Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İngiltere'de 1980'lerden beri Kuzey İrlanda konusunda tamamen partilerüstü bir politika uygulanıyor. İşçi Partisi Kuzey İrlanda sorunu konusunda Muhafazakârları destekledi, Muhafazakârlar da 10 yıldan beri iktidarda olan İşçi Partisi'nin yüzde yüz arkasında. Sonuç bir yandan İngiltere, diğer yandan Dublin ve IRA'yı temsil eden Sinn Fein arasında barış sağlanmasıdır.İspanya'nın Bask eyaletinde Kuzey İrlanda'nınkini andıran bir milliyetçi terör var ve durdurulamıyor. Orada iktidar ile muhalefet arasında fikir birliği yok. Sonuç: Patlamaya devam eden bombalar, dökülmeye devam eden kan, bitmeyen acı. Kürt sorununun halledilememesinin en büyük nedeni ilgililerin üzerinde uzlaştığı, partizanlık üstü, akıllı ve sürekli bir politikanın yokluğudur. Türkiye'de durum İspanya'da olduğundan da kötü.Bizde hükümetin attığı veya atmayı planladığı her adım muhalefet tarafından yerden yere vuruluyor. Hangi hükümet veya hangi muhalefet olduğu önemli değil. Bu belanın başladığı 1980'lerden bu yana bütün hükümetler ve muhalefet partileri için geçerli.Sadece AKP döneminde durum daha da kötüledi ve fikir ayrılığı bütün devlet kademelerine yayıldı. AKP'nin Kürt politikasına (eğer böyle bir şeyin varlığından bahsedilebilirse) sadece CHP karşı çıkmıyor. CHP, erdemi ve yararlılığı ne olursa olsun, AKP'nin bütün politikalarına karşı çıktığına göre doğal olarak buna da karşı çıkacak.Askerin ve Cumhurbaşkanı'nın Kürt sorunu karşısındaki tutumları da AKP'ninkine terstir. Fikir ayrılıkları Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Kuzey Irak'a sınır ötesi harekât yapılmasında fayda olduğunu söylüyor. Başbakan Erdoğan aynı fikirde değil.Başbakan Kuzey Iraklı Kürt liderlerle görüşme taraftarı. Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı değil. Cumhurbaşkanı, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'yle görüşmeyi reddediyor.Taraflardan her biri kendi haklılığından yüzde yüz emin. Aslında hepsi haksızdır. Çünkü bu konuda her kafa ayrı ses çıkarma lüksüne sahip değildir. Hiçbir Avrupa ülkesinde bu kadar önemli bir konuda liderlik kadrosunun bu kadar bölünmüş olduğu bir başka ülke yoktur.Zaman zaman 750 yıllık Osmanlı devlet tecrübesi nereye gitti diye merak ediyorum. Türkiye her gelen hükümetle sıfırdan başlıyor. Her hükümet sadece kendi deneyimine sahip. Hükümetlerin ortalama ömrünün ne kadar kısa olduğunu hesaplayacak olursak, bu deneyimin ne kadar sığ olduğu açık.Bürokrasi tecrübenin en önemli ambarı olmalı. Ama her gelen hükümet bürokrasiyi kırıp döktüğü için onun da tecrübesi delik kovadaki su kadar kaldı. Türkiye'de biz Kürt teröründen çok akılsızlığın kurbanı olabilir miyiz? mmunir@milliyet.com.tr Her kafadan ayrı ses çıkar mı?