Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu politikaların yerli entelektüel altyapısı yoktur. Çok ekonomist var ama Türkiye'nin izlemesi akıllı olacak ekonomi politikalarının ne olabileceği konusunda yazılmış bir tek kitap yok. Varsa o kadar iyi gizleniyor ki ben görmedim.Bizde ekonomistler daha çok televizyon programlarında konuşurlar veya gazete köşelerinde guruluk yaparlar. Siyasi partilerde de özgün öneriler yaratabilen, ağırlığı olan ekonomistler yoktur.Oysa incelenme, çözüm önerisi bekleyen bir ton konu var.Globalleşme Türkiye'nin lehine ve mi aleyhine mi çalışıyor? Özelleştirme iyi bir fikir miydi? 2001 krizinden bu yana Türkiye'de uygulanan ekonomi politikaları tamamen Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası uzmanlarının eseridir. İthaldir yani. Bankacılık sektörünün yüzde yüzünü yabancıların satın almasına açmak iyi mi, kötü mü?Belirli büyüklüğün üzerindeki birçok Türk şirketi yabancı şirketlerin alım listesindedir. Yabancıların kontrolüne geçen şirketlerin yarattığı katma değer daha fazla mı?Altı seneden beri uygulanan ve ithalatı teşvik eden kambiyo kuruna rağmen ihracat neden artıyor? İhracat yapısal bir değişiklik mi geçiriyor?Verimliliğin önündeki engeller nelerdir ve nasıl kaldırılacaklar?Bu soruların çoğunun cevabını ben de bilmiyorum ve merak ediyorum.IMF'ye karşı değilim. IMF itfaiye gibidir. Çağrılmazsa kendiliğinden gelmez. Ama geldikten sonra da sadece çağrıldığı ülkenin çıkarına olanı yapmaz. Önce o ülkenin alacaklılarının (ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya gibi) çıkarını düşünür. IMF gerçi uluslararası bir örgüttür ama sermayesinin çoğunluğunu elinde tutan zengin ülkelerin buyruğundadır. IMF itfaiye gibi IMF'nin geldikten sonra yaptığı ilk iş, alacaklıların alacaklarını almalarını sağlama bağlamak ve sağlama bağlı tutmaktır. İkinci iş, çağıran ülkenin ekonomik politikalarını zengin ülkelerin çıkarlarına en uygun şekilde düzenlemektir.Hikâyenin hepsi bu değil elbette. Ekonomi büyüme sürecine 2001'den sonra IMF reçetelerini uygulamaya başladıktan sonra girdi. Ama büyümenin arkasında sadece bu reçeteler mi var acaba? Yoksa yüzde 18 faizle alınan milyarlarca dolarlık borç mu? Ve bu yüzde 18'lik faiz ve biriken borç acaba uluslararası hava bozulursa tekrar itfaiyeyi çağırmamıza mı neden olacak?İktisatçılardan bu konularda birkaç kitap okumak çok iyi olurdu. mmunir@milliyet.com.tr Büyüme süreci 2001'den sonra