Yeni belediye başkanlarının afet hazırlıkları, afet planları, afet risklerini önleme gibi çalışmaları hiç vakit kaybetmeden yürütmeleri gerekiyor
Başta İstanbul olmak üzere ülkemizin pek çok şehrinde büyük bir deprem veya başka bir afet her an olabilir. Belediye başkanları afetlerle ilk yüzleşecek ve hesap sorulacak ilk yöneticiler olacaktır. Ayrıca afetlerin sıkça yaşandığı ülkemizde, şehirlerin afetlere dayanıklı ve sürdürülebilir bir hale getirilmesi ekonomik kalkınmaları için de
en öncelikli konudur. Bu nedenle afet hazırlıkları, afet planları, afet risklerini önleme ve kentsel dönüşümle azaltma gibi çalışmalar belediye başkanlarınca öncelikle yapılması gereken olmazsa olmaz çalışmalardır.
Belediye başkanları şehirlerini afetlere karşı güvenli bir hale getirmek zorundadır da. Çünkü
5353 Sayılı Belediye Kanunu’nun
53. Maddesi’ne göre öncelikle ve özellikle aşağıdaki çalışmaları yapmakla yükümlüdürler:
* Halkın depreme hazırlık ve temel afet bilinci, güvenli yaşam vb. konularda (CD, kitap, seminer, söyleşi, tiyatro vb. ile) sürekli eğitilerek bilinçlendirilmesi.
* Mahalle, sokak, site ve kurum-kuruluş bazında “Yerel Afet Gönüllüleri (YAG)” şeklinde birimler oluşturularak halkın ilk yardım, yangın söndürme ve hafif arama kurtarma konusunda beceri sahibi olmasını sağlamak.
Halk bilgilendirilmeli
* Mahalle bazında yaralı toplama, ilk yardım, sahra hastanesi, aş evi, barınma, toplanma, haberleşme, bağış dağıtımı, ailelerin toplanması gibi acil durum yolları ve alanlarının belirlenmesi/oluşturması.
* Yılda en az iki kez mahalle bazında haberli, kurumlar bazında ise haberli/habersiz çeşitli seviyelerde tatbikatların yapılması.
* Afet sırasında kullanılabilecek okul, spor salonu gibi sağlamlığından ve güvenliğinden şüphe edilmeyecek binalar belirlenerek bu alanlarda
ve parklarda acil durumlarda kullanılacak her türlü malzemenin depolanması.
* Tehlikeli binaların neden olabileceği can ve mal kaybı risklerinin halka iyi anlatılması ve kentsel dönüşümle yapısal riskler mümkün olduğunca çok/yaygın ve çabuk azaltılması. (Dikkat! Yapı denetim sistemine ilave olarak belediye kontrollerinin de özellikle devam ettirilmesi gerekmektedir.)
* Afet öncesi ve sonrasında valilik, büyükşehir belediyesi, STK gibi birimlerle kendi şehirlerindeki afet yönetimi çalışmalarını koordine edebilecek AKOM vb. bir birimin ve ekibinin kurulup kapasitesinin geliştirilmesi.
* Yapılan çalışmalar konusunda halkın duyurularla, toplantılarla, okul ve konut ziyaretleriyle bilgilendirilmesi.
* Bütün bu çalışmaların el yordamıyla ya da oradan buradan kopyala yapıştır şeklinde değil; uluslararası standartlara ve yeni yönetmeliklerimize uygun olarak hazırlanacak olan afet risk azaltma, afet müdahale ve afet iyileştirme planlarına göre yapılması.
Artık ezberlerimizi bozmamız ve afet yönetimine doğru şekilde bakabilmemiz gerekiyor: Afet yönetimi, asla ve sadece bir arama ve kurtarma problemi değildir. Turuncu tulumlu birkaç kişilik bir arama kurtarma ekibi kurmak aslında bu konuda atılması gereken en son adımlardan biridir. Esas olan şehirdeki mevcut afet riskini azaltmak ve sonra da azaltılamayan geri kalan risk için hazırlıklar yapmaktır. Çünkü afet öncesi yapılacak zarar ve risk azaltma çalışmalarına harcanacak olan her 1 lira, afet sonrası müdahale ve iyileştirme için harcanacak olan her 100 liranın tasarruf edilmesini ve çok daha da önemlisi insanların hayatta ve sağlıklı kalmasını sağlar.
Herkes hazır olmalı
Unutulmaması gereken konularından biri de şehir gibi büyük yerleşim yerlerinde başta deprem olmak üzere büyük bir afet vuku bulduğunda afetzedelerin hepsine anında ulaşmak mümkün değildir. Bu durumda halkı kendi hazırlığı, bilgisi ve becerisi kurtaracaktır. Bunun için
5353 Sayılı Belediye Kanunu’nun 53. Maddesi’nde belirtildiği gibi halkın eğitilerek afetlerin altın saatlerine hazırlanması hayati önem taşımaktadır.
Özetle, İstanbul’da Küçükçekmece, Bayrampaşa ve Tuzla belediyeleri bu konuya şu ana kadar en ciddi ve bilimsel yaklaşmış örnek belediyelerimizdendir.
Ama yetmez: Tüm belediyelerimiz afetlere hazır olana kadar ülke olarak afetlere hazır olamayız. Hatta her birey, aile ve kurum afetlere hazır olana kadar afetlere hazır olduğumuz söylenemez...