Yarın seçim var. Ülkemizin kaderini belirlemek için sandık başına gideceğiz.
Şimdiden hepimize, vatanımıza hayırlı olsun.
Artık sözün bittiği yerdeyiz.
Bu saatten sonra seçimden konuşmanın bir anlamı yok.
Madem öyle, o halde sokaklardaki köpek terörünü yazmalıyım.
* * *
Rabia Dumlu, henüz 11 yaşındaydı.
Belli ki köpekten korkuyordu.
İnciraltı’nda, ESHOT Garajı’nın yakınlarında sokak köpekleri havlayınca, korkudan kendini karşı kaldırıma attı. Nerden bilirdi güzeller güzeli Rabia, kaldırıma değil de azrailin kucağına atladığını...
Rabia ile aynı kaderi paylaşanların sayıları hiç de az değil.
Köpekten kaçarken otomobil, tren altında kalıp hayatını kaybeden insanların hayat hikayeleri, gazetelerin üçüncü sayfalarını fazlasıyla meşgul etti.
Sırf hayvanseverlerden ‘hayvan katili’ damgasını yememek için, köpeğe çarpmak yerine direksiyonu kırıp arabasıyla takla atıp ölen, hatta başka insanların ölümüne sebep olan sürücüler için “Değer mi hiç! Keşke köpeği ezseydin” deriz ama neye yarar ki...
* * *
Rabia’nın can verdiği noktada yaşadığım bir olayı paylaşayım sizlerle...
Geçen yazdı.
İzmir Kent Ormanı başlangıcındaki Engelliler Parkı’na uğradık. Bir süre sonra İnciraltı’na hareket ettik.
Siz deyin 20, ben diyeyim 30 köpek, arabamın sağına soluna, hatta önüne doluştu.
Hav hav hav havvv...
O sıcak havada camları kapatmak zorunda kaldığımı hatırlıyorum.
Köpekler beni taa ESHOT Garajı’na kadar kovaladı.
İnanın hiç abartmıyorum, korku filmi gibiydi. Saçlarım diken diken olmuştu.
Demem o ki, Rabia’nın ölümüne yol açan köpeklerin, o bölgedeki egemenliği yıllardır sürüyor.
Kulaklarında küpe varmış!
Aşıları yapılıyormuş!
Isırmazlarmış!
Isırsalar bile kuduz olunmazmış!
Bırakın bu masalları...
Görüyorsunuz işte, insanları huzursuz ediyorlar. Saldırıyorlar.
Hatta ölümlerine neden oluyorlar.
* * *
Tamam; hayvanları sevelim. Onları koruyalım, yaşatalım.
Hatta daha iyi şartlarda yaşatalım.
Ama nerede?
Sokak köpeklerini apartmanlara taşıyacak değiliz ya...
Her dairede bir sokak köpeği beslenmez herhalde...
Tek çare, hayvan barınaklarının sayısını artırmak elbette.
İzmir’de topu topu üç yerde barınak var. Kapasiteleri yetersiz ki sokaklar sahipsiz köpek kaynıyor.
Onların plansız üremeleri engellenemiyor. Sokakları sahipsiz köpeklerden kurtarmak lazım.
Başka Rabialar ölmesin.
Hayvan düşmanı değilim ama itiraf ediyorum; köpeklerden korkuyorum.
Sahipli en azgın köpeklerden değil, sokak köpeklerinden...
Bir gün Rabia ile aynı kaderi paylaşmaktan korkuyorum.
Tekrar altını çiziyorum:
İzmir’in dört bir köşesinde sürüler halinde dolaşıyor sahipsiz köpekler...
Çoğu küpeli...
O hayvanların elbette yaşamaya hakları var.
Ama insanların da en az onlar kadar yaşamaya hakları olduğunu unutmayalım lütfen.