Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin, süpermen değil ama O’na herkes “Lyme Man” diyor.
Çünkü 350 hastalığı taklit edebilen, ne bakteriye ne de virüse benzeyen bu inanılmaz canlıya karşı savaş veren...
Böyle bir tehlikenin Türkiye’de de olduğunu anlatmak için çırpınan başka kimse yok.
Lyme denen o lanet hastalıktan birkaç satır başı aktaralım.
Kene, sivrisinek, bit, pire gibi kan emen tüm parazitlerden insana geçebiliyor.
Organ ve kan nakliyle de geçiyor, cinsel temasla da...
Kalp krizi, şizofreni, bipolar bozukluk, beyin tümörü, bazı kanser türleri, otizm, huzursuz bacak sendromu, ürtiker, haşimato tiroidi, alzheimer, parkinson, MS, ALS gibi kas hastalıkları, çölyak...
Tüm bu hastalıkların altında lyme olduğunu söylüyor Barbaros Hoca.
Çetin’in elindeki verilere göre...
BD’de Lyme hastası, AIDS’i 12’ye katlamış durumda.
Öyle ki, anneden bebeğe geçmesin diye evlilik öncesi insanlara lyme testi uygulanıyor.
Kedi köpek besleyenler, risk altında.
Hollanda’da çocukların yüzde 30’dan fazlasının lyme hastası.
ABD’de faaliyet gösteren Steven&Alexsandre Cohen Vakfı, 20’den fazla lyme projesi için 60 milyon dolar ayırdı.
Hal böyleyken, Türkiye’de bu hastalıkla Sağlık Bakanlığı dahil olmak üzere hiçbir kurumun uğraşmadığını öne süren Prof. Barbaros Çetin, geçenlerde Brüksel’de Lyme Zirvesi’ne katıldı.
Prof. Çetin, Türkiye’den çağrılan ilk ve tek isimdi.
ABD’li Dr. Richard Horowitz, Alman Dr. Armin J. Schwarzbach, otizm konusunda 30 yıllık tecrübe Dr. Robert Bransfield gibi dünyanın önde gelen lyme uzmanlarının yer aldığı 1000 kişilik lider konumundaki komiteye girdi Barbaros Hoca...
***
Bu komite, 20 ana başlıkta toplanan protokolü hazırlayacak.
Ayrıntılı bir rapor hazırlayacak.
Ortaya çıkacak raporu, Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası İklim Değişimi Paneli, BM Çocuk Fonu, BM Çevre Fonu, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Millet üyesi tüm ülkelerin sağlık bakanlıklarına gönderilecek.
Gerekli uyarılar yapılacak, alınması gereken önlemler işaret edilecek.
Türkiye’nin tek lyme savaşçısı Prof. Dr. Barbaros Çetin’i dinleyelim:
“Yana yakıla, bu hastalığın ne büyük tehlike olduğunu, dilim döndüğünde anlatıyorum.
Ülkemizde yetişmiş lyme doktoru yok.
Bir tane lyme araştırma merkezi yok.
Sağlık Bakanlığı’nın, lym konusunda eylem planı yok.
En kötüsü, tıp camiası, lyme’ın nadir bir hastalık olduğuna inanıyor. Bu, korkunç bir şey.
Oysa Avrupa’da, Amerika’da 25 yıldır hizmet veren lyme klinikleri var.
Yüzlerce lyme doktoru var.
Türkiye’deki tıp fakültelerinde de lyme hastalığı, bir ders olarak okutulmalı.
Tıp ve biloyoji bölümlerinde, lyme araştırma merkezleri açılmalı.
Enfeksiyon hastalıkları bölümündeki genç doktorlar, lyme alanında doktora çalışmasına yönlendirilmeli.”
Tıp alanında Avrupalı, Amerikalı meslektaşlarının önüne geçmiş çok sayıda hekimimiz varken...
Lyme konusunda tek hekimimizin bile olmaması ilginç.
Barbaros Hoca’nın son sözü şu:
“Lyme gerçeğiyle yüzyüze geldiğimizde...
Aklımız da başımıza gelecek.
Umarım o zaman iş işten geçmiş olmaz.”