Kuraklık konusu gündemimizde ağırlıklı bir yer tutarken, “Nasıl daha fazla su temin edilebilir?” sorusuna verilen birkaç cevabı sıralayalım bu hafta...
Hep kuraklıkla ilgili şeyler yazıp konuşuyoruz çünkü aklımızdan hiç çıkmıyor. Aslında Emel Sayın’ın seslendirdiği “Sararan yapraklara, kuruyan topraklara, yağdır Mevlâm su” diyen Hüseyni makamı şarkı bugünkü durumumuzu çok
iyi açıklıyor. Ortaöğretimden bildiğiniz fizik konusunda profesör olmuş zatı muhteremler bile artık ekrana “iklim uzmanı” olarak çıkıp kuraklık hakkında konuştuğuna ve alarm verdiğine göre durumumuz gerçekten vahim! Ben de bir nevi hizmetim olsun diye hidro-meteoroloji literatüründen “Nasıl daha fazla su temin edilebilir?” sorusuna yönelik örnekler vereyim...
* Suni yağmur: Su buharı, buz kristalleri ve su damlacıkları olarak havada bulunan (yağmur, kar, dolu vb.) su, ancak yeryüzeyine yağış olarak inince kullanılabilir. Meteorolojik şartlar uygun değilse bulutlar yağış bırakamaz. Bu bulutlara müdahale edilerek suni yağmur yağdırılabileceği düşüncesiyle dünyanın çeşitli yerlerinde denemeler yapıldı. Bazı (dağ yamaçları gibi) durumlarda yağışı artırmanın mümkün olduğu belirtilmişse de bugüne kadar yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar çelişkili bulunduğundan bu uygulama terk edilmiştir. Zaten tohumlamak için önce havada bulut olması gerekiyor! Bu nedenle de artık bu projelere, “suni yağmur” ya da “bulut tohumlama” yerine “yağış artırma” projesi denmeye başlandı.
Öncelikle toz problemi çözülmeli
* Hava kirliliğini azaltmak: “Hava kirliliğiyle yağmurun ne ilişkisi var?” demeyin. Bulutlar toz gibi maddelerle tohumlandığı zaman yağış oluşturabiliyor. Fakat bu tohumlama aşırı miktarda olduğu zaman, normalde yağış bırakabilecekleri halde, yağışa geçemezler. Örneğin, geniş alanlara yayılmış tarlalarda hasattan sonra kalan ekin artıklarının (anız) yakıldığı zamanlarda da bulutlar dumanla aşırı bir şekilde tohumlanır. Bu nedenle, İstanbul’daki yaz yağışlarının azalmaması için Trakya’da gelişigüzel anız yakılmamalı. Benzer şekilde havada aşırı miktarda bulunan toz vb. kirleticiler İstanbul gibi megakentlerde bulutları aşırı tohumlayabiliyor. Özetle İstanbul’un daha fazla yağış alabilmesi için öncelikle toz problemi çözülmeli.
* Havadaki nemi yoğuşturmak: Havadaki suyu sızdırıp alabilmek için teklif edilen başka bir yol, nemli havayı soğutup içindeki
suyu bir yüzey üzerinde toplamaktır. Tropiklerdeki küçük adalar için önerilen
bu yöntem henüz büyük kentlerde denenmemiştir.
* Suyun yüzeysel akışını artırmak: Ağaçların yağmur yağdırdığı antik ama zararsız bir yalandır. Doğrusu; ağaçlar daha çok su bulunan yerde büyüyebiliyor. Ayrıca ağaçlar kökleriyle gövdesine aldığı suyu yapraklarından terleme ve buharlaşmayla havaya veriyor. Fakat su toplama havzalarında suyun tutulmadan su rezervlerine ulaşabilmesi gerekir. Bu nedenle su havzaları ya tamamen ağaçsızlandırılır
ya da daha az su tutan türden ağaçlarla değiştirilir. Bu yöntemle yüzeysel su akışında Amerika’da Colorado eyaletinde yüzde 22, Kuzey Carolina’da yüzde 11 artış elde edilmiştir. Arizona’da
su havzalarındaki çalılıkların sökülüp yerlerine çim ekilmesi ile yüzey akışında 300 milimetreye kadar varan artışlar sağlanmıştır.
Su yüzeyinin havayla teması kesilmeli
* Buharlaşmayı azaltmak: Suyun bir kısmı açık su yüzeylerinden buharlaşma yoluyla havaya geri döner.
Bu nedenle göl yüzeylerinden buharlaşma yoluyla gerçekleşen su kayıplarını azaltarak önemli su kazancı sağlamak mümkündür. Bunun için naylon örtü veya bazı kimyasal maddelerle su yüzeyinin havayla temasının kesilmesi en yaygın olarak önerilen yöntemdir. Örneğin, Güney Galler’de 800 hektarlık bir rezervuarda, kimyasal maddeler yardımıyla, buharlaşma kaynaklı su kaybında yüzde 20’lik bir azalma sağlanmıştır.
Ayrıca göllerin etrafına rüzgar perdeleri koymak suretiyle göl üzerindeki rüzgar, dolayısıyla da buharlaşma azaltılabilir.
Bir de su rezervleri daha soğuk olan yüksek yerlerde oluşturularak veya göllerin derin kısımlarındaki nispeten daha soğuk olan su yüzeye aktarılarak su yüzeyindeki buharlaşma azaltılabiliyor. Bunlara ilaveten, Yerebatan Sarnıcı’nda olduğu gibi, su rezervlerinin yeraltında inşa edilmesiyle de buharlaşmanın neden olduğu büyük su kayıpları önlenebilir.
Bu çalışmaların bazıları çok pahalı; bazılarının ise pratikte uygulaması yok.
Bu durumda isteyen “Yağdır Mevlâm su!” diye dua etsin, isteyen de şarkı söylesin ama asla eldeki mevcut suyu en verimli şekilde kullanmayı unutmasın.