Bu yıl 994 bin 766 aday, üniversite tercihi yaptı.
Üniversitelerin örgün lisans ve ön lisans programlarına ise 696 bin 241 aday yerleşti.
Üniversitelerin örgün lisans programlarında 50 bin 817, örgün ön lisans programlarında ise 163 bin 613 olmak üzere 214 bin 430 kontenjan boş kaldı.
Geçen yıl yüzde 93 olan doluluk, bu yıl yüzde 76’ya geriledi.
***
Bir akademisyenin gözünden, bu tablonun değerlendirmesine bakalım:
“...Üniversiteler neden boş kaldı?
Üniversite yok da ondan!
Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez yerlerine tabela üniversiteleri açtılar.
Vakıf üniversitesi ve özel üniversite adı altında, parayı verenin düdüğü çaldığı külliyeler açıldı.
Özgür düşünce, bilimsel özerklik, araştırmacılık, yerle yeksan oldu.
Gençler, üniversiteyi bitirince bir şey olmayacaklarını biliyor artık.
Onlar üniversiteyi değil, üniversite onları bitiriyor çünkü...
Özgün fikir, araştırma, sorgulama yok.
Nakilcilik, ezber ve kitap okuma düşmanlığı var.
Üniversite öğrencileri, fotokopicileri zengin etti.
Öğrenci okumuyor, zira hocası okumuyor.
***
Ben sosyal bilimciyim.
Tarih gibi bir bölümde öğrencilere zorla kitap okutuyoruz.
Gençler haklı. Onların ufuklarını açacak bir eğitim sistemimiz yok ki.
Varsa yoksa, ezber. Oysa dünya değişiyor.
Yeni dijital teknolojiler ve yapay zekâ, 2055 yılına kadar Türkiye’de 12 milyon 500 bin kişinin daha işsiz kalmasına sebep olacak.
Bizim üniversitelerimiz, bunun önlemlerini alıp çocuklarımızı çağın koşullarına uygun bilgi alanlarıyla donatacağına, ülkenin ortaçağ tipi bir evrene, muhafazak3ar konsolidasyona tam anlamıyla geçmesi için katkı koyuyor.
Sorun şu: Gençler, acı gerçeği gördü.
Cehalet, bu ülkede prim yapıyor artık.
Bir lisans programını bitirmek veya bitirmemek önemli değil, onlara göre...
Zira bitirenlerin alayı işsiz. İkincisi, kendileri görmüşler bu ülkede okumanın, eğitimli ve kültürlü olmanın bir işe yaramadığını...
Cehalet ‘in’, kültür ‘out’ olmuş.
Yani cehalet içeri, kültür dışarı...
***
Kısacası, üniversite falan yok artık. Gençler kısa yoldan hayata atılmak istiyorlar. Örneğin, bir yazılım için bilgisayar mühendisliğinde 4 yıl dirsek çürütmek gerekmiyor.
Kendi çocuklarınıza bakın; ellerindeki cep telefonu (pardon akıllı telefon) ile dünyayı fethediyorlar!
Bilgisayar mühendisliği okumadan kendi videolarını ve tasarımlarını dünyayla paylaşıyorlar.
Pazarladıkları şeyi dünya beğenirse aboneleri oluyor.
Sonra onların deyimiyle, “Gelsin paracıklar!”
Böyle bir dünyada ve dijital ortamın içinde kim 4 yıllık işletme veya pazarlama reklamcılık okur?
***
Devlete kapılanmak ve devlet memuru olmak, bizde Osmanlı Kapıkulu geleneğidir.
Eskiden aileler, damatlarının ve gelinlerinin devlet memuru olmasına özel önem verirlerdi.
Ortalama ayda 3 bin liraya artık kimse kendini bağlamak istemiyor.
İnatla olmak isteyenlere de devlet, polislikten başka bir iş sunmuyor.
Kimse eğitim gördüğü alanda istihdam edilmiyor çünkü...
Üniversite, çağı yakalamak zorunda.
Yoksa, yakında ezber yaptıracağın tek genç bulamayacaksın...”
***
Bu tespitler, yorumlar, uyarılar, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oktay Gökdemir’e ait...
Virgülüne dokunmadan, sizlere ulaştırayım dedim.