ve isteklerine sıkıcı tutunur, arzularının peşinde koşarken “ bu yolda her şey mubahtır” sloganını kullanır. Örneğin, sahip olmak istediği şey başkasına ait olsa da, ona sahip olabilmek için ne gerekiyorsa onu yapar. Hatta bütün bu yaptıklarının normal olduğuna inanır. Bu tarz davranış şekilleri maalesef, kafa karışıklığı, hayal kırıklıkları, tatminsizlik, öfke ve kızgınlık ile sonuçlanacaktır.

Niyet etmek ise gücünü değişim ve sebep sonuç yasalarından alır. Niyet eden bir kişi, arzuladığı şeye sahip olmak için önce çok çalışıp para kazanır, kazandığı para ile de arzuladığı şeyi satın alır. Attığı her adımın niyetinin gerçekleşmesinde payı olduğunun farkındadır. Bu yüzden de özellikle kendine ve

Yazının Devamı

Problemi Bul ve Çöz mü? Doğal Halinle Kal, Rahatla mı?

31 Mayıs 2015

Problem çözme süreci, bir problemin olduğunu düşünmekle başlayarak, bu problemin nasıl çözülmesi gerektiğini düşünmekle devam eden bir süreçtir. Problem çözme becerisi olan kişiler, cesaret ve sınırları olmayan bir yaklaşım sergilemek zorundadırlar. Şeytani ve meleksi şeylerin ya da doğru ya da yanlışın var olup olmadığıyla ilgilenirler. Bu becerilerini, aile ve dostlar arasında uygulamaya başladıklarında ise mutsuz olurlar. Nasıl mı?

Bunu çocukluk ve yetişkinlik zamanlarımızdan birer örnek vererek özetleyeceğim. Çocukken, bir şeyleri yapmayı beceremediğimizde, yetişkin olmadığımızı unutur, panikleriz. Hatta bir müddet sonra kendimizden korkmaya başlayabiliriz. Bu korku ile baş edemediğimizde de korku, bilinçaltına gider. Korku, bilinçaltına gittiğinde öyle tek başına durmaz, başkalarından korkma şeklinde kendini gösterir. Bu problemin çözümü insanlardan uzaklaşmak şeklinde cereyan eder. Böyle bir çözüm bize mutsuzluk getiren bir çözümdür.

Yetişkin olduğumuzda ise, “Ben yardım edebilirim, bu sorunu çözebilirim” yaklaşımı ile büyük bir değişim yaratmak isteriz fakat bu çok mümkün olmaz. Çünkü zihninde yardım etme düşüncesi ile dolu olan bir insan hala bir şeylerin

Yazının Devamı

Çakralar Nasıl Açılır?

24 Mayıs 2015

Çakraların nasıl açılacağı konusu belki de spritüal alemin en popüler konularından biridir. Ben, çakraların açılabilmesi için kişinin yaşamına çeki düzen vermesi gerektiğine inananlardanım. Mesela, bir takım korkularınız varsa kalp çakranızdaki enerji akışı dengede olmayabilir. Hatta korkular gittikçe çeşitlenip arttığında, sadece kalp çakrası değil diğer çakraların da dengesi bozulabilir. İsterseniz çakraların üzerinden tek tek geçerek ne demek istediğimi açıklayabilirim.

Kişi bir şeyleri kabul etmekte zorlanıyor, sürekli bir gücenme halini deneyimliyor ve çevresindekilere karşı sert davranışlarda bulunuyorsa kök çakradaki enerji akışı dengede olmayabilir. Kişi, insanları yargılamaya, eleştirmeye devam ettiği sürece kök çakranın açılması zaman alacaktır.

İkinci çakra yani cinsel çakranın temsil ettiği konular arzu, ihtiras, kutupsallık, hareket, alma/verme dengesi, değişim ve yaratıcılıktır. Bu çakradaki enerji akışının dengesiz olması, öfkeyi de beraberinde getirecektir. İkinci çakradaki enerji akışının dengelenmesi ile kişi kendisini en çok nelerin mutlu edeceğini bilmeye başlar, suçlama hali yok olur, sevgiyi daha çok vermeye başlar.

Üçüncü çakranın temsil

Yazının Devamı

Daha Açık ve Ulaşabilir Olmak

17 Mayıs 2015

Hala çevremizde bizi rahatsız eden bir şeyler var ise yumuşamamışız demektir. Yumuşak olmadığımız zamanlarda kendimizi değersiz hissettirecek şeylere odaklanırız. Bu da gerçek potansiyelimizi fark etmemizi engeller. Ünlü Budist hoca Trunpa Rinpoche bu konuda şunları söylüyor;

Potansiyelinizi ( gücünüzü) ortaya koymak istiyorsanız sizin için neler anlamlı geliyor ise ona odaklanmalısınız. Kendinizi değersiz hissettirecek düşüncelere güç vermek en çok istediğiniz şey olacaktır. Bu yüzden kendi kendinize şu soruları sorabilirsiniz.

1-Şu an yaşadıklarım ve hissettiklerimde yaşamımdaki neleri güçlendiriyorum?

2-Kendi güzellik alanımdan kendimi alıkoyuyor olabilir miyim?

Kişinin ruhunu ifade etmesi, kendisini kalpten yetiştirmesi ve geliştirmesi ile olur. Ruh halinizin sorumluluğu size aittir. Herkesin farklı olduğuna dair olan bakış açısını bırakıp diğerleri ile kendinizi eşit görmeye başlamalısınız. “Onlar da benim gibi. Gerçekten mutlu olsalar böyle yapmazlardı. Acı çektikleri için bu tercihleri yapıyorlar” şeklinde düşünmek son derece doğrudur. Acı çeken bir insan koruma içgüdüsü ile yırtıcı olur, Mutlu olan bir kişi ise kimseye zarar vermez.

İşte bu noktada

Yazının Devamı

Yaşamı Tatsızlaştıran Şeyler

11 Mayıs 2015

“Yaşamı Tatsızlaştıran Şeyler”listesi yapılacak olsa, bu listenin en başında yaşadığımız olumsuzluklar, bize zarar veren insanlar, doğal afetler, yoksulluk, politikacıların davranış şekilleri gelir. Fakat ben, yaşamı tatsızlaştıran şeyler listesinin en başında, sıkı sıkıya benimseyip bırakamadığımız bakış açılarının olması gerektiğine inanıyorum. Evrende milyarlarca bakış açısı ve düşünce içeriği var. Bunları, her birey kendi özgür iradesi ile seçiyor. Çevremizi görmek istediğimiz gibi algılıyoruz. “Önce inanıyor, sonra anlıyor, biliyor ve yaşıyoruz” Isınmak için üzerine elimizi koyduğumuz ateş, bir müddet sonra elimizi yaktığında elimizi nasıl hemen geri çekiyorsak, hayatımızı tatsızlaştıracak bakış açılarını fark eder etmez bırakabildiğimiz de yaşam daha tatlı hale gelebilir. Bazı bakış açıları ateşin elimizi yakması gibi canımızı acıtsa da bize hizmet ettiğinden onları bırakmakta zorlanıyoruz.

Bildiğiniz gibi nefesin yanında Theta Healing eğitimleri veriyorum. Theta Healing çalışmasında en sevdiğim uygulama “İnanç Çalışması”. Bu çalışma arzu ve isteklerimizin gerçekleşmesini engelleyen bakış açılarının dönüştürülmesi konusunda çok etkili. İnanç çalışmasını sürekli

Yazının Devamı