Bilimkurgu ve gerilimi ustaca harmanlayan Amerikan filmlerinin değişmez bir sahnesi vardır. Uzaylılar veya üstün yetenekli canavarlar dünyaya savaş açmıştır. Karar vericiler toplanır ve bu beladan nasıl kurtulabilecekleri üzerine hızla stratejiler geliştirmeye başlarlar.
77’ncisi düzenlenen Amerikan Diyabet Birliği (ADA) Kongresi’nde de durum aslında buna benziyordu. Bu yaz başında katıldığım kongrede, tahminlerin çok üzerinde bir artış hızıyla adeta bir salgın hastalık halini alan diyabet hepimize savaş açan bir hastalık olarak karşımızdaydı. Dünyanın dört bir yanından bilim insanları ve araştırmacılar bu canavara karşı yeni araştırma sonuçlarıyla sahnedeydi. Eşzamanlı birçok etkinlik olduğu ve bazı konular fazlasıyla teknik kaldığı için Türkiye’den Prof. Dr. İlhan Satman ve Prof. Dr. Abdurrahman Çömlekçi ile de katıldıkları oturumlar hakkında konuştum.
Teknoloji yön veriyor
Teknolojinin yeni tedavilere yön verdiği kongrede çok netti. Örneğin diyabet hastalarında, ayakkabı tabanlığı telefonda bir uygulamaya bağlanıyor. Böylece diyabete bağlı sinir hasarı sonucu hissizleşen hasta, ayağındaki sıcaklık artışını sistem uyarısıyla fark ediyor. Diyabetik ayak sorununun hastalarda ayak kesilmesine yol açtığı ve birçok kanser türünden daha çok ölüme sebebiyet verdiği hesaba katıldığında, bu gelişmenin önemi daha çok ortaya çıkıyor.
Diyabet hastalarına yerleştirilen bir sensörle, hastaların kan şekerindeki değişimlerin anbean takip edilebilmesine olanak sağlayan cep telefonu boyutunda bir cihazın kullanımı da giderek yaygınlaşıyor. Prof. Çömlekçi “Ben de bu sistemi birkaç öğretim üyesi arkadaşımda kullandım. Daha önce aynı sofraya oturduğumuzda tüm uyarılarıma rağmen tutumunu değiştirmeyen bu arkadaşlarım, birkaç dilim simidin şekerlerini nasıl kötü etkilediğini, yürüyüşün şekerlerini nasıl dengelediğini görünce yaşam tarzlarını ciddi şekilde değiştirdi” dedi.
Elbette sadece hastalar kendini takip etmiyor. Anlık takip sistemi, insülin pompasına entegre edilerek, hastanın kan şekeri düzeyine göre pompanın insülin akışını durdurması veya hızlandırması sağlanabiliyor.
Kök hücre tartışması
Prof. Dr. İlhan Satman ise “Pankreasa etkili olan bir geni değiştirdikleri zaman bağırsakta mevcut hücrelerin insülin üreten hücreler haline döndüklerini görmüşler. Belki de buradan yola çıkarak geliştirilebilecek bir modelle tip 1 diyabetlileri tedavi edebiliriz diyorlar. Diyabetin çözümü bağırsaktaki hücrelerde olabilir” dedi.
Prof. Satman kongrede “Kapalı devre pompaların kullanımı mı, kök hücreyle pankreası tamir etmek mi?” sorusunun da tartışıldığını anlattı. Satman “Kök hücreyle sağlıklı beta hücrelerinin, dolayısıyla da gerekli insülinin elde edilebileceği söylendi. Ancak ya bu kök hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalırsa diye de endişeler var” dedi
İlaçlar ve yeni çalışmalar
Kongrede gündeme getirilen, yeni geliştirilen ilaçlarla ilgili çalışmalar da dikkat çekiciydi. Mesela Novo Nordisk’in düzenlediği oturumda; yeni nesil insülinlerin daha az şiddetli hipoglisemiye sebep olduğuna, yeni nesil antidiyabetik ilaçlarınsa kalp damar hastalıklarından kaynaklanan ölümleri azalttığına ilişkin araştırma sonuçları paylaşıldı.