Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Daha birkaç ay önce “PKK ve Öcalan’la görüşmem, BDP ile görüşürüm,” diyordu. Erdoğan geçen hafta şarkısını değiştirdi, “Gerekirse Öcalan’la da PKK ile de görüşürüm ama BDP ile görüşmem” dedi.
Birkaç gün sonra, kongrede, PKK’yı “canavarlaşmış müsveddeler,” olarak tarif etti. Neyin müsveddesi olduğunu açıklamadan.
Bu arada, AKP üst yönetiminde de Kürt konusunda kim ağzını açsa değişik bir şey söylüyor.
Bütün bunların anlamı şudur: Erdoğan, öyle görünmeye çalışsa da Kürt sorununu diyalogla çözmeye hazır değil.
Bunun da birkaç nedeni var. Kültürümüzde uzlaşma yok. Erdoğan hepimiz gibi, uzlaşma kültüründen nasibini almamış biridir. Mağrur bir kişi olduğu ve artan PKK terörünü kişisel bir hakaret kabul ettiği için masaya oturmak ona zor geliyor. O, dünyaya kafa tutuyor, PKK, bir avuç ‘canavarlaşmış müsvedde’, ona kafa tutuyor. Olacak iş mi?!
Erdoğan’ın planı 2014’te cumhurbaşkanı seçilmektir. Ondan önce anayasayı değiştirip başkanlık sistemini getirmek istiyor. Ama bu olmayacak çünkü AKP Meclis’te yeterli sandalyeye sahip değil. Erdoğan anayasadan alması mümkün olmayan gücü halktan almak istiyor. Bunun için cumhurbaşkanlığı seçiminde mümkün olduğu kadar çok oy alması lazım. Ne kadar çok oy alırsa o kadar güçlü bir cumhurbaşkanı olacağını sanıyor.
PKK ile görüşmenin, oyunu düşüreceğini hesaplıyor. Masaya gitmek istememesinin bir nedeni de budur.

Düşmanımın düşmanı dostumdur
Erdoğan, PKK ile yeniden masaya oturmaya çekiniyor da PKK Oslo’ya gitmek için can mı atıyor? Hiç sanmıyorum. PKK, Oslo’da Erdoğan tarafından kandırıldığına inanıyor. Tekrar kandırılmaktan korktuğu için, terörde inisiyatifi yakalamışken, silahı bırakıp masaya oturmak istemiyor. Masada alacağından daha çok şeyler istiyor bile olabilir.
Düşmanımın düşmanı dostumdur. Ahmet Davutoğlu, akıllara durgunluk veren amatörlükteki dışı politikası ile Suriye, İran, Irak ve İsrail’i aynı anda Türkiye’ye düşman etti. Ve müttefik olarak PKK’ya hediye etti. Eskiden bizim iyi ilişki içinde olduğumuz bu ülkelerle şimdi PKK dost.
Kandil’in bir daha ne zaman bu fırsat eline geçebilir?
Davutoğlu’nun Suriye Kürtlerine ikram ettiği otonomi pastasından neden PKK da yemesin?
Davutoğlu’nun kör dış politikası sayesinde Türkiye hiçbir zaman PKK karşısında bu kadar zayıf olmadı. Bunu AKP içinde hiç kimsenin görmemesi veya görüp de susması, hem Erdoğan hem de ülkemiz için büyük bir tehlike ve oluşum halinde bir trajedidir.
Ben olsam bir referandum yapar halka sorardım: “PKK ve Öcalan’la konuşarak bu sorunu çözeyim mi, yoksa savaşa devam mı edeyim?” Aldığım cevaba göre de cesaretle ve tereddütsüz yola devam ederdim.