DİYABET KONUSUNDA YENİ GELİŞMELER

19 Ağustos 2017

Bilimkurgu ve gerilimi ustaca harmanlayan Amerikan filmlerinin değişmez bir sahnesi vardır. Uzaylılar veya üstün yetenekli canavarlar dünyaya savaş açmıştır. Karar vericiler toplanır ve bu beladan nasıl kurtulabilecekleri üzerine hızla stratejiler geliştirmeye başlarlar.

77’ncisi düzenlenen Amerikan Diyabet Birliği (ADA) Kongresi’nde de durum aslında buna benziyordu. Bu yaz başında katıldığım kongrede, tahminlerin çok üzerinde bir artış hızıyla adeta bir salgın hastalık halini alan diyabet hepimize savaş açan bir hastalık olarak karşımızdaydı. Dünyanın dört bir yanından bilim insanları ve araştırmacılar bu canavara karşı yeni araştırma sonuçlarıyla sahnedeydi. Eşzamanlı birçok etkinlik olduğu ve bazı konular fazlasıyla teknik kaldığı için Türkiye’den Prof. Dr. İlhan Satman ve Prof. Dr. Abdurrahman Çömlekçi ile de katıldıkları oturumlar hakkında konuştum.

Teknoloji yön veriyor

Teknolojinin yeni tedavilere yön verdiği kongrede çok netti. Örneğin diyabet hastalarında, ayakkabı tabanlığı telefonda bir uygulamaya bağlanıyor. Böylece diyabete bağlı sinir hasarı sonucu hissizleşen hasta, ayağındaki sıcaklık artışını sistem uyarısıyla fark ediyor. Diyabetik ayak sorununun hastalarda ayak

Yazının Devamı

İyileşmeyen depresyona çözüm umudu

6 Ağustos 2017

Dünya Sağlık Örgütü her yıl bir konuyu gündemine aldığı Dünya Sağlık Günü’nde bu yıl depresyonu seçti. “Konuşup paylaşalım” sloganıyla kampanyalar başlattı. Şimdi de ünlü Time dergisi sorunu kapağına taşıdı. Haberde mevcut tedavi seçenekleriyle iyileşemeyen 100 milyon hastaya umut olacak yeni bir madde olarak “ketamin” anlatılıyor. Ketamin, depresyon tedavisinde kullanılabileceğine dair Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nden henüz onay almadı çünkü Time’da da belirtildiği gibi bu molekülün bağımlılık yapma ile psikoz ve şizofreniyi tetikleme gibi yan etkilerinin olabileceği belirtiliyor. Ancak dirençli depresyon hastalarında hayat kurtarıcı olduğuna, intihara eğilimli hastaları hızlı etki gücüyle yaşama bağladığına yönelik araştırma sonuçları da depresyonla mücadelede önemli bir kozun elimize geçtiğini düşündürüyor.
Time’daki haberi Türkiye’den uzmanlarla değerlendirirken, uygulamanın altı ay önce ülkemizde bir beyin hastanesinde de başladığını öğrendik. Ketamin uygulamaları artıp veriler toplandıkça ketamin ve depresyon ilişkisi daha net ortaya çıkacak. Araştırmacılar ketaminin bilinen yan etkilerinden arınmış, etki gücü ve hızı artırılmış bir depresyon tedavisi için ketaminin

Yazının Devamı

“Psiko-onkoloji hastaların tedaviye uyumunu artırıyor”

29 Temmuz 2017

Canımızı sıkan haberleri izlerken “Vallahi kanser olacağım” deriz. Bazen sevdiğimiz bir insan öyle bir canımız acıtır ki “Beni kanser edecek” deriz. Üzüntülerin bizi kanser ettiği ispatlanamamış olsa da kanserle karşılaşılınca ciddi bir yıkım yaşandığı biliniyor. Çağımızın hastalığının beraberinde getirdiği yıkımla mücadele yollarını, Türkiye’nin sayılı psiko-onkologlarından Uzman Psikolog Dr. Pelin Erbil’le konuştuk.

Psiko-onkoloji nedir?

1990’lı senelerin başlarında, Amerika’daki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde, Prof. Jimmie Holland başkanlığında temelleri atılan bir bilim dalıdır. Psiko-onkoloji kanserin hem hastada hem de yakınlarında neden olduğu ciddi psikolojik yıkımla baş etmede devreye giriyor. Hastanın psikolojik durumunu iyileştirdiğimiz için bağışıklık sistemi de güçleniyor. Bu da hastanın dışarıdan gelen mikroplara karşı daha dayanıklı olmasını sağlıyor. Psiko-onkoloji hastaların tedaviye uyumunu da artırıyor.

Kanser hastaları başlangıçta tedaviyi kabul etmiyor mu?

Kanser tanısını alan kişiler ilk önce şok yaşıyor. Son 15 senedeki gelişmelerle kanser kronik bir hastalık halini almış olsa da hâlâ toplumun algısında ölümü ve ağrıyı çağrıştıran bir hastalık.

Yazının Devamı

Genç mucitten yeni görüntüleme cihazı

22 Temmuz 2017

Üniversite yıllarını laboratuvarda değerlendiren Mert Aktürk, daha mezun olmadan cilt kanseri teşhisini kolaylaştırmak için bir cihaz geliştirdi

İstanbul Bilgi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden geçtiğimiz hafta mezun olan Mert Aktürk üniversitedeki ilk yıllarından beri laboratuvarda farklı araştırma projelerinde yer almış. 2.5 yıldır üzerinde çalıştığı projeyle cilt kanserinin teşhisi için daha az maliyetli ve daha hızlı sonuç alınabilen yeni bir çoklu tarama metodu geliştirmiş. Aktürk’le bu yöntemi konuştuk.

- Bilimsel yolculuğunuz nasıl başladı?
Elektrik elektronik mühendisliğini kazandığımda bu disiplinin çok geniş olduğunun farkındaydım ve kendi ilgi alanımı keşfetmek istiyordum. Bu nedenle üniversiteye girdiğim ilk yıldan itibaren şu anda bu projeyi geliştirdiğim Mikro-Sistemler Laboratuvarı’na girdim. Bilgi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yiğit Dağhan Gökdel’in yönlendirmesiyle ilgi alanlarımı fark etmemi sağlayan projelerde yer aldım.

“Zaman kaybına son”

- Bu projeler nelerdi?

Yazının Devamı

Sağlıklı bir yaz için

8 Temmuz 2017

Üç tarafı denizlerle çevrili, güneş ışınlarından bolca yararlanabildiğimiz ülkemizde, insanlarda nasıl olduğuna bir türlü akıl sır ermeyen yaygın D vitamini eksikliğini gidermenin tam mevsimindeyiz. Ancak çıkın güneşlenin de diyemiyoruz çünkü güneş ışığına maruz kalmak, hele de 10.00-16.00 saatleri arasında, cilt kanserine ciddi şekilde davetiye çıkarıyor. Havuz ve deniz kenarında keyif verdiği kadar bronzlaştırdığı için güzelliğe de katkı sunduğuna inanılan güneş ışınlarının uzun vadede bir güzellik hırsızına dönüştüğünü de unutmamak lazım.

Uzun süre maruz kaldığımızda cildin alt tabakalarına kadar inebilen ışınlar, cildin destek dokuları olan elastin ve kolajeni bozuyor. Bu da cildin esnekliğini kaybederek hızla yaşlanmasına yol açıyor.

Nelere dikkat edilmeli?

Bronzlaşma ise tüm bu hasarlara karşı cildin kendisini korumak için melanin pigmenti üretmesinden kaynaklanıyor. Yani bronzlaşmak aslında vücudun savunma sistemini devreye soktuğunun bir göstergesi oluyor. Ancak yaz mevsimi boyunca güneş etkisini iyice artırdığı için ne kadar korunsak da doğal savunma mekanizmalarımız yetemiyor. Hal böyle olunca güneş koruyucular da bu dönemin olmazsa olmazları arasına giriyor.

Vücudun tüm

Yazının Devamı

“Unutkanlıktan kurtulmak için beyninizi genç tutun”

1 Temmuz 2017

Ortalama yaşam süresinin arttığı günümüzde bedenimizle olduğu kadar zihnimizle de yıllara meydan okumaya çalışıyoruz. Ancak yaş ilerledikçe, anılarımız birer birer zihnimizden silinebiliyor. Bu hepimizi korkutuyor. Ancak korkuyu bir kenara bırakıp zihnimizi güçlendirmeye başlamalıyız. Zihnimize nasıl yatırım yapabileceğimizi nöroloji uzmanı Dr. Sevda Sarıkaya ile konuştuk. Yeni kitabı “Beynini Genç Tut Unutkanlıktan Kurtul”da (Hayy Kitap) Sarıkaya unutkanlığa giden süreci yavaşlatmak için nasıl önlemler alınması gerektiğini anlatıyor.

“Rezervimizi korumalıyız”

Beynimizi nasıl genç tutabiliriz?

Beyin hücrelerimiz arasında bağlantılar var. Her türlü düşüncemizde, eylemimizde o bağlantılara göre bir şeyleri başarabiliyoruz. Geçmişte tıp kitaplarında beyin hücreleri yenilenemeyen hücreler olarak geçerdi. Yeni araştırmalarsa nöronlar arasındaki bağlantı sayısını yani iletişimi artırarak, onları yeniden organize edebileceğimizi gösteriyor. Yani beyin hücrelerimizi yenileyemesek bile hücreler arasındaki bağlantıları yenileyebiliyor ve beynimizin genç kalmasını sağlayabiliyoruz.

Nöronlar arasındaki iletişimi artırmak beynimizi nasıl genç tutuyor?

Beynimizi genç tutmak için beynimizdeki

Yazının Devamı

"Diyabet tamamen ortadan kaldırılabilecek"

24 Haziran 2017

Dr. Mads Krogsgaard Thomsen: “Diyabet hastalığı tek bir kök hücre uygulamasıyla tamamen ortadan kaldırılabilecek. Bunun yaklaşık on yıl içerisinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum”

İki hafta önce Amerikan Diyabet Birliği’nin (ADA) düzenlediği 77. Bilimsel Kongre’yi takip etmek üzere San Diego’daydım. Orada Dr. Mads Krogsgaard Thomsen ile röportaj yapma fırsatını yakaladım. Novo Nordisk ilaç firmasının bilimsel çalışmalarının başında olan Thomsen; sağlıkta dijitalleşmenin diyabete etkilerini, kişiye özel tedavinin nasıl mümkün hale geleceğini ve hastalığı tamamen ortadan kaldıracak tedaviye oldukça yakın olduğumuzu anlattı.

- Şu anda diyabet tedavisiyle ilgili hangi yenilikler konuşuluyor?

Şu anda en yenilikçi tedavi seçeneği yeni nesil GLP-1’leri, hastaların her gün kendilerine enjekte etmeleri yerine haftada sadece bir kere enjekte ederek tedavi olmalarını sağlamak. Bu ürünler altı-dokuz ay içerisinde Avrupa ve Amerika’daki sağlık otoriteleri tarafından onaylanmış olacak. Sonrasında ise asıl amacımız bu ürünleri ağızdan günlük alınabilecek bir hapa dönüştürebilmek.

“Diyabette kişiye özel tedavi başlayacak”

- Ağızdan alınan hapa ne zaman dönüştürebileceksiniz?

GLP-1 gibi büyük bir

Yazının Devamı

“Tip 2 diyabet doğru beslenmeyle iyileşebilir”

18 Haziran 2017

Fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş: “Tip 2 diyabet hastalarının çok büyük bir çoğunluğu doğru beslenme programına ve aktif bir yaşama geçerek iyileşebilir”

İlaçsız Yaşam”, “Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi” ve “Mutluluk Kürleri” kitaplarından tanıdığımız fitoterapi uzmanı Dr. Ümit Aktaş’ın “Diyabet ve Zayıflama Kürleri” (Hayy Kitap) isimli dördüncü kitabı da raflarda yerini aldı. Aktaş “Fakülteden ilk mezun olduğum yıllarda gelen tip 2 diyabet hastalarını üniversitede öğrendiklerimi harfiyen uygulayarak tedavi etmeye çalışıyordum. İlaçlarını veriyor, beslenme önerilerinde bulunuyor ve takiplerini yapıyordum. Ancak dediklerimi harfiyen uygulayan hastalar bile iyileşmiyordu. Giderek uygulanan ilaç dozunu artırıyorduk sonra da hastalar insüline geçmek zorunda kalıyordu. Bu sırada diyabet hastalarının böbrekleri gibi organlarında da hasar oluşmaya başlıyordu.” diyor.



Kitap için araştırmalara da bu çaresizlik sonucu “Tüm bu tedavilere rağmen hastalar neden iyileşemiyor?” sorusuyla başlamış. Sonrasında Aktaş “Fitoterapi (bitkilerle tedavi) yüksek lisansına yöneldim ki bu beslenmenin ta kendisi demek ve cevabın beslenmede gizli olduğunu fark ettim.” diyor. Kitabını konuşmak üzere

Yazının Devamı